Şehitlerim

4.6K 267 19
                                    

Aldığım uykumdan açılan kehribar gözlerim geceyle buluştu. Yattığım yatakta hafif dikleştim. Ellerimi geriye atıp yatağa yasladım. Derin nefesler alıp ayağa kalktım. Yatağın hemen karşısındaki duvarda asılı olan saate baktım. 05:35 Odanın kapısına ilerledim ve tahta üst kısmı camdan olan kapının kulunu indirdim. Odadan dışarıya adımladım. Hatırladığım salonun yollarına ilerledim. Tablolara bakmak istiyordum. Annemi ne fotoğrafta görmüştüm ne de gerçek hayatta. Solana giriş yaptım ve tabloların olduğu duvara ilerledim. 6-7 tabloyu çividen çıkarıp elime aldım. Uzun koltuklardan birine oturdum ve elime ilk gelen fotoğrafa baktım. Alp albayın omzunda karısı yani annem ise albayın önünde oturmuştu. Sırayla otuemuşlardı. Annem... Çok güzeldi. Gözleri çok derin bir maviydi. Saçları gözlerine bir o kadar zıt keskin bir siyahtı. Saçlarının yarısı yukarıdan dağınık bir topuz yapılmıştı. Gözleri güldüğü için kısılmış kameraya bakıyordu. Alp kollarını açmış gözleri kapalı, kafası yukarı dönüktü. Albayın kolları Alp i tutarken gözleri annemdeydi. Oda gülümsüyordu. O fotoğrafı yana koydum ve sıradaki resme baktım. Yiğit in doğum günü evde çekilmişti fotoğraf. Yiğit pastaya bakarken herkes Yiğit bakıyordu, Yiğit daha 5-6yaş arasında gözüküyordu. Pastanın üstündeki mum sayısı 6 yaşına girdiğini gösteriyordu. Bu tabloyuda bıraktığım tablonun üstüne koydum ve yeni aldım. Fotoğrafta tek bir kadın. Annem. Üstünde mor bir örme hırka vardı. Onun içinde siyah bir bady. Altındaysa gri bir eşofman. Yüzündeki kalıcı yaraların hepsinin Mustafa yüzünden olduğu aklıma gelince tabloyu direkt bıraktım. Saat çok erken olmamasına rağmen kimse uyanmamıştı. Dün albayın bahsettiği şehit haberi konuşu aklıma geldi. Salonda duran telefonumu eşofmanın cebine koydum ve evden sessizce çıktım. Aşağıdaki arabama bindim ve Karargahta ilerledim. Telefonu sabitledim ve albayı aradım.

"Alo efendim Umay"
"Albayım ben Karargahta geliyorum... Şehit haberini vermek için zaten bir tek Efe ve Ozan'ın ailesi var biliyorsunuz"
"Biliyorum kızım biliyorum. Tamam o zaman sen gel hazırlan."
"Emredersiniz komutanım."
Kısa süre içinde karargaha vardım ve hazırlandım. Yanına aldığım 2 er ve ambulansla yola çıktık. İlk Efe'nin ailesinin sokağına girdik. Sokaktaki çocuklar bize merakla bakarken Efe'lerin evinin önünde durdum. Derin bir nefes alıp zile bastım. Kapıyı gülümseyerek açan Elif ablayla derince bir yutkundum. Bize baktı öyle bir baktı. Durdu. İçeriden babası Samet abi de gelince Elif ablanın feryatları insanların içini acıttı. Yanına 2 adımda varıp sıkı sıkı sarıldım.

"OĞLUUUM. YAVRUM."
"Elif abla yapma böyle bak. Efe senin üzülmeni istemezdi."
"Yavrumu benden aldılar. Kör olasıcılar. Ne suçu vardı benim Efemin. Daha gençti kızım daha gencecikti."
"Elif abla nolur bak hadi sakinleş biliyorum zor ama Efe ve diğerleri şuan en üst mertebede herkes şehit Mertebesine gençken erişemez. Onlar evet erken gittiler ama onlar inan ki şehit olmak için dua ederlerdi. Üzülme onlar şuan mutlu. Şuan Efe'yi üzüyorsun bak. "
" Kızım ben nasıl üzülmiyim ama canımı aldılar benim sende anla. Efe dün beni aradı dedi ki... Anne eğer şehit olursam üzülme hakkını helal et olur mu dedi.. Sonra dedi ki anne ben gördüm dedi. Anne dedi herkes ölüyordu dedi Umay komutanınız arkamızdan bağıra bağıra ağlıyordu dedi ben bunları Umay komutanıma söyleyemedim ama Umay komutanım . Yarın sizin kapının önünde olursa onada söyle hakkını helal etsin dedi biz tim olarak hakkımızı helal ettik. Dedi. Kızım bilirim ben seni için yanıyor ama söylemiyorsun ciğerini bilirim ben senin. "

Son kez sıkı sıkı sarıldık. Elif abladan ayrılıp Samet abiye döndüm.

" Samet amca Efe her zaman derki eğitimde ben onlara babanız artık sigara içecek dediğimde komutanım ben şehit olursam babama söyleyin sakın sigara içmesin hakkımı helal etmem derdi. İçme olurmu Samet amca."
"İçmem kızım içmem"

İçine kaçan sesiyle konuşunca onlara asker selamı verip mahalleden çıktık. Sıra Ozanın ailesi Ozan tam bir ana kuzusuydu zaten timi en küçüğü oydu. Yeni mezunlardandı.4-5sene askerlik yaptı yapmadı. Ozan'ların evinin önünde durunca yandan bir teyze balkondan konuştu.

"Kızım vermeyin haberi kaldıramaz vallahi."
"Teyze elinde sonunda öğrenecek en azından biz verelim haberi"

Teyze kafasıyla onaylayınca kapıya daha da yaklaştım ve zile bastım. Kapıyı Ozan'ın kardeşi Rüya açtı. Ozan kendisi koymuştu kardeşinin adını. Bana anlatırken de hep 'komutanım doğduğunda rüya gibiydi. Adını ben koydum.' derdi. Haklıydı 10 yaşlarındaki Rüya hem çok güzel hem de çok zekiydi. Abisinin peşinden asker olmak istiyordu. Ama muhtemelen o büyüyen kadar teröristlerin hepsi gebermiş olucaktı. Büyüyünce asker olursa fazla dağlara çıkamazdı. Konuya dönüp biraz daha dikleşmemin nedeni Rüya'nın tebessümü oldu.

"Umay abla hoşgeldin abim nerde?"

Araçlara ve etrafa bakarak abisini arayan gözleri benim sözlerime dondu.

"Rüya abin... Şehit bir melek oldu."
"Abim.. Şehit mi oldu?"

Dolan gözleri beni zorlarken Melike teyze arkada bizi duymuş ve yere yığılmıştı. Koşarak içeri sağlık ekipleri girdi. Salih amca duvara tutunmuş gözlerini kapatmıştı. Rüya kimseye bakmadı ve konuştu.

"Abim hep şehit olmanın çok güzel bir şey olduğunu söylerdi. Eğer şehit olursa da ağlamayacağım sadece VATAN SAĞOLSUN denileceğini söylerdi."
"Abin doğru söylemiş Rüya. Şimdi ağlayıp abinin sözünü çiğneme dik durup VATAN SAĞOLSUN de olur mu?"
"VATAN SAĞOLSUN"

Onu beni şaşırtacak kadar gür çıkan sesi tebessüm etmeme neden oldu. Salih amca arkadan tutunduğu duvarda dikleşti ve bağırdı.

"VATAN SAĞOLSUN"

Oğlu için içi yanan baba.
Abisi için içi yanan kardeş
Yine oğlu için içi yanan bir ana.

TEK AMAÇ VATANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin