3.4

73 16 1
                                        

Bölümün şarkısı:

Anıl Emre Daldal - M.

Keyifli okumalar.

🌧️🌧️🌧️

7 Mayıs 2022.

Uzay Baykut.

"Balıklar hazır." Kerem'in artık saymayı bıraktığım bilmem kaçıncı sevgilisi balık dolu tepsiyi tam masanın ortasına bıraktı. "Rakı da geliyor."

Önce rakı bardaklarını masaya dizdi ve ardından hepsini doldurdu. Her ne kadar içmek için zorlansam da içmek istemediğim için bir bardağı masadan kaldırdım. "Şerefe!" Büyük bir coşkuyla bardaklarını tokuşturdular.

"Nişan kararı almamızın şerefine." bardağını havaya kaldırarak ilave etti Çağlar. Masada Tuana da vardı ve bunu o kadar rahatsız ediyordu ki daha fazla dayanamayarak mutfağa geçtim.

Deniz'in evinde sürekli bira bulundurduğunu biliyordum. Buzdolabını açarak dolaptan bira çıkardım. Balkona çıkarak koca bir yudum aldım. Yarım saat önce yağan yağmurun kokusu hala yok olmamıştı. Havada yağmur kokusu vardı.

Yaralar ve yağmur.

"Birayı rakıya tercih ediyorsun." Yine Nehir'di. Bu kız sürekli düşünceli ve yalnız kalmak istediğim anlarda yanıma geliyordu. Zamanlaması süperdi "Değişikmiş. Tanıdığım herkes senin aksine rakıyı biraya tercih eder."

"Beni tanımıyorsun." Biradan bir yudum daha alarak geceyi seyretmeye devam ettim. "Bugün ki yorumumdan dolayı bana hala sinirlisin anladığım kadarıyla" Cevap vermedim. Sinirli değildim. Klasik,olayı tam anlamıyla bilmeden yorum yapan insan tipiydi. Muhattap olmak istemediğim insan tipi.

"Anladım. Yanlış bir yorum yaptığımı düşünmüyorum ama yine de özür dilerim." Önemli değil der gibi başımı salladım. Gitmesini beklerken dirseklerini balkon demirlerine yasladığında gitmeyeceğini anladım.

Ben biramı içmeye devam ettim. O ise konuşmadan geceyi izlemeye başladı. Biramdaki son yudumu içtikten sonra mutfağa geri dönmek için adım attığımda Nehir'in sesi adımımı böldü.

"O anlattığın arkadaşın aslında arkadaşın olmadığını biliyorum Uzay." Kaşlarımı çatarak ona doğru döndüm. "Hadi ya" dedim. "Vahiy yoluyla falan mı indi bu bilgi?"

"Ben psikologum." Mezun olduğunu ve psikolog olduğunu bilmiyordum. Bu beni rahatsız etmişti. Aklıma yine yaralarveyağmur gelmişti. O da psikolog olmak istediğini fakat olamadığını yazmıştı.

"Sensin o." dedi birden. Kaşlarımı kaldırdım. "Nasıl bu kadar eminsin?" Kollarını birleştirdi. "O kadar çok belli ediyorsun ki. Duygularını asla saklayamıyorsun ve senin duygularını anlamak için psikolog olmaya gerek yok. İyi bir gözlem yeteneği olan herkes seni anlar."

"Saçmalıklarını daha fazla dinlemek istemiyorum." Kapı kulpuna dokunmuşken cümlesi beni yeniden durdurdu. "Çok dolusun Uzay. Çok üzgünsün. Ve en çokta kırgınsın. Bu kırgınlık seni gün geçtikçe yiyip bitiriyor. Terk edilmişsin." Cümlesini öfkeyle kestim. "Şunu hatırlatıp durma amına koyayım bende biliyorum terk edildiğimi. Otuz kere yüzüme vurmanın bir mantığı yok."

Gülümsedi. "Ve çok öfkelisin. Bu öfkeni karşına çıkan alakasız herkesten çıkarıyorsun. Derdini birilerine anlatman gerek. Bu yükü tek başına taşıyamıyorsun." Ayağa kalkarak karşımda dikildi.

"Eğer anlatmak istersen seni bir arkadaşın olarak dinlerim. İstersen kliniğime gel. Hastam olarak da dinleyebilirim."

"Hasta değilim." dedim. "Değilsin. Lafın gelişi söyledim." ve ekledi. "Sana verebileceğim son tavsiye aşkının peşinden koş. Seviyorsan adam gibi ben seni seviyorum de. Çünkü bazen sevdiklerimiz,sevdiğimizi söyleyemeyeceğimiz kadar yakınımız da olamayabiliyor."

Gülümseyerek kapıdan çıktı. Son cümlesi damarlarımdaki kanın buz kesmesine neden oldu. Bu düşünce beni ürpertti.

Kafam karışık bir şekilde salona geri döndüm. Yine kendimi ortama ait hissedemediğim anlardan birisini yaşıyordum. Herkesin dudaklarında hayat bulan gülümse yıllar önce benim dudaklarımda ölmüştü.

"Bugün Çağlar'ın kardeşiyle tanıştım. Görmeniz lazım inanılmaz tatlı bir kızdı." dedi Nehir. "Siz tanıyorsunuzdur zaten. Sizin lisedeymiş." Beynimin uyuştuğunu hissettim.

"Çağlar,kardeşin bizim lisede miydi? Hiç tanıştırmadın bizimle." Deniz'in sorusuyla beraber Çağlar'a döndüm. "Bizden iki sınıf alttaydı. Çok sosyal birisi değildi zaten. Tenefüslerde sınıfta takılırdı,denk gelmemişsinizdir o yüzden."

Her şey bir film şeridi gibi önüme dizildi. Yapbozun parçaları dağınık bir şekilde kafamdaydı. Parmaklarımı saçlarıma geçirdim.

Sizin lisedeymiş.

Seninle aynı lisedeydik.

Beyaz laleler kimden?

Abimden.

Kardeşime beyaz lale aldım.

Bizim seninle kavuşma ihtimalimiz yok.

Kardeşim tüberküloz ve son evre akciğer kanseri.

Beyazlar içinde yatan maskeli kız.

Her şey yerine oturdu. Zaman durdu. Damarlarımda akan kan durdu. Bu zamana kadar bunu fark edemediğim için kafamı duvarlara duvarlara vurmak istiyordum.

Yaralar ve yağmur Çağlar'ın kardeşiydi. Ben onu aylar önce görmüştüm. Tanıyamamıştım,aylarca bana yazmasını beklediğim kadının gözlerinin içine bakmıştım ve ben onu tanıyamamıştım.

Titreyen bacaklarımla kendimi koltuğa attım. Başımı ellerimin arasına aldım. Hiçbir şey hissedemiyordum. Yanağıma sert bir tokat attım. Kendime gelmek için bir tokat daha attım.

"Napıyorsun oğlum?" Beni engellemeye çalışan Kerem'i ittirdim. Ayağa kalkarak saçlarımı çekiştirdim. O görüntüsü gözümün önünden gitmiyordu. Başımı duvara vurdum. O bitmiş kız oydu. Başımı daha sert bir şekilde duvara yeniden çarptım. Birden fazla kişi kolumda tutmaya çalışsa da hepsini itekleyerek başımı duvara vurmaya devam ettim.

Aklım durmuştu. Vicdanımın sesi beni rahat bırakmıyordu. Her şey daha farklı olabilirdi. Hepsi benim yüzümdendi.

Etrafımda uğuldayan sesleri telefon çalma sesi kesti. Zil sesinin kesilmesinin ardından Çağlar'ın ağzından çıkan iki kelime kalbimin ortasına kurşun sıktı. Nefes alamadım.

"Kardeşim kötüleşmiş. Yoğun bakıma almışlar."

Başımdan aşağı akan kan sağ yanağıma düştü. Gözümden akan yaş ile karıştı. Bana bir mezar kazdılar ve beni canlı canlı içine attılar.

Çünkü bazen sevdiklerimiz,sevdiğimizi söyleyemeyeceğimiz kadar yakınımız da olamayabiliyor.

🌧️🌧️🌧️

Oylamayı unuttuğunuz bölüm varsa oylarsanız çok sevinirim^

BEN SANA VEDA EDEMEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin