xxxɪɪɪ

330 36 126
                                    

"Geldik!" Nihayet Birliğe gelmişlerdi. Atsushi, Akutagawa'ya burda beklemesi gerektiğini söyledi ve içeri girdi.

Yakalanmamayı umuyorlardı ikisi de.

Akutagawa, Atsushi'yi beklerken etrafı dolaşmaya karar vermişti.

Avcılar Birliği'nin etrafı uzun duvarlar ile çevriliydi, duvarların üzerinde dikenli tel vardı üstelik. Bahçe kapısının önünde üç, bina kapısının önünde iki, bir de arka bahçeyi kontrol eden güvenlik ile toplamda altı güvenlik sadece giriş kısmını koruyordu.

Normal bir insan buraya biraz zor girerdi.

Aslında vampirlerin girmesi de zordu, çünkü dikenli tellerin üzerine sarımsak içeren birer madde sürülmüştü. Fazlasıyla ağır kokuyordu ve Akutagawa'nın burdan gitme isteğini uyandırıyordu. Buraya zorla girmeye çalışsa o sarımsak kokusuna tenezzül bile etmezdi.

Yürümeye devam etti. En azından bahçenin içinde güzel ağaçlar var, diye düşündü. Rüzgar, ağaçların yapraklarının hareket etmesine sebep oluyordu ve bu da bir ses çıkarıyordu. Akutagawa bu sesten çok hoşlanırdı. Gözlerini kapattı ve sesi dinlemeye başladı.

Bu sesi dinlemesiyle beraber, aklında bir anısı canlanmaya başlamıştı. Vampir olduktan birkaç yıl sonraydı, Dazai ile tanışmıştı ve Dazai ona birçok ağacın bulunduğu ormanlık bir alanda dövüş dersi veriyordu.

Akutagawa, Dazai tarafından dövülünce bir kenara çekilip ağlamaya başlamıştı. Sonuçta hala küçük bir çocuktu.

Dazai de o zamanlar gençti ve küçük bir çocuğu nasıl susturacağını bilmiyordu. Önce sertçe karşılık vermiş ancak bu Akutagawa'yı daha da fazla ağlatmıştı.

Dazai Akutagawa'nın susmayacağını anlayınca, ağaçlardan birinin dibine oturup sırtını ağacın gövdesine yaslamıştı. Derin bir iç çekmişti. "Ağaçların sesini dinle."

Akutagawa onun dediğinden bir şey anlamadığı için itiraz etti. "Ağaçlar konuşmuyor!"

"Kelime söylemelerine gerek yok! Ağlamayı bırak ve sadece dinle." Ardından gözlerini kapattı Dazai.

Akutagawa da onun yaptığı gibi gözlerini kapatıp ağaçların hışırtılarını dinlemeye başlamıştı.

Bu anının canlanmasıyla beraber gözlerini açıp derin bir iç çekti. "Ne günlerdi..." dedi kendi kendine. Uzun süredir burda bekliyordu ve Atsushi'yi merak etmeye başlamıştı.

Atsushi otopsi raporuyla beraber başkanın yanına gidip önce onunla görüşmüş, ardından Chuuya'nın yanına gitmiş ve bu konuda istişarede bulunmuştu. Sonuç olarak bu durumun daha yakın takibe alınması gerektiğine karar verilmişti.

Chuuya bunun Nikolai ve Fyodor ile bir bağlantısı olduğunun kanaatindeydi fakat bunu birilerine açmamıştı. Nikolai'nin kendisine, Fyodor'un bir şeylerin üstünde çalıştığına dair sözler ettiğini hatırlıyordu. Belki de bu o şey olabilirdi ve Fyodor bunu savaş ilan etmek için Birliğin kapısının önüne atmış olabilirdi.

Cidden işler iyice kızışıyor ve sıkıntılı bir hâl almaya başlıyordu. Chuuya bu durumu en kısa sürede çözüme kavuşturmayı hedefledi. Ayrıca Dazai belki bir şeyler biliyordur düşüncesi ile de onun ağzını arayacaktı.

Gel gelelim Akutagawa'ya. Beklemekten sıcakta ağaç olmuştu ve kimse farketmemişti onun vampir olduğunu, ta ki bir adam çıkıp gelene kadar.

Üstünde ayin yapan kişilerin giydiği simsiyah bir pelerin vardı ve bunun kapşonunu kapatmıştı. Görevlilerden birisine yaklaştı ve Akutagawa'yı işaret ederek, "O bir vampir." dedi.

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin