6|Jungkook.

72 13 4
                                    

<BTS-JİMİN>

Yoongi hyung'un son cümlesiyle nefesimi tutmuştum ki kapı açıldı ve Jungkook'u gördüm. Anında Yoongi hyung ile arama mesafe koydum ve:

"NE OLDU KOOK !"

Yoongi hyung'un sinirli sesi Jungkook'u korkutmuştu. Bunun üzerine Jungkook:

"Hyung, üzgünüm. Biraz kötüleştim de dışarı çıkabilir miyiz diyecektim ama sorun yok."

Jungkook'un elleri titriyordu ve gözleri kıpkırmızı olmuştu. Yoongi hyung hemen ayağa kalktı ve bir ceket alıp odadan çıktı.


<BTS-JUNGKOOK>
Yoongi hyung'un yanıma gelmesiyle birlikte dışarıya çıktık ve biraz yürümeye başladık. Bu park bizim dertleşme parkımızdı. Banklardan birine oturduğumuzda gözlerim yaşlarını bırakmak istiyordu, Dilim kelimeleri saçmak istiyordu, Kalbim durmak istiyordu ve bunlara engel olan tek şey beynimdi. Yoongi hyung beni anlamıştı:

"Anlatmak istiyorsun ama anlatamıyorsun. Bugün ellerinin deli gibi titremesinin sebebi geçmiş travmaların ama bunları anlatırsan onları tekrar yaşamaktan korkuyorsun. Korkma Kook, Ben bu çetenin S grubunda olduğum sürece kimse sana zarar veremez. Benim görevim sizi korumak."

Beni ikna etmişti. Ona her şeyi anlatmaya karar verdim. Başımı önüme eğdim ve tam konuşmaya başlayacakken vazgeçtim. Boynunu dimdik tutması gereken bendim, ailem değildi bu yüzden dimdik tuttum başımı. Karşımdaki çimlerde oynayan çocukları izlerken anlattım:

"Ailem gayet varlıklı ve huzurluymuş ta ki ben doğana kadar. Ben doğduğumda evde büyük bir hüzün oluşmuş çünkü 2 tane abim var ve benim kız olacağımı düşünmüşler. Ben de erkek olduğumda kimse sevinmemiş, herkes lanet okumuş bana. Kimse sağlıklı bir şekilde yaşayacağıma inanmamış bu lanetlerin sonucunda ama ben yaşamışım. 4 yaşına geldiğimde arkadaş edinmek istemiştim fakat ailem izin vermedi. Yaşıtlarım evimizin karşısındaki parkta oynarken ben camdan onları izlemek zorunda kalmıştım. Abimler aynı odayı paylaşıyorlardı ve odaları evimizin en üst katındaydı. Ben de onlarla kalmak istediğimde annem ve babam bana izin vermediler sebebini ise hiçbir zaman açıklamadılar. 5 yaşına geldiğimde satranç kursuna başlamak zorunda bırakıldım çünkü kız bebek olarak doğmamıştım ve ailemin kuklası olmak zorundaydım. Hiç arkadaşım yoktu ve edinemiyordum. Herhangi biriyle tanışmaya çalışsam abilerim bunu annem ve babama söylüyordu, onlar da bana ceza veriyorlardı. Bazı geceler karanlıktan korktuğumu bile bile beni bodrum kattaki karanlık odaya kilitlerlerdi, Bazı geceler yemek vermezlerdi ve aç uyumamı isterlerdi, Bazı geceler ise ben uyurken odama girip beni uykumdan uyandırıp tehdit ederlerdi. Onlardan çok korkardım ama hiç arkadaşım olmadığı için ailemin normal olduğunu düşünmüştüm. Abimlere nasıl davrandıklarını bilmiyordum çünkü evin içerisinde dolaşmaya hakkım yoktu. Sadece kendi odam ve tuvaletimi kullanabiliyordum. Akşam yemekleri genelde odama gelirdi, ayda 1 kere yemek odasında hep birlikte yerdik fakat dediğim gibi hiç güzel geçmezdi. Bir gün annemler dışarı çıkacaklarını söylediler, ben de evdeki hizmetçilere görünmeden odamdan çıktım ve evdeki her odaya baktım. Bana en alt kattaki parkı gören ama hiç güneş almayan, geceleri ise çok karanlık olan ışıkları bozuk oda verilmişti bu yüzden diğer odaları gördüğümde kendimi çok boktan hissetmiştim. En son annem ve babamın olduğunu tahmin ettiğim odaya girdim. İçeride bebek ayakkabıları, ultrason fotoğrafları, bebeklik fotoğrafları falan vardı. Hepsini tek tek incelediğimde bana ait hiçbir şey bulamadım. Bir sandık buldum ve o sandığı açtım. Sandığın içinde benim bebeklik eşyalarım vardı. Hepsi vakumlu bir poşete gelişigüzel doldurulmuştu. En üstünde bir kağıt vardı ve kağıtta şu yazıyordu..."

ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin