Sebebini bilmiyorum kısa olmasına rağmen bu bölümü üç saatte yazdım. Bazen hislerimi kelimelere dökmek saatlerimi alıyor.
🌧🌧🌧
30 kasım 2021
yaralarveyağmur:
Susuyorum,dudaklarımın kenarına su damlatıyorlar.
Kusuyorum,kan kusuyorum. Uyu geçer diyorlar,geçmiyor.
Uyuyorum,kabuslar görüyorum. Uyuyamıyorum.
Gülüyorum,yüzüme tükürüyorlar. Susuyorum.
"Abin gelmiş,alalım mı içeriye?" Hemşirenin sorusuyla beraber gözlerimi kırpıştırdım. Kirpiklerim ıslanmıştı,ağlamış mıydım?
Ağlıyorum,kimse görmüyor. Siliyorum.
"Abim." dedim. "Gelsin." Özlemiştim.
"Masken." dedi hemşire maskemi işaret ederek. Nefes alabilmek için burnum ve dudağımın arasına kadar indirmiştim. Burnumu kapatacak şekilde yukarıya kadar çektim.
Nefesim kesildi.
Başını salladıktan sonra gülümseyerek odadan çıktı. Karşılık veremedim gülüşüne,artık gülmeye bile gücüm yetmiyordu.
Hastalık beni gün geçtikçe içten içe yiyordu. Ruhumu kanatıyordu,tüm duygularımı sömürüyordu.
"Abi." dedim gözlerim kısıldı. Kapıyı aralamış oradan bana bakıyordu,gözleri kızarmıştı. Boğazımdaki yumruyu tutamayarak ağlamaya başladım.
"Kardeşim." dedi kapıyı kapatarak tamamen içeriye girerek. Onunda ağzında maske vardı,yanıma girebilmek için takması gerekiyordu.
"Bir haftadır gelmiyorsun yanıma,unuttun sandım bir an." Gözlerimden yaşlar akarken gülümseyerek söylemiştim.
"Annemle babamla uğraşırken falan.." Söylediğine pişman olmuş gibi sıkıca gözlerini kapattı.
"Boşandılar mı?"
Doktorlar ve hemşireler yanıma yaklaşmasına izin vermediği için aramızda beş metre vardı,karşımdaki duvara yaslanmış bir şekilde duruyordu.
Yere bakarak yüzüme bakmadan başını aşağı yukarı doğru salladı.
Boşanmışlardı.
"Dava sonuçlandı dün." derin nefes aldım. "Annem sevgilisinin yanına taşındı."
Yutkundum,yutkunamadım.
Beni hiç merak etmiyor musun anne?
Kaç aylık ömrü kaldığı belli olmayan kızını hiç mi merak etmiyorsun?
Sevmiyor musun?
Özlemiyor musun?
"Babam da akşam gelecekmiş yanına." Burukça gülümsedim.
"Annem.." dedi. "O da gelecekmiş bir ara."
Bir ara.
O bir ara hiçbir zaman gelmemişti ve gelmeyecekti de bunu biliyordum.
Abim üzülmemem için yalan söylüyordu.
"Nasılsın?" diye sordum.
"İyiyim." dedi. "Aşağıda arkadaşım bekliyor,bara gideceğiz birazdan." Kafasını öyle ortamlarda dağıttığını biliyordum.
"Böğürtlen getirdim sana." Yanı başımdaki çekmecenin üzerine bıraktı.
"Böğürtlen." dedim. "Çocukken çok yerdim." Bana çocukluğumu hatırlatmıştı,döner miydik yine o eski günlere?
Derdimin tasamın olmadığı,onu tanımadığım günlere geri döner miydik?
"Sevdiğini bildiğim için aldım."
"Teşekkür ederim abi, eski günleri hatırlayarak yiyeceğim." Maskeden dolayı sesim boğuk çıkıyordu.
"Kaç gün oldu sana sarılmayalı?" iç çekti."Sana sarılmak istiyorum kardeşim ama sarılamıyorum. Ama inanıyorum." nefes aldıktan sonra devam etti. "Bir gün sarılacağım."
"Yine hiçbir zaman gelmeyecek olan bir gün." diye mırıldandım. "Efendim." dedi,duymamıştı.
"Bir gün sarılacağız abicim." dedim. "Bende inanıyorum." İnanmıyorum.
Kapıdan gelen sesle beraber bakışlarım o tarafa doğru döndü.
"Çağlar gidiyor muyuz?" O tanıdık ses doldu önce kulaklarıma.
Sonra onun tanıdık görüntüsü.
Ardından tanıdık kokusu.
Ve sonunda tanıdık gözleri.
Gözbebeklerimle beraber kalbimin de yerinden çıkacağını hissettim.
Kaç ay,yıl olmuştu onu görmeyeli?
Yıllar sonra Uzay karşımdaydı.
Abime bakan gözleri beni bulduğunda nefesim kesildi. Sadece bir bakışıyla kalbimin sıkışmasına neden olmuştu.
Öylesine biriymişim gibi baktı bana bir kaç saniye boyunca. Saatler gibi gelmişti sanki saniyeler.
Her şeyim olan adamın hiçbir şeyiydim. Ve bu hayal edebileceğinizden bile daha çok acıtıyordu.
Beni tanımamıştı,her şeyim olan adam beni tanımamıştı.
Kalbimin tam ortasına kara bulutlar çöktü. Kan kusar gibi yağmur kustular. Kalbim kırık yüz bin parçaya ayrıldı.
"Geliyorum." dedi abim. Uzay'a beni göstererek konuştu. "Kardeşim." Uzay dudağının kenarıyla gülümseyedi. "Merhaba." Cevap veremedim.
Abim Uzay'ın yanına giderek "Uzay,lise sınıf arkadaşım." dedi. Üzerimdeki beyaz örtüyü parmaklarımla sıktım. Yüzümde maske olduğu için Tanrı'ya onlarca kez teşekkür ettim. Eğer ki şu an yüzümde olan ifadeyi görseydi aptal olduğumu düşünürdü.
"Tanıştığıma memnun oldum." Cevap veremedim. Gözleri serumdan dolayı morarmış elime bakıyordu. Bana nefret ettiğim bir şekilde bakıyordu,acıyarak.
Bana acıma diye bağırmak istedim.
Onsuz geçen otuz yedinci günümdü. Onunla yaşamak çok zordu,onsuzluk daha da zordu.
"Biz gidiyoruz kardeşim. Bir kaç gün sonra yeniden geleceğim." Böğürtlenleri gösterdi. "Onları yemeyi unutma." Dilim tutulmuştu,cevap veremedim.
Son kez baktım ona,o da bana. Saçları dağılmıştı,boyu zaten uzundu ama görmeyeli bir kaç santim daha uzamıştı. Yüz hatları daha çok belirginleşmişti.
O hala aynı Uzay'dı,benim aşık olduğum Uzay.
İmkansızım,ukdem.
"Hoşcakal." dedim dudaklarımı oynatarak,duymadı. Yine duymadı beni.
Kapıyı kapattı,gitti.
Yine tek başıma bıraktı beni bu soğuk dört duvar arasında.
🌧🌧🌧
Ben betimleme yazmayı seven birisi olmama rağmen texting olduğu ve okurken sizi sıkmaması için genelde diyalogları fazla yazmaya çalışıyorum fazla betimleme yazmıyorum. Biraz daha betimlemeli kitap seviyorsanız diğer kitabım kalp yaşı'na bakabilirsinizz.
ig/milevnaf
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEN SANA VEDA EDEMEM
Teen FictionÇünkü seni sevmek gökkuşağının maviliklerinde boğularak dünyanın en güzel şarkısını dinlemek demek. "Gökkuşağının mavilikleri senin gözlerin. Dünyanın en güzel şarkısı senin sesin." 🌧🌧🌧