xxɪᴠ

651 69 294
                                    

"Özledim seni Chuuya." dedi Dazai, Chuuya'nın dudaklarından ayrılırken.

"Dazai..." Chuuya şu an ne tepki vereceğini bilemiyordu, aklı o kadar karışmıştı ki! "Ben... Yani sen..." Öncelikle Nikolai'nin söylediği şeyi onunla konuşmalıydı.

"Efendim Chuuya?" Dazai'nin sesi çok yumuşak ve sevecen çıkmıştı. Chuuya'nın elinden tuttu ve onu yatağa oturttu, kendisi de yanına oturdu. Chuuya ona bakan gözlerini kaçırdı, yerdeki halının desenlerinde gezdirdi bakışlarını. "Sen benim ailemi katleden vampirleri mi araştırıyorsun?"

Dazai şaşırmıştı, Chuuya bunu nasıl öğrenmişti ki? Öğrendiğine göre artık saklama gereği duymuyordu. "Evet. Onları bulup öldüreceğim."

"Lütfen arama..." Yutkundu. "Öleceksin yoksa."

"Ölme pahasına olursa olsun yine de yapacağım."

"Hayır! Ölemezsin! Akutagawa'nın sana hala ihtiyacı var." Sözler zorlukla çıkıyordu Chuuya'nın boğazından. "Benim seni affetmem için yapmıyor musun? Affettim gitti."

"Ne?" Dazai'nin kalbi hareketlenmişti ve heyecanlanmıştı. Ne yani şimdi Chuuya onu mu affetmişti? "Doğru duydun. Bir daha söylettirme bana." dedi Chuuya. "Şimdi o vampirleri aramana gerek yok."

"Yine de... Sen onları bulup öldürmeyi çok istemiştin."

"Artık değil." Fyodor'dan bahsetmek istemiyordu Chuuya çünkü bahsederse Dazai'nin gidip Fyodor'un üstüne çullanacağını ve rahat durmayacağını biliyordu.

"Oh, ben şimdi affedildim! O zaman benimle tekrar sev-" Chuuya, elini Dazai'nin dudaklarına götürdü ve susturdu onu. "Sen hala vampirsin. Ve bu bizi hala düşman yapar. Avcılar Birliği bana, seni öldürme emri verdiği zaman seni öldüreceğim. O zamana dek ölme."

"Chuuya, az önce öpüştük ve sen hala düşmanız diyorsun-"

"Öyleyiz. Biz artık birlikte olamayız, seni affetsem dahi."

"Neden olamayız ki? Atsushi ve Akutagawa gayet ilişkilerini yürütebiliyor."

"Yürütsünler. Ama yakın zamanda onlara zarar verecek bu." Chuuya gayet kendinden emin konuşmuştu. "Şimdi işlerimi bitirmeliyim."

"Bu bana git demek oluyor."

"Aynen. İyi geceler Dazai."

Dazai, "Bir kovulmadığım kalmıştı." diye söylendi. Chuuya hala ona öldürücü bakışlar atıyordu. "Tamam, gidiyorum." Pencereyi açtı, pencereden aşağı atlayıp gözden kayboldu. Chuuya ise işlerinin başına dönmüştü. Ama odaklanamıyordu. Aklına Dazai ile öpüşmesi gelip duruyordu. Onun kendisini öpmesine nasıl izin vermişti?

"Aghh!!" Sinirle bağırdı ve yerinden kalktı. Soğumuş kahveyi alıp mutfağa gitti. Kahveyi lavaboya döktü, bardağı hızlı ve sert bir şekilde tezgaha bıraktı. Tekrar yeni bir kahve yapmaya başlamıştı.

Chuuya evde sinir krizleri geçirirken Atsushi ise sokakta bulduğu kediyi temizlemiş, onu battaniyeye sarmış, ısıtıyordu. Yıkanınca bembeyaz kedinin tüylerinin güzelliği ortaya çıkmıştı. Atsushi onu kucağına alıp sevgi ile öptü.

Zaten her hikayede olurdu ya en tatlı karakterin yanında bir kedi. Atsushi'nin kedisi de şimdi gelmişti ve insanların kafalarındaki figür tamamlanmıştı. Bence Atsushi, bir baba olsa çok iyi bir baba olurdu. Babayı bırak, çocuğuna annelik bile ederdi. Çok sorumluluk sahibi birisi olduğu kediyle ilgilenişinden bile belliydi.

Kapı çalmıştı ve kediyi koltuğa oturtup, "Ben şimdi geliyorum. Burda beni bekle tamam mı?" dedi ve kapıya koştu. Heyecanlanmıştı. Çünkü beklediği birisi vardı ve onun geldiğini düşünmüştü.

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin