xᴠɪɪ

1K 103 313
                                    

Bilincini kaybedip yere yığılırken son duyduğu şey, Akutagawa'nın ona doğru koşup, "Susi!" diye haykırışıydı.

Susi?

Susi de neyin nesiydi böyle? Atsushi bunu da daha önce duymuş gibi hissediyordu. Artık işler, çok karışık bir hal almaya başlamıştı.

Akutagawa, endişe ve korku içerisinde sevdiği çocuğun başına çöktü. Onun bayılmasına sebep olan şey neydi ki?

Onu kaldırdı, sırtını bir dolaba dayayarak oturmasını sağladı. Hala baygındı Atsushi. Akutagawa, onun nabzını kontrol etti.

Olması gerekenden daha yavaştı. "Olamaz! Lanet olsun!" diye lanet okudu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Etrafına bakarken, gözü yerdeki dosyayı farketti. Dosya, tam Atsushi'nin bayıldığı yerde duruyordu. Akutagawa dosyanın açık sayfasına göz attı.

"Siktir!" Ağzından bir küfür savurdu. Sanırım Atsushi'nin merakı iyi sonuçlar vermiyordu. Merak güzel bir şeydir ama bir yere kadar. Bir süre sonra fazla merak, insanı öldürür.

O dosyayı yerine koydu ve hızlıca Chuuya ile ilgili olan dosyayı aradı. Zaten bakması gereken az bir yer kalmıştı. Biliyordu, şu an Atsushi'nin durumu çok kötüydü fakat eğer dosyayı getiremezse Dazai'nin ikisini de yaşatmayacağını da biliyordu.

Hızlıca dosyayı bulduktan sonra, Atsushi'yi kucağına aldı. Dosya ve kucağındaki Atsushi ile arşivden çıktı, sonrasında birkaç kat aşağı inince gördüğü pencereden aşağı atlayıp binayı terk etti.

"Nakajima! Lütfen gözlerini aç!" Koşarken bunları hayrıkıyordu Atsushi'ye. Gözleri dolacaktı nerdeyse. "Hepsi benim suçum! Lütfen uyan, Susi." Evet, hepsi onun suçuydu. Geçmişi saklamak, ona ağır bir bedel olmuştu.

Dazai ve birkaç vampir ile birlikte yaşadıkları malikaneye doğru koşuyordu Akutagawa, kucağındaki Atsushi ile beraber. Malikaneye varınca malikanedekiler onun bir insan getirmesine kızacaktı büyük ihtimalle, özellikle de bir Avcılar Birliği üyesi getirmesine, ama Dazai'nin onları susturacağını düşünüyordu Akutagawa.

Malikaneye vardı, kapıyı çaldı. Atsushi'ye baktı. Akutagawa onun yüzünü dikkatle incelediğinde, ne kadar güzel olduğuna bir kez daha karar kılmıştı.

Hizmetçi kadın, kapıyı açtı. Akutagawa onu bir hışımla itekleyerek içeri daldı.
Evet, kesinlikle içeriye dalmıştı.

Gelir gelmez, "Dazai-san!" diye bağırmıştı. Dazai onun birkaç seslenişinden sonra, merdivenlerden aşağı inip onun yanına geldi. "Oh, dosyayı buldun mu Akutagawa-"

Dazai, Atsushi'yi o halde görünce kaşlarını çatmış bir şekilde Akutagawa'ya döndü. "Yakalandınız mı Akutagawa?!"

"Hayır Dazai-san, hayır." Atsushi'yi yan tarafında bulunan kanepeye dikkatlice yatırdı. Dosyayı Dazai'ye uzatırken, "Dosyayı buldum. Fakat Atsushi birden bayıldı ve sanırım bu benim suçum..." dedi. Gözlerinden yaşlar akıyordu artık, sesi titriyordu. Dazai, Akutagawa'nın elindeki dosyayı aldı. İç çekti. "Tamam şu an neden bayıldığı değil, nasıl ayılacağı önemli. Onu odana götür ve kendi yatağına yatır, orda daha rahat eder. Ben bir doktor göndereceğim tamam mı?" Dazai, Akutagawa'yı öyle görünce yumuşamış ve bu ses tonuna da yansımıştı.

Akutagawa, narin vücutlu sevdiğini kucağına alarak odasına çıktı. Onu kendi yatağına yatırdı, üzerini örttü üşümesin diye. Yatağın boşluk kalan kısmına oturdu. "Özür dilerim, geçmişimizi senden sakladığım için." diye başladı sözlerine. Keşke Atsushi bunları duysaydı. Ama bilinci kapalı birisi dışarıdaki sesleri duyamazdı öğle değil mi?

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin