Bölüm şarkıları:
Meyal, Ters Ters Fikirler
Anıl Emre Daldal, Kendimi Unuttum🐾
Bir yanda alev almış denizler.
Köşede bir kadın geçmişini gizler.
Karmaşık adamlar kadınları,
Dikişler uzaktan yaraları izler.•⚓•
"Sana ekler getirdim."
Yatağın üzerinde bağdaş kurmuş bu haberi duymayı bekliyordum. Görkem başını kapıdan uzatıp söylediğinde ellerimi çırptım sahte bir neşeyle. Sonra gülüşüm gerçeğe döndü ve birlikte gülmeye başladık.
Sadece ekler getirmemişti. İki kolunun altına da bir şeyler sıkıştırmıştı, ellerindeyse tatlıları tutuyordu. Hiçbir şeyi düşürmemek için tuhaf bir şekilde yürüyerek içeri adımlamış, kapıyı ardından kapatmıştı.
"O herif seni üzdü," dedi Kaan'ı kastederek. Tabakları elime tutuşturdu. Birinde eklerlerim, diğerindeyse sütlaç duruyordu. "Ve ona takılıp kalmanı istemiyorum." Öyle bir şey yaptığım yoktu. "Bu yüzden biraz burada duracağım. Yani, sen de istersen tabii."
Kaşlarımı çatıp ne yapmaya çalıştığını sorguladım. Hâlâ bana kendini affettirme çabasında mıydı yoksa sadece içinden yanımda olmak mı geliyordu bilmiyordum. Onu anlamak hep çok zordu. "Anlamadım." Yatağın ucunda ayakta dikiliyordu, bu yüzden konuşurken başımı kaldırmam gerekmişti. "Ne var aklında yine senin?"
"Kafa dağıtacağız sadece." Omuz silkip dikilmeye devam etti. Kolunun altından çıkardığı test kitabını gösterdi bana, sonra diğer kolunun altında tuttuğu kahverengi kapaklı defteri çıkardı. Kabarıktı, içinde fotoğraflar vardı muhtemelen. "Hem maksatla sana iş kitleyeceğim. Bugün sinemaya gidip kaytardığını sanıyorsan yanılıyorsun. Acımasız bir patronumdur."
"Sütlaç yiyecek misin?" diye sordum gözlerimle oturmasını işaret ettikten sonra. Ben bir onay verene kadar hareket bile etmemişti odanın içinde. Sessiz onayımdan sonraysa yatağın ucuna oturup sırtını duvara yasladı. "Ha," dedim anlık bir aydınlanışın ardından. "Sen beni oyalamaya çalışıyordun!"
Şok içinde sol kolunu kavradı parmaklarım. Kendime çekip bileğini çevirdim ve saatine baktım. 23.52'ydi. Gün pazara dönmek üzereydi. Kulağa her ne kadar tuhaf gelse de Görkem takıntısından dolayı pazar günü dışında sütlaç yemiyordu ve ben o bugün sütlaç yemezse eklerlerime dokunmayacağımı hatta bu yüzden öleceğimi söylemiştim.
Ekler tabağını kenara bırakıp sütlacı ve yanındaki kaşığı kavradım. Kurduğum bağdaşı açmam gerekti. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp kaseyi ona doğru uzattım. "Çok adisin. Yemeyecek miydin gerçekten saat 12 olana kadar?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ANALİZ
AçãoZifiri karanlıkta kalan kendini kör sanırdı. Gözler görmez olduğunda, kulaklar duymaz olduğunda; kimi zaman gecenin siyahına, kimi zaman seherin kızıllığına bulaşırdı suçun lekesi. Gerçek denilen şey, bu lekelerin ardına gizlenip günyüzüne çıkmayı b...