28|Aşkın YoonMinSung hali

48 6 1
                                    

<BTS-Yoongi>
Dudaklarımı dudaklarından çektiğim esnada herkes nefesini tutmuştu. Hepsi, Jungkook da dahil bizi izliyordu. Hepsinin yüzüne teker teker baktıktan sonra:

"Bir kişi bile aramızda geçen bu olayı sabah hatırlamayacak. Her şeyi bu gece aklınızdan siliyor hatta mümkünse Jimin ve beni aynı cümle içinde bile kullanmıyorsunuz."

Sonra odama gittim. Jimin de benim arkamdan geldi ve ağlaya ağlaya duvar kenarındaki yatağa yatıp uyumaya çalıştı. İçim acıyordu, onu sevmeme rağmen uzak durmaya çalışmak yoruyor hatta bazen yaşama hevesimi bile elimden alıyordu.

Yattığım yerden başımı bile kaldıramayacak olduğum aşikardı ama Jimin için her şeye değerdi. Zorla da olsa başımı yastıktan kaldırdım, yataktan kalktım ve ilk defa cam kenarı değil de duvar kenarında bir yatakta uyuyacaktım. Jimin'e arkadan sarıldığımda hıçkırıklarının daha da arttığını duydum:

"Seviyorum seni aptal, biliyorsun işte. Benim senin aşkından öldüğümü biliyorsun ve sürekli beni parmağında oynatıyorsun. Tam diyorum ki bitti her şey öptü beni, bundan sonra her şey düzelecek. Öpücüğün sonunda hiçbir şey olmamış gibi katı ve boka dönüyorsun. Sevsene beni lan orospu çocuğu mal mısın sen ?"

Jimin ilk defa bana içini döküyordu, hâlâ konuşmaya devam ediyordu hatta bana küfürler etmeye başlamıştı:

"PİÇSİN SEN ! OROSPU ÇOCUĞUNUN ÖNDE GİDENİSİN. SİKİM SONİK İŞLERLE UĞRAŞIP BENİM KALBİMİ KIRIYO-"

Bugün içerisinde ikinci, ikinci kez öpüyordum onun dudaklarını. İkisinde de amacım aynıydı, ikisinde de Jimin'i susturmak için öpmüştüm onu:

"Jimin Park, bana ister inan ister inanma ama seni üzmemin sebebi benden vazgeçmen. Beni isteme ve benden soğu diye yapıyorum. Ben sana geçmişimi anlatırsam zaten soğuyacaksın. Jimin, lütfen beni yanlış anlama çünkü seni deliler gibi seviyorum."

Jimin'in kafası göğsümde dinleniyordu, hâlâ ağlama konusunda bir değişiklik yoktu. Hıçkırarak ağlıyordu ve bende huzur arıyordu:

"Yoongi, ya benim sevgilim ol ya da bana geçmişini anlat. İki seçeneğin var, birini seçmek zorundasın. Seçmezsen bu yurdu terk ederim, beni bir daha asla bulamazsın. Anladın mı beni ?"

Bu sefer ciddiydi, tüm ciddiyetiyle bunu söylemişti. Ona sarıldığım kollarımı aldım ve yataktan kalktım, cam kenarındaki yatağıma geri gittim ve:

"Gelmiyor musun yatağımıza ?"

Jimin'i ne görebiliyordum ne de hissedebiliyordum ama buna rağmen birkaç saniye sonra minik bedeni yanımda hissettim:

"Yoongi, sabah söyle fikrini. Seni seviyorum ve sevmeye de devam edeceğim. Seninle hiçbir şey konuşmak istemiyorum."

Böyle demesine rağmen üsteledim. Ona daha sıkı sarıldım, saçını öpmeye başladığımda Jimin ağlıyor hatta hıçkırıklar içerisindeydi. Onun böyle ağlaması beni de üzmüştü:

"Jimin, sana deliler gibi aşığım. Özür dilerim her şey için, sana kendimi affettireceğim. Yemin ediyorum güzel günler çok yakında."

Sırtı bana dönüktü bu yüzden onun gözlerinin tam içine bakamıyorum ama şimdi, yüzü bana dönüktü. Ağlamaktan gözleri kızarmış, yüzü ise bembeyaz olmuştu. Ben ise kendimi ve onu dinlendirmek adına tekrardan öptüm dudaklarını.

Bu sefer karşısında geçmişinden korkan, ona zarar vermemek için ona daha çok zarar veren, sevgisini saklayan Min Yoongi yerine yeni, sevgisini dibine kadar gösteren, ona zarar vermemek için diğerlerine zarar veren Yoongi vardı. Yoongi'nin tek korkusu Min olmaktı. Min soyadı olmadığı sürece Yoongi hiçbir şeyden korkmazdı...

ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin