1.1

93 19 27
                                    

Gerçek adını bilmeseniz de ilk defa yaralarveyağmur'dan bölüm okuyacaksınız.

Keyifli okumalar♡

🌧🌧🌧

yaralarveyağmur.

15 ekim 2021.

Yaşıtım olan normal bir genç gibi olabilmek için nelerimi vermezdim ki. Arkadaşlarıyla her gün doyasıya gezen o insanlardan olabilmek için tek saniye düşünmeden her şeyimi verirdim.

Ama değildim.

Normal değildim. Liseyi bitirdikten sonra asla normal bir insan olarak kalamamıştım.

"Bugün nasıl hissediyorsun?" Odanın camından bakışlarımı çevirip Doktor Barış'a yönelttim. Her zamanki gibi elinde bir not defteri ve tükenmez kalem vardı. Her gün durumumu oraya not düşmeyi unutmuyordu.

Ne yazdığını merak ediyordum açıkçası ama o hiçbir zaman ne yazdığını söylemiyordu. Hastalığım hakkında zaten dosyalara yazıyordu,bu kağıda başka şeyler yazdığına emindim.

"Her zamanki gibi." diye yanıtladım onu. Yine tepki vermeden kağıda bir şeyler yazdı. "Hemşire birazdan ilaçlarını getirir." dediğinde burukça gülümsedim.

Ama doktor ağzıma takılı olan maske yüzünden bu gülümsememi görmemişti. "Ne fark eder ki?" dedim. "İlaçları iyileşme umudu olan insanlar kullanır."

"Abime anlattıklarını duydum geçen gün. Biraz daha sessiz konuşabilmeyi öğrenmeniz gerekiyor sanırım." Bunu beklemiyor olacak ki kaşlarını çatmıştı.

"Ben her şeyin farkındayım doktor. Kendimi de kandırmıyorum hiç öyle boş umutlarla. Sizde lütfen bana umut vermekten vazgeçin,umutlanmak istemiyorum." Cevap vermeden deftere yine bir şeyler yazdı.

"Umut her zaman vardır küçük hanım." dedi tükenmez kalemin arkasına bastırıp kapattıktan sonra önlüğünün yakasına yerleştirirken.

"Dün yine kan kustum."

"Ne kadar?" Kaşlarını çatmıştı.

"Bir su bardağı kadar." Kandan korkuyordum ama vücudum her saniye ağzımdan kan kusuyordu. Sırf bu yüzden sayısız kere bayılmıştım.

"Hemşirelere neden söylemedin?" diye sordu. "Her saat başı sizi kan kustum diyerek rahatsız etmek istemiyorum. Hem alıştım ben zaten artık."

Ürkekçe bakışlarımı doktorun yüzüne çıkardım. "En azından bir yıl daha yaşarım ama değil mi?" Evet demesi için yalvarırcasına bakıyordum yüzüne.

Sadece bir yıl daha yaşamama izin verir miydi ki Tanrı?

Sorumu cevaplamadı. "Bir daha haber vermemezlik yapmıyorsun. Her hareketinden haberimiz olacak." Bakışlarımı ondan çekip yeniden odanın kocaman camından gökyüzünü izlemeye başladım.

Bir süre daha yağmur yok gibiydi. Ona yazmak istiyordum ama yağmur yağmıyordu. Daha dün mesajlaşmamıza rağmen onu özlemiştim. Ben onu aklımdan hiç çıkarabiliyormuydum ki zaten.

Elimdeki sayısız yara izine baktım. Her gün takılan serumlar elimi tahriş ediyor,kanatıyor ve en sonunda yara izleri bırakıyorlardı. Ve daha o yara izi geçmeden yeni serum takılıyordu. Son günlerde elimi serumsuz ve yarasız görmek neredeyse imkansızdı.

Yatağın başucundaki telefonu elime aldım ve bildirimleri kontrol ettim. Yeni bir bildirim yoktu. Uzay'la olan mesajlaşma sayfasına girdim,en son dün yazdığımız şeyler duruyordu. Uzun süredir kapalı olan aktifliğimi açarak Uzay'ın son görülmesine baktım. En son yarım saat önce aktif gözüküyordu. Kiminle mesajlaşmıştı acaba? Erkek arkadaşlarıyla yazışmış olmalıydı. Yoksa kim olabilirdi ki,bir kızla mesajlaşacak hali yoktu. Evet,erkek arkadaşları olmalıydı. 

BEN SANA VEDA EDEMEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin