2.1

76 17 1
                                    

🌧🌧🌧

2 aralık 2021.

Aralık ayına girmiştik. Ellerimin üşümesi bunu hissettiriyordu. Bu gün anonim kıza verdiğim sürenin son günüydü. Yazmamıştı,yazmayacaktı.

Veda bile etmeden bırakmıştı bana yazmayı. Bana bir vedayı bile çok görmüştü.

Ona aşık değildim. Kesinlikle ona karşı beslediğim duygu aşk değildi. Ne hissettiğimi ben bile bilmiyordum.

Sanırım ben sadece onun bana karşı olan sevgisini sevmiştim.

Onun ilgisini,yıllarca nasıl beni sevmekten vazgeçmediğini anlatmasını sevmiştim. Ve yokluğunu bu yüzden bu denli hissediyordum.

Onun satırlarca bana,beni anlatmasını özlemiştim.

Yağmur damlalarının sesi eşliğinde onun yazdıklarını okumayı özlemiştim.

Nefes alışveriş seslerini duymayı özlemiştim.

Beni benden daha çok sevdiğini yazmasını özlemiştim.

Ben onu özlemiştim.

Onu özlemiştim.

Onu çok özlemiştim.

O belki de benim hayatımdan kalıcı olarak çıkmış olsa da kalbimde kalıcı bir iz bırakmayı başarmıştı.

Beni biraz da olsa tanı demişti. Onu biraz da olsa tanımıştım.

"Tuana geliyor,sen mi çağırdın?" Deniz'in sesiyle beraber başımı kaldırarak kafenin girişine baktım. Tuana ve Şeyma bizim masamıza doğru geliyorlardı.

"Selam," Tuana tam karşımdaki sandalyeye yerleşti. Bana baktığını biliyordum fakat benim gözlerim onun üzerinde değildi.

"Hava ne kadar soğumuş değil mi?" Tuana elleriyle kollarını sararak üşüyormuş gibi bir hareket yaptı.

"Yağmur bekleniyormuş birazdan." dedi Şeyma.

Yağmur.

Yaralarveyağmur.

Her şey nasıl olurdu da bana onu hatırlatabilirdi.

O sadece üç ay boyunca ismini,yaşını,yüzünü bilmediğim bir yabancıydı.

Her şeyde onu görmem normal miydi?

Baktığım her yerde,duyduğum her kelimede o vardı. Benden yılların intikamını almak ister gibi her yerde karşıma çıkıyordu.

Geriye yaslanarak filtre kahvemden bir yudum aldım. Acılarımı yutar gibi acı kahveyi yuttum.

Tuana'nın gelişiyle beraber masada gerginlik havası oluşmuştu. "Uzay akşam seninle konuşabi-"

"Tuana biz ayrıldık." Cümlesini tamamlamasına izin vermeden sert bir ses tonunda söylediğim cümle yutkunmasına sebep oldu.

"Arkadaş da mı kalmayalım,düşman mı olmak istiyorsun? Arkadaşca konuşmak istemiştim." Tuana gibi birisi eski sevgilisiyle arkadaş kalacak birisi değildi.

"Ne diyeceksen burda konuşalım." Etrafı süzdükten sonra histerik bir şekilde güldü. "Herkesin içinde mi?" diye sordu.

"Benim bildiğim kadarıyla arkadaşlar herkesin içinde konuşur,özel olarak değil." İğneleyici bir şekilde kaşlarımı kaldırarak söylediğim cümle moralini bozmuştu.

"Ha bu arada ayrılma sebebimizi yine başkalarına atacak olursan." nefes aldım. "O hesap uzun süredir yazmıyor bana. Hayatımda hiç kimse yok için rahat olsun." Bir an gülümsediğini hissettim.

"O kadar da yüzsüz değilmiş demek ki." diye mırıldandığında kahve bardağını masaya bıraktım. "Anlamadım." Başını iki yana doğru salladı. "Yok,hiçbir şey."

Bir anda sanki piyango kazanmış gibi yüzünde güller açmaya başlamıştı. Bunun sebebini anlayamamıştım. "Çok güzel bir gün değil mi Şeyma?" Şeyma onu başıyla onayladı.

"Ben gidiyorum." dedim ayağa kalkarak. "Bende kardeşimin yanına uğrayacağım. Beraber gidelim." dedi Çağlar. Ardından Deniz de ayağa kalktı. "Tek erkek kalamam bende geliyorum."

Kerem de sinirlenerek ayağa kalktı. "Bende varım ya lan hani." Deniz "Ben erkek demiştim ama." dediğinde Kerem ağzının içinde bi küfür yuvarladı.

"Nehir geliyor musun?" Nehir Çağlar'ın kız arkadaşıydı. Nehir başını olumsuzca iki yana doğru salladı. Nehir "Gelmiyorum sevgilim,kızlarla tanışırız biraz." diyerek Tuana ve Şeyma'yı gösterdi.

Nehir onlara göre bir kız değildi pek. Masum,kibar,insanlara yukarıdan bakmayan birisiydi;diğerlerinin aksine. Anlaşabileceklerini sanmıyordum. Tuana Nehir gibi kızlarla sadece kullanmak için takılırdı.

Çağlar onu onayladı. Deniz ve Kerem kendi arabalarına doğru ilerlediğinde Çağlar yanıma geldi. "Benim araba tamirde,beni bir hastaneye atar mısın?"

"Olur kardeşim." diye karşılık verdiğimde arabamın sürücü koltuğuna oturdum,o da yanıma oturmuştu.

Havadan sudan saçma konulardan bahsettikten sonra aslında en başından beri sormak istediğim o soruyu sordum.

"Kardeşin nasıl iyi mi?" Sesimin meraklı çıkmamasına özen göstermiştim.

"Gibi." dedi. "Ama iyi olacak." Yutkundum.

"Her gün kan kusuyor." Sokaktan döndürdüğüm arabanın direksiyonunu sıktım. "Her gün kan kusmak nasıl bir duygu biliyor musun sen?" Cevap vermedim.

"Bilmiyorsun. Bende bilmiyorum. Düşünmesi bile insanı rahatsız eden şeyi o her gün yaşıyor. Benim kardeşim her gün kan kusuyor." Direksiyonu tutan elim daha da sıkı tutmaya başladı.

Rahatsız edici şeyler vardı,anlattıklarında beni rahatsız eden bir şeyler vardı. Elini sıkıntıyla saçlarına geçirerek geriye yaslandı.

"Ben ise sadece uzaktan bakmakla kalıyorum ona, yaklaşıp sarılamıyorum bile. Sadece uzaktan iyileşmesini diliyorum ve bu sanki başınla bedenini ayırıp daha sonra karşı karşıya koyarak uzaktan öylece acı içinde izlemek gibi hissettiriyor."

"Çok acıtıyor." Terlemeye başladı. "Her şey daha farklı olabilirdi." dedi,sustu.

Bir süre arabada sessizlik oluştu. Ne diyeceğimi veya nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordum o yüzden sadece sustum.

"Anne babama bile anlatmadım ben bu hissettiklerimi sadece ilk defa sana anlatıyorum." İlk defa kendini bana açmıştı. Bu bana güvendiği anlamına geliyordu.

"Bende senin gibi," dedim. "Tedavisinin olumlu sonuçlanacığına eminim." Diyebileceğim bir şey yoktu. Bunu gerçekten tüm kalbimle söylemiştim. Kardeşinin o zayıf bedeni,o hali içler acısıydı. İyileşmesini isterdim.

"Umarım." dedi. "Umuyorum."

🌧🌧🌧

BEN SANA VEDA EDEMEMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin