4.2

39 9 0
                                    

🌧️🌧️🌧️

11 Mayıs 2022.

Uzay baykut.

Bugün kalbim durdu.

Bir anlığına.

Ve o bir anlık süreden sonra atmaya devam ettiğinde kendimi beyaz örtüyle uzanan hastane yatağında buldum.

İlk kez kendimi ölüme bu kadar yakın hissetmiştim. Onun gibi, Çisel gibi hissetmiştim. Onu bir kez daha anlamıştım, düşündüğümden çok daha güçlüydü.

"Son zamanlarda kendinizde herhangi bir değişiklik fark ettiniz mi?" Doktorun sorusuyla beraber kaşlarımı kaldırdım. Son zamanlarda kendimde o kadar çok değişiklik fark etmiştim ki hangi birini anlatacağımı bilmiyordum.

"Ne anlamda?" diye sordum. "Nefes darlığı, çabuk yorulma, düzensiz nabız, göğsünüzde sıkışma tarzı bir ağrı, mide bulantısı, iştah tarzı gibi." Hiçbiri uzak gelmiyordu.

"Çoğu var." dediğimde doktor elindeki kağıtlara bir şeyler karaladı. Ardından kağıtları masaya bırakarak bana doğru döndü. "Uzay bey." diye konuşmaya başlayarak ellerini masanın üzerinde birleştirdi. Bakışlarından bir şeylerin yolunda olmadığını anlamıştım.

"Son evre kalp yetmezliği." Dört kelimeden oluşan cümle kalbimin dört odacağına yerleşerek kalbimi delip geçti. Beyaz duvara sabitlenmiş gözlerimi hareket ettirmeden olduğum yere bakmaya devam ettim.

Kalp yetmezliği.

Son evre.

Ölümün kokusunu duydum, Azrail'in beni çekmeye hazırlanan kan kokulu tırnaklarını ensemde hissettim. Nefes alamadım, veremedim.

Doktorun ağzından çıkan dört kelimelik cümlenin beni beş saniye içinde bir viraneye çevirmesine izin verdim.

"Ne kadarlık bir ömrüm kaldı?" Bu andan tek isteğim kaç gün daha yaşayacağımı öğrenmek ve o günlerimi onunla geçirmekti.

Ona sarılmadan, onu öpmeden ölmek istemiyordum.

Doktorun iki dudağının arasından çıkacak tarihin bunu yapabilmeme müsaade verecek kadar uzun olmasını diledim. Kendim için değil, onun için yaşamak istiyordum.

"Hemen karamsar olmayın. Son evre olması iyileşme ihtimaliniz olmadığı anlamına gelmiyor. Eğer uygun bir kalp bulunursa umut var ama teşhis konulma konusunda çok geç kalınmış."

Dilimi damağına değdirip indirdim. Umut var olabilirdi ama onun için yoktu. Çisel için umut yoksa Uzay için de yoktu.

"Kalp nakli falan istemiyorum. Bu şekilde yaşamaya devam edersem ne zaman öleceğim?" Doktor sorumu garip karşılamış olacak ki cümle kurmaya hazırlanan dudakları aralık kalmıştı.

Cevap alamadığımda "Basit bi soru doktor." dedim. "Kaç aylık ömrüm kaldı?" Doktor kendini toparlayarak cevap verdi. "Yaklaşık olarak sekiz ay." Başımı sallayarak onayladım, yeterli bir süreydi.

"Hastalarımızın çoğu kalp nakli konusunda tereddüt edebiliyor. Bunu normal karşılıyoruz ama aslında ortada korkulacak bir durum söz konusu değil. Uzman kadromuz ile beraber nakli çok başarılı bir şekilde tamamlıyoruz."

"Bittiyse çıkabilir miyim?" Cümlesini tamamlamasına izin vermediğim için doktorun yüzünde oluşan rahatsızlık ifadesine takılmadan sedyeden kalktım.

"Çıkabilirsiniz." dedi. "Ama kalp nakli konusunda aceleci davranmayıp düşünmenizi öneririm." Cevap vermeden koluma bağlanmış olan serumu çıkardım.

BEN SANA VEDA EDEMEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin