Bölümü yazarken başa sara sara dinledim. Sizde dinleyebilirsiniz<3
&
Günler acımasızca birbiri ardına geçerken her ikisi de aynı evin içinde bir yabancı gibi yaşamaktan vazgeçmiyordu. Geçirdikleri o gecenin ardından birkaç kez daha birlikte olmuşlardı. Aslında bu oldukça ilginçti çünkü her ikisi de köşe bucak kaçarken kendilerini aniden dip dibe buluyorlardı. Çağan'ın dün söylediği sözler geldi aklına.
''O bebeğin ölü doğacağına emin misin?'' diye sormuştu. Aklına gelen anılarla yüzünün kızardığını hissetti. Bu adamın ona değişik duygular hissettirdiği yetmiyormuş gibi ilki olması da çabasıydı.
''Ne düşünüyorsun?'' Genç adamın sesiyle hızla yorganını üzerine kapatan Tuana boğuk bir sesle cevap verdi.
''Uyumaya çalışıyorum.'' Çağan, ağır adımlarla kolunun altında beyaz bir yastıkla genç kadının yatağına doğru ilerledi. Onunla uyumak nedense daha iyi hissettiriyordu. Gerçi tek sebebi Tuana'nın ona güvenmesiydi ve bir an önce hamile kalmasını sağlayıp yollarını ayırabilmekti. Öyle düşünüyordu ya da kendisini öyle kandırıyordu.
''Her sabah uyandığımda odamda olan biri yüzünden geceleri uyuyamıyorum. Bunun sorumluluğunu almaya ne dersin?'' diye sordu ciddiyetle. Öte yandan nefessiz kalmak üzere olan Tuana sesini yükselterek cevap vermişti.
''Ben yeterince sorumluluk aldığımı düşünüyorum. Çıkar mısın odamdan!''
''Burası benim evim.'' dedi uyuşukça. Bir yandan da tek kişilik yatakta kendine yer açmak için genç kadını dibe ittirmeye çalışıyordu. Tuana'nın yüzünden yorganı çekmesiyle genç adam kafasını çevirerek gece lambasını kapattı. Yaptığı hatayı geçte olsa fark eden Tuana minnetle ona bakıyordu.
''Şu sıralar eskisi gibi dikkatli değilsin.'' dediği an yastığını koymuş uzanıyordu.
''Senin yüzünden!''
''Benim yüzümden mi?''
''Evet, senin yüzünden! Akıl mı bıraktın bende? Nereye dönsem karşımdasın. Odamda bile rahat bırakmıyorsun. Şu koca bedenin içerisinde on yaşında bir çocuk yaşıyor sanki.'' dedi onaylamazca. Sarf edilen sözleri zerre umursamayan Çağan arkasını dönerek genç kadını belinden tuttuğu gibi uzanmasını sağladı. Gözleri hâlâ kapalı olmasına rağmen Tuana'nın gözleri şaşkınlığı yüzünden olabildiğince açıktı.
''Yarın erken kalkacağım.'' dedi genç adam boğuk bir sesle.
''O halde uyu.'' diye cevap verdi masumca. Çağan'ın iri avucu genç kadının bel kıvrımında izinsizce dolaşıyordu. Dokunduğu her yerde elleri öylesine bir hak iddia ediyordu ki. Sanki bu kadın bütünüyle ona aitti.
''Uyuyacağım ama ondan önce sormak istediği bir şey var.''
''Ne?'' dedi titrek ses tonuyla.
''Bana yüzün hakkında bilgi vermeni istiyorum.'' Tuana doğru duyup duymadığını anlamak için bir süre sessiz kalmayı tercih etti. Bu da nereden çıkmıştı? Çağan neden bunu bilmek istiyordu şimdi?
''Neden?'' diye sordu korkuyla.
''Bana bir daha asla karşıma çıkmayacağını söylemiştin. Dünya küçük, olur da bir gün karşılaşırsak en azından şu an uyuduğum kadını tanımak istiyorum sadece.''
Tuana cevap vermedi, o an aklını kurcalayan şey allak bullak olmuş duygularıydı. Çağan ile bu kadar yakın olması doğru muydu? Ona güvenmese şu an ne burada ne de bu halde olurdu. Ancak tüm olumlu düşüncelerini alt üst eden bir olumsuzluk vardı. Neden bu lanetten kurtulmak için Çağan'a ihtiyacı olduğunu bulamamıştı. Hatırlamadığı geçmişiyle bu adamın ne gibi bir ilgisi vardı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varis
Teen Fiction"Kimsin sen? Neden kendimi hep senin yanına sürüklenirken buluyorum?" NOT: Bu kurgu Demren kitabının Çağtu'ya uyarlanmış halidir.