20|Kaybolan Sevgi(li)ler

55 7 2
                                    

<BTS-Yoongi>
Iron'ın sevgilisi elindeki silahı bana doğrulttuğu an arkasındaki polisler onu durdurdu. Silahı alındı ve etkisiz hâle getirildi. Lee Minho beni sıkıca tutup polis arabasına götürürken yanından geçtik. O sırada fısıldadığını hissettim:

"Jimin'in tadı güzelmiş, neden onu bu kadar sevdiğin anlaşıldı. Polislerden kaçarken bana yakalanacağını bilemezdik değil mi ?"

Bu söylemi beni sinirlendirip kaçmaya kadar itmişti. Minho'nun tuttuğu kollarımı hızlıca savurdum ve onun elinden kaçtım. Beyaz giyimli adamın yakalarını tuttum ve:

"ADIN NE LAN SENİN, İT ! JİMİN'İME NASIL DOKUNURSUN LAN SEN HA ?"

Polisler beni yakalayıp götürürken arkamdan adını söylediğini duydum:

"İSMİNİ VERMEK İSTEMEYEN BİR SEYİRCİYİM MİN."

Gerçekten Jimin'e dokunmuş muydu ? Minho bu sefer kelepçeyi çıkartıp beni kelepçelediğinde onu çok umursamamıştım. Aklım Jimin'de kalmıştı ve kendime hakim olamayıp sordum:

"Benimle gelen diğer hasta nerede ? Park Jimin, kaçtı mı ?"

Minho bana cevap vermemeyi seçtiğinde çırpınmaya başladım:

"SÖYLE ! PARK JİMİN NEREDE ?"

Minho sürücü koltuğuna oturdu ve beni diğer polislerin tutmasına izin verdi. Kimse Jimin hakkında bir şey söylemiyordu. Kendimi hırpalıyor hatta deliriyordum ama bana hiçbir şey söylemiyor hatta bana bakmıyorlardı.

"Lütfen, yalvarıyorum. Jimin iyi mi sadece bunu bilmek istiyorum."

İlk defa birine yalvarmıştım. Bunu da Jimin için yapmıştım ve bir daha yalvarmam gerekirse yine Jimin için yalvaracaktım.

Karakola geldiğimizde beni kelepçelerle götürdükleri esnada birinin Shooky diye bağırdığını duydum kafamı çevirip baktığımda o kişinin Jin hyung olduğunu anlamam çok geç olmadı:

"Shooky, her şey çok güzel olacak !"

Böyle demişti, bunu derken hiç sesi çıkmıyordu. El hareketleri ve dudaklarını kıpırdatarak yapıyordu. Ona göz kırptım ve sorgu odasına kadar hiç konuşma gereği duymadım. Karşıma oturan kişi tanıdıktı:

"Christopher BangChan. Seni tekrar görmek ne kadar güzel !"

Sinirli bakışı beni biraz da olsa germişti, ona söylediğim yalan için mesleği zarar görmüştü. Bu yüzden bana sinirlenmekte çok haklıydı:

"Senin yüzünden mesleğimden oluyordum. Seni görmekten hiç hoşnut olmadım Min Yoongi. Şimdi şu lanet sorgunu bitirip seni hapse göndermek istiyorum."

Ona kötü bir gülüş attıktan sonra elimle ağzıma bir zincir çeker gibi yaptım. Bu da benim ağzımdan bir cümle bile alamayacağının göstergesiydi. Buna sinirlenmiş olacak ki ellerini masaya vurdu ve ayağa kalktı. Telefonunu çıkartıp bir resim açtı:

"Bu adamı tanıyorsun Min Yoongi, bu adam bir seri katil ve beni öldürmeye çalıştı. Seninle de bir derdi var."

Sonra farklı bir resim gösterdi:

"İsimlerini bilmediğimiz 5 kişi, Min Yoongi, Park Jimin ve kod adıyla Iron. Tarih 28 Temmuz 2020. Fotoğrafın arkasında ise "8 to 7" yazıyor. Iron'a ne oldu ?"

Güzel bir soruydu, bizi ele vermeden buna cevap verebilirim diye düşündüm ve anlatmaya başladım:

"Çete tam 7 yıl boyunca 8 kişilik bir aileydi. Iron çetenin görevlerine uymak istemediği için onu çeteden kovdular. Iron liderin en yakın arkadaşıydı, lider onu kovarken gideceğini düşünmemişti. Sadece gözü korkar demişti ama hiç de öyle olmadı. Iron çeteden ayrıldı, ben onu ikna etmeye çalıştım çünkü kötü yola düşecekti ama beni dinlemedi. Tam da tahmin ettiğim gibi kötü yollara düştü. Herkesin beklediği gibi de sonu ölümle bitti. Iron'ın sevgilisi de bunun intikamını benden almak istedi. Dediği tek şey ise 'Bana bir sevgili borçlusun Min. Sevgiline dikkat et'. O günden itibaren ise bana ve hakkında en ufak bir şey bildiğim kişilere salça oluyor."

ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin