8.Bölüm ''Sadece bir gece''

7.3K 269 28
                                    

Resimdeki Kişi Kamelya

Yarım bırakmayı seviyorsun sen, belki de sen haklısın.. Ama unutma; İskender'i yarım yesen de tam hesap ödersin....  

Hayat bazen anlayamadığımız veya yakında olacak şeylerin önceden bir gösterisi olarak rüyalarımıza sokabiliyor.İstesek de istemesek de olacak şeyler yüzümüze tokat gibi çarpıyor.Seviyorum diyorsun ama sevmiyorsun,bir duygu karmaşası içerisindesin.Nefret ediyorum senden diyorsun ama öyle bir bilinç altın var ki nefret ettiğin kişi sana ilan-ı aşk ediyor.Hayat tüm oyuncuları ile birlikte bir karmaşaydı.Hayatımıza giren tüm insanlar bir oyun çeviriyordu ve ben bu oyunlardan bihaberdim.

Rüya da olsa eteğimi yırtıp bana kendi aromalı kokulu gömleğini giydirmesi hoşuma gitmişti istemsizce.Herhalde beni kıskanıyor diyordum kendimce.Kıskanmasa neden böyle bir şey yapsın ki? Ama kendine gel Duru,o sadece bir rüya.Gerçekleşmeyecek bir rüya.Ama son söylediği cümle hala aklımdaydı.

''Kalbimi yıllar önce alıp gittin ve vermeden de bu odadan çıkamazsın,Duru''

Aklıma tek bir şeyi getiriyordu bu düşünce.Ben yıllar önce ana okulunda Savaş diye bir çocuğa aşık olmuştum.O Savaş bu Savaş olabilir miydi? Olsa bile beni seviyor mu nefret mi ediyor belli değildi.Belki de bıraktığım için nefret ediyordu.Ama o zamanlar küçüktük,daha beş yaşındaydık.O zamanlardan beri unutmayıp sevmesi biraz ironikti.Unutmuş olması lazımdı beni.Belki de saçmalıyordum şuan.O Savaş bu Savaş değildi.Dünyadaki tek Savaş bu muydu sanki.

''Tatlını neden yemiyorsun Duru,beğenmedin mi yoksa? İstiyorsan başka bir yere de gidebiliriz.'' dedi Sonat.Evet,şuan Sonatla anlaştığımız gibi buluşmuş ve tatlı yiyorduk.Aslında o yiyor ben düşüncelere odaklanmış tatlımla oynuyordum.Kafamı kaldırıp ona baktım.

''Hayır,hayır beğendim.Başka bir yere gitmeyelim burası iyi.'' dedim.Getirdiği yeri sevmiştim gitmeme nedenim buydu.Akşamın onuydu ve beni renkli ışıklar altında deniz kabukları dekoru olan bir tatlıcıya getirmişti.Etrafta olan rengarenk saksıdaki çiçekler ve fanus da birlikte dolanan balıklar bana huzur vermişti.Bende mi odaya balık alsam ne,beni sakinleştiriyor ve tüm odağım onlara kilitleniyordu.

''Neden yemiyorsun o halde? Senin çikolatalı cupcake sevdiğini düşünmüştüm demek ki yanılmışım.'' dedi.Ben her tatlıyı severdim.

''Yoo yanılmamışsın seviyorum.Ama sen bu fikre nerden kapıldın?'' dedim cupcakemi ısırırken.Tadı gerçekten mükemmeldi.Üzerindeki mavi krema ve fındık parçacıkları ile zaten dışı da enfes gözüküyordu.

''Yemekhanede çikolatalı kek yiyişini gördüm.Sonra da Kamelya'nın kekini isteyişini.Çikolatalı her şeyi sevdiğini oradan anladım zaten'' dedi gülerek.Bende gülümsedim.Evet,dünya da her türlü yemeği paylaşırdım ama çikolata da öyle bir istisna bile yapmazdım.Hepsi benimdi sonuna kadar.Kimseyle paylaşmam ben çikolatamı,ablamla bile.

''Sana gülümsemek çok yakışıyor.'' dedi.İstemsizce gamzelerim yine belli etmişti kendini.

''Bana yalnız kalınca bir şey söyleyeceğini söylemiştin'' dedim.Öksürdü ve yerinde toparlandı.

''Ben..ben çok düşündüm Duru.'' diye başlamıştı söyleyeceği cümleye Sonat.Bu cümlenin sonunu çok iyi biliyordum.

''Ben düğün gününde hiç anlamadığım bir şekilde senden hoşlandım.Yaptığın her hareket,başkasına gülümsemen bile seni bana çekiyordu.Dedim bu dünya da başka kimse gülmesin sadece o gülsün.'' diyerek elimi tuttu.Bir elimi tutan eline bir de suratına baktım.Yakışıklı ve her kızın sevebileceği bir erkekti Sonat.Kasları her giydiği kıyafet de bile belli oluyordu.Onu çok tanımasam da onu hiç bir kızın yanında yavşakça konuşurken veya gülümserken görmemiştim.Benden hoşlandığını çok iyi biliyordum.Ama ben her kız değildim.Ona aşık da değildim,bir gram hoşlanmıyordum bile.Ben onu yakın bir arkadaş olarak görüyordum ve öyle görmeye de devam edecektim.

HırsızımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin