7. Bölüm

15.6K 621 703
                                    

Bedenimle bütünleşmiş olan soğuk hava beni artık rahatsız etmiyordu. Yerde uzanır bir pozisyonda olduğum için vücudum kir ve toz içinde kalmıştı. Gözlerim yavaşça aralandığında gördüğüm ilk şey başımda dikilen siyah takım elbiseli bir adamdı.

Eli cebine gittiğinde içinden bir telefon çıkardı ve birkaç saniye sonra kulağına dayadı.
Kısa süre sonra karşıdaki kişi telefonu açmış olacak ki dudakları aralandı.
"Kız uyandı."

Karşısında biri varmışçasına başını aşağı yukarı salladı ve telefonu tekrar cebine koydu. Bakışlarını üzerime çevirdiğinde korkuyla ona bakıyordum.

Bu adamı hatırlıyordum. Hastanedeki adamlardan biriydi.

Ellerim ve ayaklarım bir iple sıkıca bağlandığı için yerimden hareket bile edemiyordum. Üstelik ağzıma da bir ip koymuşlardı.

Büyük ve terk edilmişe benzeyen bir depoya benziyordu burası. Koca koca varillerin üst üste yığıldığı köşeden uzaktaydım ve elim kolum bağlı yerdeydim.

En son hava almak için mekandan çıktığımı hatırlıyordum. Kadir kaçırıldığımı anlamış mıydı? Kaçırılmamdan ne kadar geçmişti ve Çağla ne haldeydi?

Düşüncelerimin arasından deponun kapısı büyük bir gürültüyle açıldı. Depodan içeri peşi sıra takım elbiseli adamlar girdi ve düzenli bir sıraya girip beklemeye başladılar.

Yaklaşık beş dakika süren bu bekleyişten sonra içeri bütün heybetliyle bir adam girdi. Bu oydu. Öldürecek miydi beni?

Gözlerindeki güneş gözlüklerini çıkarıp kumral dalgalı saçlarının arasına yerleştirdi. Yüzündeki ürkütücü ifade beni yine rahatsız etmeye başlamıştı.

Yanı başıma vardığında adımlarını durdurdu.
Gözlerini ayırmadan öylece bana baktığında ağzımdan sesler çıkarmaya çalıştım.

Bir adam ona bir sandalye getirdiğinde yüzündeki rahat gülümsemeyle sandalyeye oturup bir bacağını diğerinin üzerine attı.

"Demek buraya kadar kaçabildin doktor. Senden daha iyi bir performans beklerdim."
dedikleriyle daha çok çırpınmaya başladım.

"Ağzını açmamı mı istiyorsun?" diye sorduğunda hızlıca başımı olumlu anlamda salladım. Sandalyeden kalkıp tam önüme geldiğinde bir dizinin üzerine çöktü.

Saçlarımın arkasındaki ipi yavaşça çözmeye başladığında gözünü benden ayırmıyordu. Yüzümüz arasındaki mesafe azaldığında bakışlarımı kaçırdım.

Bu halime kısa bir an gülümsedi. Ağzımdaki ipi çıkardıktan sonra yüzüme düşen bir tutam saçımı nazikçe kulaklarımın arasına yerleştirdi. Neden böyle garip davranıyordu?

"Bana ne yapacaksınız?" dedim sonunda korkudan titreyen sesimle. Kafasını kaldırıp başımızda dikilen adama bir işaret verince adam oyalanmadan yanıma yaklaşıp beni çözmeye başladı.

Tekrar bana baktı. "Neden kaçtın doktor?" diyerek sorumu es geçti. Kaşlarım çatıldığında derin bir nefes aldım. Sonunda çözülen ellerimden destek alarak olduğum yerden doğruldum.
Bileklerimi öyle sıkı bağlamışlardı ki bir halka şeklini alan kırmızı iz canımı yakıyordu.

"Neden kaçtım mı?" dedim şaşkın bir ifadeyle. "Öldürmeyecek miydin beni?"

Dudaklarını birbirine bastırarak ayağa kalktı. Ellerini bana uzattığında dudakları aralandı. "Seninle işim zor gibi."

Uzattığı eli tutmadım ve uyuşan bacaklarımı umursamadan ayağa kalkmaya çalıştım. "Ne yapacaksınız bana?" diye sordum az önceki sorumu tekrarlayarak. Sesim bu sefer elimde olmadan yüksek çıkmıştı.

BİR EZGİ MASALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin