Sabah olduğu halde güneş yüzünü göstermemiş, beyaz bulutlar tüm gökyüzünü kaplamıştı. Ardına kadar kapalı kapıların olduğu evde çıt çıkmıyordu. Genç kadın, boy aynasının karşısına geçip son kez kendini süzdü. Yeşil gözleriyle bütünleşmiş hafif dalgalı kahve tonlarındaki saçlarıyla, oldukça güzel görünüyordu. Aceleyle odasından çantasını alarak babasının çalışma odasının önüne geldiğinde, içeriden yükselen yüksek ses onu daha da meraklandırdığı için hızla kapıyı açmıştı.
''Baba neyin var? Sesin tüm evi inletiyor.''
''Geç kızım otur şöyle.'' diyen adam eliyle masanın etrafındaki sandalyeleri işaret etti. Onun bu sinirli çıkışı avukatı susturmadığı gibi konuşmaktan da geri bırakmamıştı. Geldiğinden beri sakinliğini korumaya çalışarak söylenenleri yalnızca dinliyordu. Fakat avukatın sarf ettiği sözleri duydukça artık ne sabrı ne de tahammülü kalmıştı.
''Gönderdiğiniz tüm ajanlar geri tepti, en donanımlı kişiler bile onun tarafından büyük bir bozguna uğratıldı. Nasıl yapabiliyor hâlâ anlayabilmiş değilim. Kahretsin! Batacağız sonunda!'' dedi öfkeli sesiyle. Masanın diğer ucunda öylece babasına bakan genç kız, sıkıntılı bakışlarımı karşısında duran avukata çevirmişti.
''Başka bir çözüm yolumuz yok mu? Anlaşmaya varsak?'' dedi beklentiyle. Avukat başını olumsuzca sallayarak bunun olamayacağını belirtmişti.
''O bizimle bırakın anlaşmayı şirketin kapısından girmemize dahi izin vermez.'' dedi umutsuzca. Genç kız anlayamıyordu, son üç yıldır babasının işleri mükemmel olmasına rağmen sektöre giren yeni rakipleri resmen onları batırmak için uğraşıyordu. Hem de hiçbir sebep yokken! Adamı tanımıyordu bile, babasının çeşitli kişileri onun şirketine sızdırmaya çalıştığından elbette haberi vardı ama işler şu an eskisinden daha da kötü bir durumdaydı. Son ihaleyi de alamazlarsa batmaları kaçınılmaz olacaktı.
"Ben gideceğim." Dedi kararlı bir ses tonuyla. Saçları kırlaşmış elli yaşlarının üzerinde olan adam ve avukat şaşkınlıkla genç kıza baktı.
"Anlamadım?" Dedi babası yüzündeki şaşkınlık hâlâ gitmemişti. Belki de doğru anladığı için bu kadar şaşırmıştı.
"O adamla bir de ben görüşeceğim, bizimle derdi neymiş öğrenmeliyim.'' dedi ciddiyetle.
''Buna asla izin vermem! Unut bunu. Delirdin mi kızım sen? En deneyimli demir kalpli kadınlar bile onun yanından ağlayarak dönüyorlar. Piç herif! Kim bilir neler yapıyor!'' dedi öfkeyle.
''Baba görüyorsun işte! Yaptıkların işe yaramıyor! Elimizde hiçbir şey kalmadı. Yakında batacağız! Hem kaybedeceğimiz bir şey de yok.'' dediği sırada ses tonu daha çok kısılmıştı. Genç kız tekrar konuştu.
''Bana adını söylemeniz yeterli. Onun hakkında fazla bilgi sahibi olmamam avantaj aslında. Açık vermem.'' dedi ve bakışlarını avukata çevirdi.
''Kim bu adam? Hayatımızı mahvetmek isteyen o canavarın adı ne?'' dedi öfkeyle. Avukat endişeyle karşısındaki genç kıza döndü. Biraz sonra duyacağı ismin kendi hayatını ne derece değiştireceğinden habersizdi.
''Çağan...'' dedi korkuyla yutkunduktan sonra devam etti.
''Çağan Ak.''
''Olmaz buna izin veremem, çok tehlikeli Leya.'' diye itiraz eden babasına ciddiyetle baktı.
''Başka çaremiz yok baba. Beni öldürecek hali yok ya sadece gidip asıl derdinin ne olduğunu öğreneceğim. Lütfen... Eğer güvenliğimden endişe duyarsam söz veriyorum hemen ayrılacağım oradan. İzin ver bana.'' dedi yalvaran bir ses tonuyla. Orta yaşlardaki adam sıkıntıyla avukatına baktı. Yapabilir miydi? Gelecekleri uğruna kızını o pisliğin önüne atabilir miydi? Başka şansı kalmamıştı ki. Bu gidişle en kısa sürede tüm mal varlığından olacaktı.
''Birkaç gün sonraya iş görüşmesi ayarlayabilirim. Bu sefer üst yönetici göndermek yerine sıradan personel daha az dikkat çekebilir. Hem Leya Hanım'ı tanıyan kimse yok bu yüzden asıl kimliğinin kolay kolay ortaya çıkacağını sanmıyorum. Eğer işe kabul edilirse istediğimiz bilgilere ulaşabilir.
''O şirkete hemen bugün gidebilirim. Hatta şu an bunu kendi geleceğim için istiyorum baba!'' dediği an başka bir yok bırakmamıştı. Adam sıktığı yumruğuyla içinden Çağan'a sayısız küfürler yağdırmakla meşguldü. Kendisini ne hale getirmişti pislik herif!
Evinden çıktığında bunun bir son olacağını bilse belki de adımını atmazdı dışarıya.
Leya, büyük bir nefretle dakikalardır dikildiği büyük plaza önünde etrafı incelemekten kendini alamıyordu. Şeytanın inine sızmış gibi hissediyordu. Gerçi henüz bir yere sızdığı yoktu ama üzerinde durduğu bu yol bile adamın yarattığı krallığın bir eseriydi. Adımlarını hızlandırarak içeri girdi. Güvenlikten geçer geçmez onu karşılayan bir başka adam tarafından çoktan yukarıya doğru sürüklenmeye başlamıştı. İş görüşmesi yapacağı departmana doğru sürükleyen kişi, belli ki ağzı geniş biriydi. Kısa sürede Çağan denen adamın bile iki gün boyunca şirkette olmayacağını öğrenmişti. Doğrusu bu onu biraz rahatlatmıştı. En azından o gelene kadar istediği kadar bilgi edinebilirdi. Nihayet bir odanın içine girdiğinde masanın öbür ucunda oturan adamı görmeyi ise hiç beklemiyordu.
''Sen...'' demişti ki sözleri Çağan tarafından alaylı bir şekilde kesildi.
''Doğrusu babanın önüme seni atacağı hiç aklıma gelmemişti.''
'' Yine ne işler peşindesin?'' diye konuştu hemen Çağan'ın yanında duran görünmez kadın. Her gün olduğu gibi bugünde Çağan'ı takip ederek şirkete gelmişti. Şimdi de bakışlarından anladığı kadarıyla bu kızla alay etmekten oldukça keyif alıyor gibi duruyordu.
''Beni tanıyor musun?'' dedi şaşkınlıkla. Öyle ki yıllardır sır gibi saklanan kimliği yüzünden kendisinden kimsenin haberi olmadığını düşünüyordu.
''Seni babanın biyolojik kızı olmadığını bilecek kadar iyi tanıyorum. Buraya gelmene sebep olan babanın çok değer verdiği avukat benim adamım. Görüyorum ki fazla hafife alınmışım. Gururum incinmedi desem yalan olur.''
Şok içinde kendisine sarf edilen sözleri dinleyen genç kız zorlukla toparladı kendini.
''Sen bir hayvansın!'' dediği an bu çıkışa kahkahalarla ilk gülen Çağan'ın yanında herkesten habersiz varlığını sürdüren kadından başkası değildi. İkisinin tartışması hoşuna gitmiş olacak ki konuşmaya başladı.
'' Benimle aynı düşüncede olan biri! Haklısın bu adam tam bir hayvan.''
Leya, kendisine destek olan birinin varlığından haberdar olsaydı belki de rahatlayabilirdi ama bu odada şu kahrolası adam ve öfkeli bakışlarından başka hiçbir şey yoktu.
''Beni iyi dinle Leya Hanım. Bugün buradan çıktıktan sonra hayatında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Yıllarca doğru sandığın yalanlarla dolu hayatını açığa çıkarmak benimde hoşuma gitmiyor ama işim seninle değil. O ahmak babanla.'' dedi büyük bir rahatlıkla.
''Babamdan ne istiyorsun?'' diye nefretle bağırdı genç kadın.
''Basit.'' diye karşılık verdi. Şeytani bir gülümseme dudaklarında çoktan yer edinmişti.
''Para uğruna mahvettiği hayatların telafisini. Mesela hemen yanımda duran ve benimle uğraşmaya bayılan şu mükemmel vücut hatlarına sahip kadınla başlayabiliriz. Gerçi sen onu göremiyorsun ama...'' dedi ve bakışlarını Leya'nın boşluk olarak gördüğü alana çevirdi. Kendisine şaşkınlıkla bakan kadına tek bir şey söylemişti.
''Yanımda uyandığın bir sonraki sabah hayvan nasıl oluyormuş göstereceğim sana.'' dediği an her iki kadını da iliklerine kadar ürperttiğinden haberdardı...
&
ortalık karışıyor arkadaslarr QWDŞFÖFŞFLQWŞDFÖ
Oylamayı ve yorum yapmayı unutmayın. Yıldızlar kadar öpücük!
Bölüm nasıldı? Kısa oldu kusura bakmayın<3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varis
Teen Fiction"Kimsin sen? Neden kendimi hep senin yanına sürüklenirken buluyorum?" NOT: Bu kurgu Demren kitabının Çağtu'ya uyarlanmış halidir.