xxᴠ

678 68 388
                                    

Kan bağı olmamasına rağmen birbirlerinin omzunda ağlayan iki kardeşin bu hüzünlü, kalp parçalayan görüntüsüne şahit olan tek kişi ise koltukta oturan küçük beyaz kediydi.

Bu yaşanmışlıklardan sonra, ertesi gün Chuuya eski haline dönmüştü ve bu zayıflığını Atsushi'ye gösterdiği için utanıyordu. Atsushi bu konuyu açtığı zaman kaba konuşması ile bunun üstünü örtmeye çalışıyordu. Atsushi'nin ise buna karşılık yaptığı tek şey gülmekti.

O gece Chuuya geldiği için istedikleri gibi vakit geçiremeyen Akutagawa ve Atsushi, bu akşam güzel vakit geçirebileceklerine inanıyorlardı ve Atsushi şimdi oturmuş Akutagawa'nın gelmesini bekliyordu.

Onun gelmesini beklerken kucağındaki beyaz kedi ile oynuyordu. Beyaz kedi Atsushi'nin onunla ilgilenişi ile beraber daha da şımarıyor, şirin hareketlerde bulunuyordu. Bir ara elindeki yumak ile oynarken yumağın üstüne çıkmış, sonra da yumak yuvarlandığı için o da yuvarlanarak yere düşmüştü ve Atsushi buna çok gülmüştü. Neye uğradığını şaşıran kedi olduğu yerde silkindi.

Kedi rahatlamak için gerinirken kapı çalmıştı. Atsushi ayaklandı ve kapıya koştu. Evet, adeta koşarak gitmişti kapıya. Hızlı bir şekilde kapıyı açtı ve heyecanının sesine vurmasına izin verdi. "Hoş geldin Akutagawaaa!!!"

"Hoş buldum. Bakıyorum da, pek bir heyecanlısın?" Akutagawa hafif içten gülümsemesi ile sözlerini sürdürdü. "Sana bir sürprizim var."

"Sürpriz mi? Ne sürprizi?! Sürprizlere bayılırım!!" Atsushi küçük bir çocuk ile ellerini çırptı. Birlikte içeri girdiler ve Atsushi mutfağa geçti. Akutagawa'ya ve kendisine kahve koyarken Akutagawa da salona geçmişti.

Salondaki beyaz kediyi gördü. Beyaz kedi onu görünce yabancı alarmına geçip kabarmıştı. Akutagawa ellerini kaldırıp, "Dur tüy yumağı. Ben dostum." dedi ve güldü.

Kedi onun bu hareketinden sonra oturdu ve patisini yalamaya başladı. "Patini yalarken ne kadar da asil görünüyorsun." demişti Akutagawa kediye bakıp. Kedinin bunu duymasıyla patisini yalamayı bırakması bir olmuştu. Anlaşılan kedi, Akutagawa'yı sevmemişti ve onun övdüğü şeyleri yapmaktan vazgeçecekti.

Atsushi odaya geldiği zaman kedi, hemen onun bacaklarının dibine gitti ve bacaklarına sürtündü Atsushi'nin. Bir süre bacaklarının çevresinde dolaştıktan sonra ayağının dibine kıvrıldı. "Ah... Acıktın mı?" Atsushi kediye baktı. Elindeki kupanın birini Akutagawa'ya uzattı. Akutagawa ise o sırada Atsushi'nin bacaklarına sürtünen kediye ölümcül bakışlar atıyordu. "O bacaklara kim daha fazla dokunacak göreceğiz kedi." diye geçiriyordu içinden.

Atsushi onun bu bakışını görünce kendini tutamadı ve güldü. Akutagawa ise somurtuyordu. "Küçük bir kediyi mi kıskanıyorsun Akutagawa?" Bunu söyledikten sonra mutfağa gitti ve kedi için biraz süt aldı. Akutagawa ise salondan konuşmaya devam etti. Odalar yakın olduğu için ses rahatlıkla duyuluyordu. "Hayır. Neden kediyi kıskanacakmışım? Ben yeterince mükemmelim zaten." diye kendini övdü.

Atsushi elindeki süt dolu kaseyi kedinin önüne bıraktı ve Akutagawa'nın yanına oturup kahvesini yudumladı. "Aynen öyle." dedi ve kıkırdadı. Kedi sütü bitirmeden Akutagawa'ya baktı ve hırlayarak Atsushi'nin bacaklarının üstüne atladı. Oraya kuruldu ve Atsushi de kucağındaki kediyi okşamaya başladı. "Bu kedi benimle dalga geçiyor." dedi Akutagawa. Atsushi iç çekti. "Kedinin akıllı olup düşünebildiğini mi düşünüyorsun Akutagawa?"

"Bence o düşünebiliyor! Şu hareketlere baksana!"

"Gayet de kedicil hareketlerde bulunuyor Akutagawa. Ben anormal bir şey göremedim."

"O kedi bana imalı bakışlar atıyor."

"Yok artık!" Atsushi kahkahalara boğulmuştu. "Bence gayet de tatlı bakıyor. Ee, o zaman söyle bakalım kedi sana ne söylüyor?"

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin