x

1.2K 135 251
                                    

Şimdi Atsushi tek başınaydı. Akutagawa'yı bulup, bir sorun çıkmadan etkisiz hale getirmeliydi.

İnsanlara fark ettirmeden göz ucuyla Akutagawa'yı aradı. Ama maskelerden dolayı tanıyamıyordu onu.

Boş bir masaya geçip oturdu. Davetlilerin dans edebilmesi için hoş ritimli bir müzik çalmaya başlamıştı. "Şimdi bulmam daha çok zorlaşacak!" dedi kendi kendine. Onu aradığını da fark ettirmemesi gerekiyordu. "Acaba birisiyle dans etsem daha mı kolay bulurum?" diye düşündü. Eğer dans ederse dans edenlerin arasında onu daha kolay bulabilirdi. Az önce kendisine çaydan bahseden kıza dans teklifi edebilirdi. Tam gitmeye hazırlanırken, siyah takım elbiseli bir genç adam yanında durdu.

"Merhaba." dedi genç adam. Atsushi ona döndü, gülümsedi. "Merhaba." İçinden, "Kim bu, beni engelliyor!" diyordu.

"Yalnızsınız." dedi genç adam. Atsushi kafasını salladı. Genç adamın demek istediğini anlamamıştı. "Sıradışı şeyleri sever misiniz? Ah bu arada isminiz nedir?"

"Atsushi. Sıradışı şeyler?"

"Memnun oldum Atsushi-san. Sıradışı şeyler işte. Mesela klasik olan şeyleri yıkmak gibi."

"Siz seviyorsunuz anlaşılan."

"Severim. Şuan da sıradışı bir şey yapmak istiyorum Atsushi-san. Madem yalnızsınız, bana yardımcı olur musunuz?"

Atsushi tek kaşını kaldırdı. "Elimden geleni yapmaya çalışırım ama ne yapmam gerekiyor?"

"Benimle dans edin."

"Dans? İki erkek?" Atsushi dudağını ısırdı. "Nasıl bir şeye bulaştım böyle!" diye geçirdi kafasından. Karşısındaki genç adam gülümsedi. "Evet. Sıradışı bir şey yapmak istiyorum dedim ya."

Ayağa kalktı genç adam. Elini Atsushi'ye uzattı. "Bu dansı bana lütfeder misiniz beyefendi?"

"Eh-" Atsushi yutkundu. Yardım edeceğini söylemişti. Şimdi bu teklifi geri çevirirse, kendini kötü hissedecekti. Hem de aslında istediği şey ayağına gelmemiş miydi? Balodakilerin de kendisini tanıyacağını düşünmediği için kararını verdi.

"Tabiki." Karşısındaki adamın elini tuttu.

İkisinin elleri havada birleşti. Atsushi elini onun omzuna koydu, karşısındaki genç de elini onun beline yerleştirdi. Şimdi tam bir dans pozisyonu almışlardı.

Atsushi göz ucuyla Akutagawa'yı aramaya devam ederken, dans ettiği adamın değişik sorularını dinledi.

"Vampirler bu aralar şehre mi inmiş? Öyle duydum." dedi genç adam. Atsushi kafasını salladı. "Sanırım. Ben de öyle duymuştum."

"Bu tehlikeli değil mi?"

"Evet öyle."

"Avcılar Birliği bunun için bir şey yapmıyor mu?"

"Eminim yapıyorlardır."

Arıyordu, arıyordu. Yoktu! Hiçbir yerde yoktu Akutagawa. Belki de gelmemişti hiç, boşuna arıyordu Atsushi.

İç çekti Atsushi. "Sorun ne?" dedi genç adam. Atsushi, "Hm? Bir şey yok." dedi.

"Saçlarının arasında neden rengine zıt bir tutam var?" diye sordu adam. Atsushi, "Bilmiyorum. Doğuştan var işte." diye geveledi.

Gerçekten bilmiyordu saçlarının neden öyle olduğunu. Onu kesmeyi düşünmüştü ama sonra vazgeçmişti. Nedense sonradan hoşuna gitmeye başlamıştı saçındaki o parça.

"Hoş duruyor o tutam."

Gülümsedi Atsushi. "Teşekkürler."

"Benim saçlarımda da var zıt renk. Doğuştan."

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin