26|Teni tenime (M)

55 6 0
                                    

<BTS-Jimin>
"Gitme, gözyaşlarını dinlendir tenimde."

Yoongi'nin sesiyle kafamı kaldırdım. Uyanmıştı, elimi tutuyordu ve diğer eliyle de başımı göğsüne yaslamaya çalışıyordu.

"Yoongi, uyandın. Bizim için uyandın."

Yüzümde aptal bir gülümseme vardı. Sanki hiçbir şey gerçek değil gibi gülüyordum. Yoongi beni yatırdı ve saçımdan öptü. Sonra da itti ve:

"Park Jimin, cam kenarı benim yatağımdır. Şimdi gidebilirsin, ister odamdan ister hayatımdan."

Evet, normale dönmüştü. Yoongi hyung'un uyandığı haberini vermek için bizimkilerin yanına gittim. Hepsinin tam ortasına geçtim ve:

"MİN YOONGİ UYANDI !"

Herkes şaşkın şaşkın bana bakarken Jungkook koşarak Yoongi hyung'un olduğu odaya gitti. İçeriye girdiğinde ağladığını duyabiliyorduk...

<SKZ-Jisung>
Minho'ya tamı tamına 43 mesaj atmıştım, hiçbirine bakma gereği bile duymamıştı. Beni sinirlendiriyor hatta kanser ediyordu. Telefonu kapıya doğru fırlattığım sırada kapı açıldı ve telefon kapıya değil Minho'nun kafasına geldi:

"AAAH ! Ne yapıyorsun ya !"

Hemen yanına gidip kafasına baktım. Tam alnının sağ üst köşesine gelmişti. O an boşluğuma geldi ve Minho'ya kulak verdim:

"Öp de geçsin."

Gerçekten bunu yaptım. Minho'nun kafasını öptüm, yanaklarımın kıpkırmızı olduğunu tahmin edebiliyor hatta şu an yanaklarımın kızarmasından bile utanır olmuştum.

❗️AĞIR SMUT UYARISI ❗️

"Yanaklarını şu zamana kadar iki farklı şekilde kızarmış hâlde gördüm. İlki utancında kızaran pembe rengine daha yakın, ikincisi ki benim en sevdiğim ise sevişirken zevk ve sıcaklamanın etkisi ile kırmızının en koyu tonunu alan yanaklar."

Utancın zirvesini yaşadığım sırada Minho kapıyı kapattı. Ben tam çıkmak için hamle yapacağım esnada kapıyı kilitledi ve beni kucağına aldı:

"Han Jisung, bu sefer pişman olmayacaksın. Keşke demeyeceksin, söz veriyorum."

Beni nazikçe yatağa bıraktı ve sakin sakin pantolon kemerimi çözdü. Kemeri yatağın yanındaki koltuğun üzerine koyduktan sonra pantolonumu çıkarttı. Üzerimdeki tişörtü de çıkarttıktan sonra kendi üzerindekileri çıkarttı. Çırılçıplak kaldığında yatağa yattı ve benim de boxer'ımı çıkartmamı istediğini düşünerek elimi boxer'ıma götürdüm:

"Sana çıkartman gerektiğini söylemedim Han. Kendini bana bırak ve gevşemeye odaklan."

Elim boxer'ımın üzerindeyken Minho elimi tutup aletime bastırmaya başladı. İnleyecek kadar zevk almasam da zevkliydi. Birkaç dakika böyle ilerledik ve sonra Minho biraz önce koltuğun üzerine koyduğu kemeri alıp ellerimi yatak başlığına bağladı:

"Minho, hayır ! Sakın yapma böyle bir şey !"

Beni dinlemek yerine gülümsedi ve işine koyulmaya başladı.

Elini boxer'ımın içine sokup aletimi çekiştirmeye başladı. Beni zevkten dört köşe yapacak şeyin bu olduğunu biliyordu. Ellerim ters kelepçelendiği için bileklerim acıyordu. Yüzüstü yatmam gerekiyordu:

"Minho, bileklerim acıyor. Lütfen yüzüstü yatabilir miyim ?"

Minho bana bakıp güldü, boxer'ımı çıkarttı ve odanın bir köşesine fırlattı. Aletimin üzerine oturdu ve sonrasında kalbimde inanılmaz bir patlama hissettim. Teninin tenime değmesi bile inanılmaz hoşuma gidiyordu. Minho aletimin üzerinde otururken aynı zamanda da öpüşmeye başlamıştık. Öpüşmemiz sona erdiğinde Minho:

ÇeteHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin