16. bölüm

12K 596 513
                                    

16

Bedenimde ağrı hissetmiyordum. Ama yorgunluğu iliklerime kadar hissedebiliyordum. Gözümün önündeki sarımsı görüntü göz kapaklarımı aralamamla beyaza dönmüştü. Gözlerimi kısarak elimi iki yana açıp gerildim. Odamdaydım.

Başımı henüz çevirmediğimde karnımın üstünde bir el gördüm. Kafamı yana çevirdiğimde dibimdeki Çağlayı gördüm. Saçı yüzüne dağılmıştı ve bütün nefesini yüzüme vurarak uyuyordu. "Çağla," dedim uyuşuk bir sesle. Yerinden milim hareket etmediğinde bıkkın bir nefes verdim. "Çağla," diye bağırdım bu sefer kulağına. Aniden irkildiğinde hemen geri çekildi.

"Ne? Ne oldu uyandın mı?"

Sinirle yataktan kalktım ve ters bir bakış attım. "Uyandım Çağla gördüğün gibi."

"Ezgi," dedi anlamayarak sorar gibi. "Neden bana ters davranıyorsun?"

Alayla gülerek kollarımı önümde bağladım. "Neden mi?" diye sordum alaycı tavrımı bozmayarak. "Sen bana o pislik herifin neler yaptığını bilmiyor musun Çağla?"

Kaşları iyice çatıldığında üzerindeki pikeyi fırlatarak ayağa kalktı. "Hiçbir şey bilmiyorum Ezgi neyden bahsediyorsun?"

İnanamıyordum. Bu olanlara gerçekten inanamıyordum. Çağla'nın cevabıyla içimdeki öfke daha büyük bir hal almıştı.

"Sen gelsene şuraya," dediğimde elini tuttum ve yatağa oturdum. "Sen dün neredeydin ve geldiğinde ben ne haldeydim?"

"Baran ve ben senin için neler yapabileceğimizi konuşuyorduk ve dışarıdaydık. Balamir aradı daha sonda ve seni karakoldan çıkardığını söyledi. Baran birkaç görüşme yaptı ve eve gidemeyeceğimizi söyledi son olarak eve geldiğimizde de bu odada horul horul uyuyordun?" dedi bu soruları ona neden sorduğumu anlamayarak.

"Vay be," dedim dudaklarımı bükerek. "Her şey ne kadar kusursuz planlanmış öyle."

"Ya Ezgi düzgün anlat sen de şunu neler oluyor?" diye çıkıştı Çağla. Derin bir nefes alıp dün hatırladığım kadarıyla olanları anlatmaya başladım.

Ben anlattıkça açık olan ağzı daha fazla açılıyor ve kafasını iki yana sallıyordu. Yüz ifadesi gitgide daha çok şoka uğruyordu. Dehşet içinde ayaklandı ve kapıya doğru yürüdü. "Pislikler," dedi ağzının içinden mırıldanarak.

"Çağla," dedim peşinden odadan çıkarken. Hızla merdivenlerden iniyordu. "Ne yapacaksın?"

Çağla beni duymuyor gibiydi ve daha önce onu böyle gördüğümü gerçekten hatırlamıyordum. Sinirden gözü dönecekmiş gibiydi bakışları.

Salona girdiğimizde herkesin burda olduğunu gördüm. Gözüm Kadire kaydığında tam gözlerimin içine baktı. Bakışları Çağla'nın önüne geçip bağırmasıyla benden ayrıldı. "Sen kendini ne sanıyorsun ya?"

Kadir bomboş bir şekilde Çağlaya baktığında ne var der gibi başını salladı.

"Cevap ver bana kendini ne sanıyorsun?" diye tekrarladı Çağla. "Kimsin ya Ezgiye nasıl zarar verebiliyorsun?" Sesi gittikçe daha da yükseliyordu.

Kadir ayağa kalktığında Çağlaya doğru yürüdü. Bu hareketiyle Çağla da gerileyerek ondan uzaklaştı. "Sen kimsin de bana evimde bağırıyorsun?"

Gözlerini birkaç saniye yuman Çağla derin bir nefes alarak samimiyetsizce gülümsedi. "Bedelini ödeyeceksin," dedi ruhsuzca. "Polise şikayet edeceğim hapislerde çürüyeceksin." diyerek bir kez daha bağırdı.

Kadir dişlerini sıkıca kenetlediğinde "Defol git burdan," diye bağırdı. "İstediğimi yaparım hiçbir şey de yapamazsın anladın mı?"

Tam o anda Çağla akıl almaz bir şey yaptı. Küçük bir çığlık attığımda "Çağla," dedim şaşkınlıkla. Şimal ve Baran dehşetle ikisine bakakalmıştı. Çağla Kadire tokat atmıştı.

BİR EZGİ MASALI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin