<SKZ-Felix>
Chan hyung'un cümlesi hepimizi şaşırtmıştı. Neler olduğunu anlayamamıştık ki Hyunjin bağırmaya başladı:"BAŞLAYACAĞIM SENİN DEPRESYONUNA, BENİ BIRAKTI, BENİ İSTEMEDİ CART CURT. LAN MEKTUBU BENİM YANIMDA LAN ! MEKTUBUNA BAKIP BAKIP AĞLIYORUM LAN !"
Hyunjin sinirliydi, hem de hiç olmadığı kadar sinirli ve gözü dönmüştü. Beni korkutmuştu, ben ise onu sakinleştirmek için kolunu tuttum:
"Hyunjin, sakin ol hayatım. Lütfen."
Beni duymadı, kolunu hızlıca çekti ve bana elini kaldırdı. Bağırdığımı hissettim, bana vurmamıştı. Eli havada kalmıştı, hiçbir şey olmamış gibi bana sarılmak istedi ama bu sefer ben elimi kaldıracaktım. Ona tokat attıktan sonra odama gittim. Kapıyı hızlıca kapattım ve yatağın içine girip ağlamaya başladım. Kapı açıldığında:
"DEFOL GİT ! HİÇBİRİNİZİ İSTEMİYORUM."
Hyunjin olduğuna emindim, onu kokusundan tanıyordum. Yatağa oturdu ve yorganı kafamdan çekmeye çalıştı. Ben yorganı sımsıkı tuttuğum için çekemedi. Çekemeyeceğini anladığı için de yatağa girdi. Gözlerim açık olsaydı onunla göz göze geleceğimden emindim. Hyunjin bana sarıldı ve:
"Özür dilerim sevgilim, gerçekten özür dilerim. Unuttum, bundan korktuğunu unuttum."
Cümlesini bitirdiği an ağlamam daha da hızlandı ve sesli oldu. Deli gibi hıçkırıyordum. Hyunjin bana daha da sarıldığında şöyle söyledim:
"Babama benzedin Hyunjin. O beni hep döverdi, beni çok severdi ama sevdiği kadar da döverdi beni. Bunu bildiğin hâlde bana el kaldırdın, beni korkuttun."
Hyunjin gözlerimden akan yaşları parmağıyla sildi ve beni gözlerimin üzerinden öptü:
"Özür dilerim sevgilim, bir daha asla yapmayacağım. Yemin ederim amacım sana böyle yapmak değildi. Sana yaşayabileceğin en mutlu hayatı yaşatmak istediğimi biliyorsun. Lütfen affet beni sevgilim."
Ona çok kırgındım ve çok korkmuştum bu yüzden hiçbir şey söylemedim. Yalnızca bana sarılmasına izin verdim. Beni sımsıkı sardığında sessiz şekilde ağlıyordum:
"Sessiz sesini duymama izin vermesen bile sessiz çığlıklarını duyabiliyorum. Seni çok iyi tanıyorum Lix."
Ağlamamı biliyordu ama duymuyordu. Sessizliğim bile onu üzmeye yetmişti. Onun bana böyle bir şey yapmak istemediğini biliyordum, onu affedecektim ama doğru zamanı bugün hatta belki de bu gece değildi.
"Hyunjin, sadece böyle kalıp uyumak istiyorum. Konuşmaya cesaretim yok, konuşursam kendimi daha kötü hissederim diye korkuyorum bu yüzden sadece uyuyalım."
Hyunjin beni dinlemişti, benimle bir kelime daha konuşmadan sadece bana sarıldı ve ağlamadan uyumamı sağladı. Onu bu yüzden çok seviyordum işte...
<SKZ-Changbin>
Choi Yeonjun...Düşünebildiğim tek şey buydu. Ne olmuştu da birden tekrardan hayatımın tam ortasına düşmüştü ? Onu özlediğim için mi oluyordu ? Chan vardı. Chan'ı seviyordum ama Yeonjun'u unutamıyor hatta unutmaya çalışmıyordum. Chan çok kötü görünüyordu. Onun yanına gittim ve:
"Chan, iyi misin ? Gitmek ister misin buradan ?"
Chan ayağa kalktı. Minho'nun sırtını sıvazladı ve elimi tuttu. Adımları uykudan kabus görerek uyanan ve babasının elini tutup uyumaya gider gibiydi. Biz odamıza gittiğimizde Chan bana sarıldı ve ağlamaya başladı. Hıçkırıkları kalbimi paramparça ederken şöyle söyledi:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çete
FanfictionBTS adındaki çete uzun süredir şehrin huzurunu kaçırıyordu ve herkes onlardan şikayetçiydi. Yeni kurulan asker timi SKZ'in ise tek bir görevi vardı: BTS'i çökertmek