<BTS-Jimin>
Nefes alan bir ölü. Kimden bahsettiğimi soruyor olabilirsiniz. Min Yoongi'den, yaptığı her şeye rağmen hâlâ aşık olduğum Min Yoongi'den bahsediyorum.Ben ona bu havalı tavırları varken aşık olmadım. Ben ona bana iyi geldiği için aşık oldum, benden geçmişi ve çoğu şeyini saklamasına rağmen aşık oldum, bana anlatacağım demesine rağmen sürekli ertelediği şeyler olmasına rağmen aşık oldum. Kucağımda uzanıyordu, hıçkırarak ağlıyordu, nefes alıyordu ama gözlerini açamıyordu:
"Lütfen uyan, iyi olacaksın. Ben buradayım, lütfen."
Ona resmen yalvarıyordum. Beni duyamadığından emindim. Beni duysa çoktan ağlamayı keser ve beni mutlu etmeye çalışırdı. Birkaç saniye sonra hıçkırık ve nefes sesleri kesildi. Korkmuştum, nefes almıyor hatta kalbi bile atmıyordu. Benim için her saniye deli gibi çarpan kalbi durmuş muydu ?
Sonra nefes aldı, gerçekten nefes aldı ama gözleri kapalıydı ve hıçkırıkları kesilmişti. Ona sesleniyor olmamıza rağmen hiçbir tepki vermiyordu. Hareket etmiyordu, kolunu havaya kaldırdığımızda kolunu havada bile tutamamıştı.
Biz sadece uyuduğunu düşünüyorduk, eve gittik ve Yoongi'nin omzu kanıyordu bu yüzden Jin hyung ile birlikte omzu ile ilgilenmeye başladık. Uyanıp acı çekmesin diye elini tutmuştum. Jin hyung iğne yaptığı an Yoongi'nin acıdan bağırması gerekirken hiçbir tepki vermemişti, hatta hareket bile etmemişti ya da etmeye tenezzül bile etmedi.
Jin hyung omzuna dikişi atıp sonrasında da pansuman yaptıktan sonra Yoongi'ye seslendi:
"Yoongi, uyanmayı düşünüyor musun ?"
Yoongi ne bir tepki verdi ne de hareket edebildi. Ben de onu dürttüm, bana tepki versin istedim. Jin hyung odadan çıktıktan sonra Yoongi ile konuşmaya başladım:
"Yoongi, Jimin ben. Göz bebeğin Jimin, oda arkadaşı sayabileceğin Jimin, sevgilin olacak Jimin, hayatını sayısızca kez kurtardığın Jimin. Uyuyor olma imkanın yok, iğne acısını çok net hissedersin. Eğer benim seni istemememden korkuyorsan korkma. Ben seni her daim hayatımda istiyorum ve ne olursa olsun istemeye devam edeceğim. Şimdi lütfen hareket et, tepki ver, bilmiyorum bir şey yap işte. Seni seviyorum."
Onu yanağından öptüm ve odadan çıktım. Odadan çıktığım an bana soracak sorularını biriktirenlerle bakışmaya başladım. İçimden hiçbir şey söylemek gelmese de her şeyi anlatmam gerekiyordu:
"İfade vermeyi reddettim, ifademi alan polis benim öz kardeşimdi. Ben yurda verildikten tam 10 ay sonra doğan kardeşimdi. Önceki kaçışımda bana yardım etmişti, o zamanlar kardeşim olduğunu bilmiyordum ama sonradan onu araştırdım ve evet. Christopher BangChan, SKZ adlı timin lideri benim öz kardeşim. Bu sefer kaçışımda bana yardım etmedi sadece beni gönderdiği polisler çok acemiydi. Ondan kaçtığım an bembeyaz giyimli bir adam yani Iron beni kaçırdı. Evine hapsetti ve her gece bana dokunmaya çalıştı. Elimden gelen tek şey Yoongi ve sizi beklemekti. Yoongi geldi, Iron iki seçenek sundu. Birinci seçenek kimseye zarar gelmeden onunla kalmamdı, ikinci seçenek ise birini seçmemdi, kimi seçersem onunla kalacaktım. Kimseyi seçmezsem de Yoongi'nin içeriye geldiği silahtan çıkacak mermi ile ölecektim. Ben seçmeyi reddettim, Yoongi de Iron'ı vurdu. Bunlar olurken gözlerim, ellerim, ayaklarım bağlıydı. Yoongi beni kucağına aldı ve sizin yanınıza getirdi. Biraz önce onunla konuştum, hiçbir tepki vermedi. Onun sağlığından şüphe ediyorum."
Hepsi almak istedikleri cevabı almış gibilerdi. Telefonumu çıkarttım ve C harfine indim. Onun adını bulduğum an aradım, ilk çalışta açıldı:
"E-efendim Jimin hyung ?"
"Christopher BangChan, sevgilimin sağlık durumu ile ilgili bir durum var. Doktor lazım, tutuklanma ihtimalimizi sıfıra indir lütfen. Eğer doktor yüzünden tutuklanırsak seni asla kabullenmem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çete
FanfictionBTS adındaki çete uzun süredir şehrin huzurunu kaçırıyordu ve herkes onlardan şikayetçiydi. Yeni kurulan asker timi SKZ'in ise tek bir görevi vardı: BTS'i çökertmek