Gitmek

108 12 5
                                    


Çağan

Tuana kapıdan çıkar çıkmaz üzerime geçirdiğim bol bir gömlekle pencerenin önüne ilerledim. Bana arkası dönük olsa da sımsıkı yaptığı ellerini görebiliyordum. Dudaklarımın kıyısı istemsizce acı bir şekilde kıvrılırken tek yapabildiğim onu izlemekti. Gitmesine engel olamazdım, kalması için öne sürebileceğim en ufak bir sebebim yoktu artık. Her uyandığında yanıma sürüklenmemesinin, dahası anılarının yerine gelmesinin tek bir sebebi vardı. Biliyordum. Hamileydi.

Gözlerimi sıkıntıyla kapatıp tekrar açtıktan sonra çekmeceyi açarak içindeki sigara paketini almıştım. Oldum olası alışkanlıklarına bağlı yaşayan bir adam olmasam da şu an aklıma yapacak bir şey gelmemişti. Tuana'yı göz göre göre kaybetmiştim. İçinde bulunduğum çaresizliğin yabancısıydım. İstediğim her şeyi iyi veya kötü yollardan elde eden ben, bu gece sessizce geri çekilmek zorunda kalmıştım. Bu kadın... Onu ilk gördüğüm an anlamıştım hayatımı değiştireceğini. Yapacağı değişim iyi mi yoksa kötü mü olacak onu ise zaman gösterecekti. Hızlı bir hareketle yaktığım sigarayı dudaklarımın arasına yerleştirirken düşünceli gözlerle Tuana'nın yarattığı boşluğa bakıyordum. Etraftaki karanlık içimdeki karanlıkla iyi anlaşmış olacak ki güneş bir türlü doğmak bilmedi. Elimi boynuma götürdüğümde hafifçe sıvazlayarak ayağa kalktım. Onu takip edememek, peşinden gidememek büyük bir acizlikti benim için. Durmam gerektiğini ise ne yazık ki biliyordum. O bebeğin doğması için ödemeyeceğim bedel yoktu... Aslında hissediyordum. Tuana tekrar çıkacaktı karşıma. O bebek yaşasa da ölse de hesap sormak için çıkacaktı karşıma. Aklım aksi bir ihtimali bir bıçak gibi kesip attı hızla. Oturduğum sandalyeden ayağa kalkarak yatağın yanındaki masanın üzerinden telefonumu aldım. Arayacağım kişi muhtemelen onu karısının sıcak kollarından ayırdığım için bana bir hayli kızacaktı. Yine de ondan başkasına güvenemezdim.

''İnsanlar bu saatte uyurlar. Gece ve gündüzü karıştırdın herhalde sen?'' diye homurdandığında gülümsemeden edememiştim.

''Sen Varissin. Görevin insanlığa her daim hizmet etmek değil mi?'' dediğimde derin bir iç çekmişti. Onu biraz tanıyorsam küfür edemeyişinin sebebi yanında olan karısıydı.

''Neden aradın?''

Ciddiyetle toparlanıp cevap verdim. 

''Tuana... Gitti. Oğluna söyle ben sözümü tuttum. Bebek doğana kadar asla karşısına çıkmayacağım.'' diye mırıldandım. Berat ses tonumdaki çaresizliği fark ederek kısa bir süre sessiz kaldıktan sonra tekrar konuştu.

''Böylesi herkes için en iyisi. Tek yapman gereken dayanmak.''

''Buna değecek mi Berat?''

''Yaşamadan bilemezsin.''

Başımı eğerek telefonu kulağımdan çektim ve kapattım. Demek yaşamadan bilemeyecektim... Öyle veya böyle yaşamak zorundaydım. En son neye mecbur kaldığımı dahi hatırlamıyordum. Tuana bana yaşattığı ilklerin farkında olsa o kadar kolay gidebilir miydi? Kesinlikle giderdi. Ben kimdim ki? Ailesinin ölümüne sebep olmuş birine sevgi besleyecek kadar çıldırmış olamazdı. Hafızasını kaybetmeden önce Berat ve Aysima'ya zarar vermeye çalışmıştı. O zamanlar kim olduğumu bilse hedefi anında değişirdi hiç şüphesiz.

Üzerimi değiştirerek odadan ayrıldım, bakışlarım Deniz'in odasına kaydığında sessizce kapıyı açarak içeriye girmiştim. Oda lambası yanıyordu ve anlaşılan hala karanlıkta uyuyamıyordu. Acı dolu bir tebessümle yatağın kenarına iyice yaklaştım. Üzerindeki örtü ayak dibine kaymış, kendinden geçmişçesine yatıyordu. Sahi hangi ara bu kadar büyümüştü bu çocuk? Dağınık saçlarını okşayarak dikkatle üzerini örttüm. Gözüm bileğindeki bilekliğe takıldığında anımsadığım gün yüzünden nefesim kesilmişti. Elimi hızla geri çektiğimde ona bu kadar yakın olmanın hakkım olmadığını biliyordum. Benden nefret etseydi, hatta tüm gerçekleri öğrendiğinde çekip vursaydı belki de daha iyi olurdu ama Deniz seçenekleri elinin tersiyle itip ailesinin ölümüne sebep olan adamı baba olarak görmeyi tercih etmişti. Bana olan sevgisi yüzünden ablasına dahi tek kelime etmemişti. Beni korumak için Tuana'ya yalanlar söylemişti.

''Baba...'' diye aralandı kahverengi gözleri. Uykusuzluk ve ışık yüzünden tam olarak açamıyordu gözlerini. Elimi omzuna koyarak uyumaya devam etmesi için ağır ağır vurdum.

''Uyu başımın belası... Uyu.''

&

selamlarr! bolum baya kısa oldu kusura bakmayıınn yavastan tekrar uzun bolumlere baslayacagımm

nasılsınıızz?? cok ozlemısım 

oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın, yıldızlar kadar opucuuk!!

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin