1. Bölüm

60K 1.4K 983
                                    

(Başlamadan önce 3. Bölümü okuyabilirsiniz. Orda karakter tanıtımı var. Kafa karışıklığını önlemek amacıyla)

Ormanın ortasında öylece duruyordum. Ayaktaydım ve üstelik gözlerim kapalıydı. Dışarıdan bakan biri kesinlikle eşsiz doğanın tadını çıkardığımı düşünebilirdi. Ama ne yazık ki ormanın ortasında neden ayakta olduğumu ve üstelik gözlerimin de neden kapalı olduğunu bende bilmiyordum.

Tam o an bir ses duydum. Çok yakınımdan geliyordu bu ses. İsmimi fısıldıyordu. Hemde durmadan. Gözlerimi açıp etrafıma baktım. Kimseyi görmedim. İsmimi fısıldayan bu sesi bir yerden tanıdığıma eminim. Ve çok yakından geldiğine de. Uzun ağaçların arasında birkaç adım attığımda gözümün önü kararmıştı. Üstelik ses gitgide artıyordu. Evet sanırım bu sesin kime ait olduğunu buldum. Çağlaydı. Ama yoktu işte. Hem de artık fısıldamıyordu. Bağırıyordu. Çağla'nın bağırma seslerinin arasına bir ses daha karıştı. Bir telefon sesi. Üstelik bu seste hemen kulağımın dibinden geliyor gibiydi. Neler olduğunu anlamıyordum.

Bir an biri omuzlarımdan tutup kafamı kaldırdığında beynimdeki şimşeğin çaktığını hissettim. Balamir karşımda öylece duruyordu. Bir süre susarak öylece durdum.

"Rüya gördüm." diyerek aramızdaki suskunluğu bozdum. Kollarını bağlamış hala beni izliyordu. Bakışlarıyla masayı gösterdi. "Telefonun çaldı."

Masadaki telefonuma uzandığımda arayanın Çağla olduğunu gördüm.
"Sen niye gelmiştin?"

"Öğlen oldu. Beraber yemek yeriz diye düşündüm. Acıkmışsındır."

Derin bir nefes aldım.

"İştahım yok. Sen git istersen." Kaşları çatıldı. Ellerini sakallarına götürüp oynamaya başladı. Bu hareketi sinirliyken yapardı.

"O adamlar yüzünden değil mi Ezgi? Ya kafayı yiyeceğim ellerini kollarını sallayarak seni nasıl tehdit edebilirler." Gözlerimi yumdum. Nefesimi kontrol etmeye çalıştım.
Çok stresliydim ve hala bu konuyu konuşarak beni nasıl gerdiğini bilmiyordu.

"Zaten gerginim. Lütfen üzerime gelme. Bak ben halledeceğim tamam mı? O ameliyat başarılı geçecek ve hiçbir şey olmayacak."

"Ezgi o ameliyattan başarılı çıkma ihtimalin yüzde kaç biliyor musun? Ben söyleyeyim Sıfır." dedi ve odada volta atmaya başladı. Yetmezmiş gibi konuşmaya devam etti:
"Adamlar senin odana kadar gelip kafana silah dayadılar. Mafya bu insanlar şakaları yok yaparlar Ezgi. Öldürürler seni. Film çekmiyoruz burada." Başlamıştı artık. İstesem de durduramazdım. Ellerimi şakaklarıma götürüp bastırdım. Kafamın içindeki hücreler bir olup ellerinde kazmayla kafamı içeriden kırmaya çalışıyorlardı sanki.

"Ne yapmamı bekliyorsun? Ameliyata girmek zorundayım bunu sende biliyorsun. Denemekten başka şansım yok. Hem belki bir mucize olur."   Yüzüne bakmaya başladım. Bir an yüzüne bir gülüş yerleşti. Samimi bir gülüşten çok uzaktı. "Ve beni şu an yalnız bırakmanı istiyorum. Hatta istek değil ihtiyaç." diye ekledim.
Bir şey demeden odadan çıktı. Sorunları dile getirmeyi biliyor ama çözüme gelince ağzını bıçak açmıyordu.

Telefonumu tekrardan elime alıp Çağlayı aramaya başladım. Birkaç saniye süren çalıştan sonra "Alo" diyen sesini duydum.
"Çağla beni aramışsın. Uyuyakalmışım." dedim ve gözlerimi avuşturmaya başladım.

"Dünden beri arıyorum yalnız." diyen sitemkar sesini duydum.
"Çağla bende seni arayacaktım. Dünden beri çok kötü şeyler oldu." dedim ve o görmese de dudaklarımı büzdüm.
"Anladık onu Ezgi. Uzatma daha fazla anlat."
Derin bir nefes aldım ve anlatmaya başladım.

BİR EZGİ MASALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin