ɪx

1.1K 129 217
                                    

Atsushi kendinden emin bir şekilde konuştu. "Böyle bir şey arkadaşlığımızı etkilemez. Önceden nasılsa, şimdi de öyle olacak. Merak etme." diyerek Lucy'nin içini rahatlattı.

Kahvaltıları bittikten sonra masayı topladılar. Aslında yalnızca Lucy topladı çünkü Atsushi'nin toplamasına izin vermemiş onu yatağa göndemişti.

Akutagawa'ya gelirsek, bayıldıktan sonra Dazai gelmiş ve onu eve götürmüştü.

Vampir olduğu için yaraları kısa sürede iyileşmişti Akutagawa'nın. Dazai Akutagawa'yı karşısına almış, uzun bir konuşma yapmıştı.

"Bu kadar mı kafaya taktın Akutagawa? Neden bana haber vermeden hareket ediyorsun?"

"Üzgünüm Dazai-san ama halledebileceğimi düşünmüştüm."

Dazai iç çekti. "Bak Akutagawa," dedi. "Sürekli böyle yaparsan yaralanıp durursun ve enerji kaybedersin."

Dazai Akutagawa için pek belli etmese de endişelenmişti. Dazai Akutagawa'nın abisi gibiydi, çok eskiden beri.

"Nasıl oldu da bu kadar yaralandın?"

Akutagawa kafasını yere çevirerek konuştu. "Nakajima ile savaştıktan sonra ikimiz de ağır yara aldık. Sonra o aptal kız Chuuya'yı getirdi. Beni bu kadar kötü duruma o getirdi."

"Atsushi çok yaralı olmayıp dayanabilseymiş Chuuya seni öldürürdü."

Yutkundu Akutagawa. Ölmek gibi bir niyeti yoktu henüz. "Chuuya, çok güçlü." dedi Dazai. Gözlerini kısmış, bir şeyler düşünüyordu.

"Chuuya ile çok eskiden beri tanışıyorsunuz sanırım." Akutagawa bunu merakla söylemişti.

"Evet. Tanışıklığımız çok eski." Dazai'nin bakışlarından anlamıştı Akutagawa bu konuyu daha fazla konuşmak istemediğini. Bu yüzden üstelemedi ve sustu. Ayağa kalktı. "İzninizle odama çıkıp dinleneceğim Dazai-san."

"İzin senindir." Dazai'nin iznini de aldıktan sonra odasına çıktı Akutagawa. Kendini yatağa attı. Tavanı seyrediyordu. "Nerde yanlış yaptım?" dedi kendi kendine.

Lucy denen kızı düşündü. Atsushi ile ikisi çok yakın gibi duruyorlardı. Bu nedense Akutagawa'nın canını sıkmıştı. "O kız başıma bir bela açacak. Engel olacak bana." dedi. Yataktan kalktı. Dolabına ilerledi. Dolabından bir çekmeceyi açtı, içinden bir kutu çıkardı.

Kutuyu açtı ve temiz beyaz bir bez ile örtülmüş hançeri çıkardı. Hançeri incelerken, "O kız Nakajima ile olması gerekenden daha fazla yakın." diye söylendi. "Hatta, o kız onun yakınında bile bulunmamalı."

İçini kaplayan ve ona bunları söylettiren çok duyguyu tanımlayamamıştı Akutagawa. Elini kalbine koydu. "Nedir bu şey?"

Birkaç gün sonra

Lucy'nin Atsushi'nin evinden ayrılıp kendi evine gittiği gündü bugün. Atsushi biraz daha iyi olmuştu, artık evden dışarı çıkabiliyordu. Ama yine de izindeydi bir süre daha.

Akşamüzeri odasında kitap okuyordu. Normalde çok kitap okuyan birisi değildi ama bu kitap ilgisini çektiği için birkaç gündür elinden düşmüyordu. Ayrıca evde sıkılıyordu, bu yüzden de kitap okuyordu sürekli sıkıntısını gidermek için.

Çat! Bir ses duydu Atsushi. Cam kırılma sesiydi bu. Odasının camına baktığında kırık olduğunu fark etti. Yataktan indi, terliğini ayağına giyerek dışarıya uzattı kafasını.

Kimseler yoktu. Bu duruma bir anlam verememişti Atsushi. Yerde avcunun büyüklüğünde bir taş gördü. Bu taş ile kırılmıştı demek cam. "Eğer bu taş kafama gelseydi..." Yutkundu. Devamını düşünmek dahi istemiyordu. Taşı eline aldı. Etrafına sarılı bir kağıt vardı. Kağıdı açtı. Kağıda siyah kalemle bir şeyler yazılmıştı.

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin