2 gün sonra
"Hanımefendi buradan hemen çıkmalıyız!" Diye bağırdı genç koruma. Ancak kadın kalbinde hissettiği nedensiz acı yüzünden hareket dahi edemiyordu. Kucağında ağlayan minik oğlunun yakarışları sanki kötü bir şeyin habercisi gibiydi.
"Hanımefendi!" Küçük kız ise annesinin bu hâlinden korkarak onu kolundan çekiştirmeye başladı. Ne olmuştu?
"Anne! Anne lütfen cevap ver anne!" Kadın korkuyla içinde bulunduğu durumdan çıktığında bir eli yerinden çıkacakmışçasına atan kalbinin üzerinde duruyordu.
"Ne... Ne oldu?"
"Timur Bey sizi buradan götürmemizi emretti. Lütfen toparlanın! Fazla zamanımız yok!" Kadın kucağındaki oğluyla yanında korkuyla titreyen küçük kızına bakıp hızla ayaklandı. Saklandıkları bu küçük evde de bulmuşlardı onları!
"Bebeği bana verin lütfen! Siz Leya'nın elinden tutun." Dediğinde kadın tereddüt etmeden kucağındaki oğlunu yıllardır yanlarında çalışan korumaya verdi. Genç adam evden çıkarken yerlerinin çoktan tespit edildiğinin farkına varmıştı. Evin arka kapısına hareket edecekleri sırada kolundan tutan elle arkasını dönmek zorunda kaldı.
"Mehmet!"
"Efendim." Dedi aceleyle.
"Sen çocukları al git hemen! Sakın arkana bile bakma! Yalvarırım hayatta kalmaları için elinden geleni yap!"
"Ama efendim..."
"Git Mehmet git! Ben onları oyalayacağım çabuk git!" Genç adam karasızca kadına bakarken küçük kız çoktan ağlamaya başlamıştı. Yapacak bir şey yoktu.
"Anne! Anne sende bizimle gel lütfen!"
"Git! Git Leya! Söz veriyorum babanla sizi almaya geleceğiz git şimdi!"
Gözyaşlarını silmeye dahi fırsatı olmayan küçük kız hangi ara evden çıkıp ormana doğru koştuğunu bilmiyordu. Geçen saatler birbirini kovalarken yorgunluk ve açlık küçük bedeninin kaldıramayacağı kadar ağırdı. Nihayet bir yola çıktıklarında elinden tutan Mehmet abisinin yüzüne baktı. Oldukça endişeli duruyordu. Cebinden çıkardığı telefonundan saate baktıktan sonra tekrar yerine koyup kucağındaki bebeğin durumunu kontrol etti.
"Mehmet abi..."
"Söyle abicim." Dedi genç adam acıyla.
"Anneme kötü bir şey olmayacak değil mi?"
Bu sorunun cevabını ne yazık ki vermeye cesareti yoktu. Sıkıntıyla başını çevirdiği sırada gelen arabayı gördü. Hızla Leya'yı omzundan tutup arkasına aldığında, önlerinde duran arabadan inen adamı görmesiyle rahatlamıştı. Varis Gökhan Bey, yanına geldiğinde bebeği hızla Mehmet'in kucağından aldı.
"Çocuklardan sadece birini alabilirim! Birazdan başka araba gelecek! Leya ule birlikte sizi alacak olan araba güvenli bir yere gidecek, endişelenme!" Dediği an bebeği daha da sıkı sarmıştı. Leya korkuyla yabancı adamın kardeşini alıp gitmesini izlerken Mehmet baş onayı vererek Varis'in emrine uydu. Küçük kız son kez kardeşinin kahverengi gözlerine bakarak acı içinde dudaklarını sıktı. Onlar orada dururken arabasına tekrar binen Varis arabayı çalıştırarak hızla oradan uzaklaşmıştı. Arka koltukta uyuklayan bebeğin boynundaki isim künyesini fark edince gülümsedi.
"Merak etme ufaklık, seni gideceğimiz yerde bir başka abla bekliyor. Aileni kurtarana kadar bizim misafirimiz olacaksın Deniz Bey." Dedi sanki kendisini anlıyormuş gibi küçük mırıltılar çıkaran bebeğe...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Varis
Teen Fiction"Kimsin sen? Neden kendimi hep senin yanına sürüklenirken buluyorum?" NOT: Bu kurgu Demren kitabının Çağtu'ya uyarlanmış halidir.