Bileklik

249 28 43
                                    

müjdemi isterim!! upuzun bir bolum ile geldimm🥳🥳

iyi okumalar balli lokmalarim😉🥰🙈🎀💋💕💝💖✨💘🫶🏻💌⭐

&

Genç adam arabanın kapısını açıp dışarıya çıktı. Ciğerlerine çektiği temiz hava az da olsa iyi gelmişti. Eylül aylarının sonlarına doğru başlayan yağmurlar sonbaharı çoktan karşılayan bitkilerle buluşunca muazzam bir görüntü seriyordu etrafa. Yerlere dökülen ıslak kuru yapraklara baktı bir süre. Etrafındaki korumalar onu merakla izlerken tek düşündüğü evin içinde olan o kadına edeceği vedaydı. Geniş bahçenin tam ortasında elinde ok ve yay olan küçük çocuk heykeli vardı. Özel yapım olan bu heykel kendisine ait olan tüm evlerin bahçelerini süslüyordu. Henüz barındırdığı o derin anlamdan kimsenin haberi olmasa da gözleri onun üzerinde keyifle gezindi. Evin aniden açılan kapısıyla arkasını döndüğünde kendisine bakan Deniz onu şaşırtmıştı.

"Bir şey mi oldu?"

"Geldiğini görünce kapıyı açayım dedim. Aç mısın?" diye sordu sevinçle. Yıllar sonra babasıyla vakit geçiriyor olmasına hâlâ inanmıyordu genç çocuk. Çağan alayla sırıtarak içeriye doğru yürümeye başladı.

"Ev işlerinde bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum."

Deniz sadece gülümsemekle yetinmişti, babasının yüzü güldüğüne göre bugün iyi geçmiş olmalıydı. Genç adamın ardından oda kapıyı kapattı. Çağan duraksamış ve ses çıkarmadan yemek masasına bakmaya başlamıştı. Ceketini  çıkartarak eline aldı, gömleğinin bir iki düğmesini açıp odasına doğru giderken yemek masasında oturan Tuana hiç tepki vermemişti. Deniz ikili arasındaki gerginliğin geçmemiş olduğunu fark ederek masaya doğru yaklaşıp fısıldadı.

"Ona hâlâ kızgın mısın?"

"Çağan'ı ne kadar süredir tanıyorsun? Neden ona baba diyorsun? Her şeyi geçtim ona nasıl bu kadar güvenebiliyorsun?" dedi hayret eder bir hâli vardı. Genç çocuk geçmişe yönelik hafızasının önemli bölümünü kaybeden kadına baktı. Ona durumu açıklayamazdı, tek kelime etmediği sürece de Tuana daha fazla üzerine gelecekti. En iyi bildiği şeyi yapmayı tercih etti. Oyalamak.

"Beni evlat edindi. Sen beni bırakıp gittiğinde bana sahip çıkan yalnızca oydu. Bu yüzden ona baba diyorum. Bak... Aklından neler geçiyor bilmiyorum ama... O kötü biri değil. Beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Ona güvenebilirsin." dediği an Tuana'nın tüm gerçekleri öğrendiğinde vereceği tepkiyi hayal edemiyordu. Kendisi de artık bu işe ortak sayılırdı. Onu körü körüne bağlılığa itiyordu. Genç kadın duyduklarından tatmin olmamıştı ama yine de üstelemedi. Biraz sonra içeriye kıyafetlerini değiştirerek giren Çağan dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Beyaz sporcu tişörtü ve gri eşofmanıyla her zaman ki halinden farklı görünüyordu. Kumral gür kıvırcık saçları alnına doğru düşmüş, gözleri sevimli bir şekilde kısılmıştı. Hem bu kadar korkutucu hem de bu kadar tatlı görünmeyi nasıl başarıyordu acaba?

"Umarım aç kalmayız." dedi sandalyeyi genç kadının tam karşısına otururken. Deniz ise sırıtarak onun hemen yanına geçip servis yapmaya başladı. Tuana hâlâ tek kelime etmemeye kararlıydı.

"Buraya nasıl geldin?" diye sordu Çağan. Bakışları samanyolunu andıran yere odaklanmıştı.

"Önemli mi?"

"Soruyorsam, evet. Önemli."

Genç kadın kafasını kaldırarak öfkeyle tam karşısındaki adamın gözlerine baktı. Gerçekten! Kendisini dün gece nasıl bir hâlde bırakıp gittiğini unutmuş olamazdı değil mi? Bu kadar gamsız olamazdı! Öyleyse neden o ifadesiz suratın ne düşündüğünü dahi anlamıyordu? Cevap vermedrn önündeki tabağa alayla baktı. Burada yemesi imkânsızdı... Bu adamla aynı masada yemek yemek bile imkânsızken nasıl onunla bir olmayı hayal edecek kadar aptallaşmıştı? Masadan kalkarken Deniz şaşkınlıkla onun gidişini izliyordu. Çağan ise durumu fark etmiş olacak ki çatalı tabağa bırakıp geriye yaşlandı.

VarisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin