Bölüm şarkıları:
Pera, Gökyüzüm
Can Ozan, Acıtır Gibi Severek
Perdenin Ardındakiler, Beni Kendinden Kurtar
Perdenin Ardındakiler & Beyza Başak, Ruhum Girdi Bir Çıkmaza
Duman, Haberin Yok Ölüyorum☂️
Çok ağrı, çok sızı.
Kaç yara bitirecek sizi?
Tendeki ikinci dikiş izi,
Söndürür mü o yıldızı?•⚓•
Asya Yağmur Tunçbilek
Sol tarafımda bin bıçak varmış, bana bin yara açılmış ve bin yerimden kanıyormuşum gibi hissediyordum.
Göğsümün üzerine bir yığın taş dökülmüş olsa gerekti. Birisi beni eziyor muydu? Canım çok yanıyordu.
Birbirine yapışan kirpiklerimi zor araladım. Gözlerim beyaz tavana saplanırken çok büyük bir acı damarlarımda geziniyor, beni her saniye biraz biraz öldürüyordu. Üşüdüğümü hissediyordum fakat parmaklarım sıcak bir şeye değiyordu. Birisi benim elimi tutuyordu.
"Mete..." Dudaklarımın arasından çıkan ses bana ait gibi gelmedi kulağıma. Bir başkası benim yerime benim ağzımdan konuşuyor gibiydi. Çatlak, yıkık dökük, paramparçaydı sesim bile. Tıpkı bedenim gibi.
"Mete yok, Barış var. Uyar mı sana?" Elimi tutan kişi üzerime doğru heyecanla eğildiğinde gözlerim Barış'ınkilere tutundu. Dudaklarımın çevresi ve damaklarım bile acıyordu. Boğazımdaki ağrı yutkunduğumda daha da şiddetlendi. "Benekli, o kadar çok uyudun ki seni öpüp uyandırması için birkaç prens buldum getirdim. Kapıda bekliyor hepsi."
Barış her zamanki gibi bir şeyleri dalgaya vurmaya çalışıyordu fakat bu sefer hiç başarılı değildi. Gözlerindeki nem ağlamak üzere olduğunun sinyalini açıkça veriyordu. Kafam karışmış halde ona bakıp neler olduğunu anlamaya çalıştığım sırada "Prens mi?" diye sordum.
"Evet," dedi neşeyle. "Senin prenslerin. Bir tanesi de kralınmış hatta. Bana bu dedikoduyu vermediğin için başka bir zaman çok fena azarlayacağım seni."
"Barış, anlamıyorum." Üzerimdeki mavi önlüğe baktım. Bir hastane yatağında olduğumu anlayınca geri kalan parçalar birer birer doluştu arkasına. Siyah araç gözlerimin önünden geçti, cam aşağı indi ve Hermes'in yeşil gözleri karşımda belirdi. Barış'ın elini daha fazla sıktığımı fark etmedim ama o beni rahatlatmak ister gibi sakince "Geçti," dedi. Dudaklarını saçlarıma bastırmadan hemen öncesiydi. "Sen hastanedesin ve hepimiz buradayız. Onar dakikada bir nöbet değişiyoruz seninkilerle. Sen en çok beni sevdiğin için bende uyandın. Ne şanslı adamım ama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANALİZ
ActionZifiri karanlıkta kalan kendini kör sanırdı. Gözler görmez olduğunda, kulaklar duymaz olduğunda; kimi zaman gecenin siyahına, kimi zaman seherin kızıllığına bulaşırdı suçun lekesi. Gerçek denilen şey, bu lekelerin ardına gizlenip günyüzüne çıkmayı b...