1.Bölüm ''Davetiye''

22.1K 458 68
                                    

Size sorarım,kim yaz tatilini sevmez ki? Hangi öğrenci sevmez şahsen.Yaz tatilini sevmeyen kesin manyaktır.Deniz,kum,güneş.Yaz mevsimi öğrencilerin özgürce zaman geçirebilme aylarıdır.Tam üç ay boyunca istediğini yapabilirsin.Sana karışan o sinir bozucu öğretmenler yoktur.Ama yaz tatilinin biz öğrencilere en çok katkısı istediğimiz kadar uyuyabilmemiz.Sabah okula kalkma gibi bir derdin yok ,yat aşağa.

Bugün günlerden Cumartesiydi.En sevdiğim gündü her zaman.Bence her öğrencinin en sevdiği gün cumartesidir.Pazar olmasını bile istemeyiz çünkü ertesi gün okula gitmek zorundayızdır.Cumartesiyi hep geri almak isteriz.O gün bol bol uyuruz.Uyandıranı da döveriz zaten.Şimdi size soruyorum.Dış kapıyı bu cumartesi günü alacaklı gibi çalan hayvan kim sizce?

Hayvan dememdeki rahatlığım annemle babam olamaz.Çünkü annemle babam her zaman anahtarla açarlar.Zaten pek eve gelmez onlar gündüzleri.İkisi de aile şirketimizde çalışıp duruyorlar.Biz de kuzenim Kamelya ile günümüzü gün ediyoruz.

Kamelya,benim bir tanecik ablam.Annesi Açelya teyzem ve babası bir trafik kazasında ölünce,babaannesi ve dedesi de Kamelya'ya sahip çıkmayınca Kamelya'yı annem küçük yaşta yanımıza aldı.Benden iki yaş büyük kendisi.Ben ailede tek çocuk olduğumdan o ablammış gibi benimle ilgilenir.O da tek çocuk olduğundan seve seve bana ablalık yapıyor.Zaten yapmasın kavga çıkarırım.O benim biricik ablam,kimseyle paylaşmam.Aynı Enis dayım gibi.Bu arada size taş dayımdan bahsetmek isterim fakat şu gene diyorum hayvan gibi kapıyı çalan öküze kapıyı açmam lazım.Bir şey değil kapıyı kıracak.

''Duru,ablacım lütfen şu kapıyı aç.Yoksa o kapıya vuran kimse bizzat aşağıya inip onun kafasını kıracağım.''

Dün Kamelya ile biraz dağıtmıştık.Dağıtmıştık derken dün ilk defa içki içmiştim.Annem duysa kafamı kırardı ya da kırmazdı sonuçta 17 yaşında çıtır bir genç kızdım.Hem şurada 18 olmama ne kaldı ki? Sen de bir ay ben diyeyim iki ay.

''Artık kapıyı açacak mısın yoksa yataktan kalkayım mı Duru?''

''Tamam bakıyorum,sen rahatça uyumana bak'' diyerek odamızdan çıktım.Evet,biz abla kardeş bir odada kalıyorduk.En ufak eşyamıza kadar birlikte kullanırdık.Ayrımcılık yapmazdık veya bir eşyamız için kavga etmezdik.Tamam bu konuda yalan söyledim.Geçen hafta katalogdan aldığım en pahalı rujumu kullanmıştı.Üstelik ben daha onu hiç kullanmamıştım bu yüzden kavga etmiştik.

''Geldim,vurma artık şu kapıya!'' diye bağırdım merdivenlerden inerken.Böyle diyordum ama kapıyı kim çalıyorsa artık etmediğim küfür kalmamıştı.Allah'ın belası sabah sabah beynimi sikmişti.Kapıyı bütün sinirimle açınca karşımda ağzında pembe bir sakız çiğneyen balon patlatıp duran şişman bir erkek çocuğu ile karşılaştım.

''Ne vardı?'' diye sordum.

''Kargonuz var,şurayı imzalayın'' dedi.Uzattığı kağıdı imzaladım ve küçük zarf gibi şeyi elime aldım.Zarfın arkasında annemle babamın adı ve soyadı yazıyordu.

''İyi günler'' diyerek uzaklaşırken.

''İnşallah düşersin'' diye mırıldandım.Pis çocuk,sevgilinin yanında o sakızı şişirip patlatırken patladığında bütün pembe sakız suratına yapışır da rezil olursun inşallah diye beddua etmeye başlamıştım bile.

''Kimmiş alacaklı gibi vuran?'' dedi Kamelya,uyku sersemi bir şekilde merdivenlerden inerken.

''Geri zekalı postacı.Bir zarf getirmiş herhalde bir davetiye'' dedim zarfı incelerken.Merdivenlerden inip yanıma geldi. ''Açsana'' deyince zarfı açtım ve içinden çıkan davetiyeye baktım.

''Biri evleniyor'' dedim.Kamelya elimden davetiyeyi aldı ve açtı.Okumaya başladı.O okurken ne yazdığını çok merak ediyordum.Bir de en önemlisi biz ailecek Fransa'da yaşıyorduk.Burada hiçbir akrabamız falan yoktu.Bütün akrabalarımız Türkiye'deydiler.Özellikle de iki şirin dayım ve kuzenlerim.Size onlardan bahsedeceğim ama şuan değil.

HırsızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin