xxᴠɪɪɪ

548 57 147
                                    

"Atsushi, gi-" Akutagawa kontrolünü çoktan kaybetmişti. İçindeki şeytan ortaya çıkmıştı ve bu azgın şeytan, kandan başka bir şey istemiyordu. İnsanları yakalayıp, onları öldürene kadar kanlarını içmek istiyordu.

Şu an bulundukları yerde ise, sadece Atsushi vardı.

Atsushi, kontrolünü kaybetmiş sevgilisinin karşısında panik olmuş, ne yapacağını şaşırmıştı.

Akutagawa, keskin tırnakları ile Atsushi'ye saldırdı. Atsushi oturduğu yerden kalktı, geriye doğru attı kendini.

Akutagawa'nın aklı yerinde olsa, şu an Atsushi'ye değil zarar vermek sadırı hamlesinde bile bulunmazdı. Fakat durum buydu. Kırmızı ay, vampirin aklını başından almıştı adeta.

Kırmızı ay ile ilgili Chuuya'nın anlattıkları kulaklarının içinde yankılandı Atsushi'nin. "Kırmızı ay'ın ışığından etkilenen vampirler kontrollerini kaybederler ve düşünemezler, tek istedikleri kandır. Etraflarında ne var ne yoksa yakıp yıkmaktan çekinmezler." demişti Chuuya. Fakat bunun nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda bir şey dememişti.

Kırmızı ay yüz yılda bir ortaya çıkan bir şeydi ve zamanı tahmini olarak bulunabilirdi. Ama bu seferki tahminlere karşın bir hafta erken gerçekleşmişti.

Akutagawa da bunu düşünerek çıkmıştı dışarıya ama ay daha fazla bekleyememiş olacak, bir hafta erken kırmızı rengine bürünüvermişti.

Atsushi Akutagawa'dan kaçıyor, Akutagawa ona saldırıyordu. Bu böyle devam etmezdi. Kılıcını ortaya çıkarmıştı Atsushi ama sevgilisine saplamayı falan düşünmüyordu. Bunu savunma için kullanacaktı ama savunma sınırı da git gide azalıyordu.

En sonunda bir ağacın arkasında saklanarak Akutagawa'nın görüş açısından çıkmaya çalışmayı düşündü Atsushi. Akutagawa'nın sersemlediği bir anda ağacın arkasına gizlendi. Akutagawa onu görememişti ve şehre doğru yol almaya başlamıştı.

Evet bu daha kötü bir şeydi. Fakat Atsushi'nin buna bir çözüm bulması için bir süreliğine ondan uzaklaşması gerekliydi. "Chuuya-san mutlaka bir şeyler biliyor olmalı." diye düşünerek vakit kaybetmeden Chuuya'nın evine doğru yol aldı.

Oraya vardığında Chuuya evinin önündeki kafayı yemiş vampirler ile ilgileniyordu. Chuuya, Atsushi'nin yaralı ve perişan halini görünce endişelenmişti. "Atsushi! İyi misin?"

"Ben iyiyim de... Akutagawa..." Alt dudağını ısırdı Atsushi. Çok duygusal bir çocuktu aslında, bu zamana kadar tutup ağlamaması bile şaşırtıcıydı. "O... O ay ışığından etkilendi!"

"Böyle bir zamanda neden dışardaydınız?!"

"Uzun hikaye... Onu nasıl kurtarabiliriz Chuuya-san?" Atsushi yalvaran gözler ile Chuuya'yı süzerken Chuuya üstünde bir yük hissetmişti. Abilik yükü. Küçük kardeşi, bir şeyi yapmasını bilmediği için abisine soruyordu ve abisinin her şeyi bilebileceğini düşünüyordu.

Fakat sorun şu ki, Chuuya da nasıl olacağını bilmiyordu.

Atsushi'ye, "Bilmiyorum." diyemedi. Boğazını temizledi. "Akutagawa'yı kontrol et ve insanlara zarar vermesini engelle. Çözümle beraber senin yanına geleceğim."

O an Atsushi'nin gözlerinde bir umut ışığı yanmıştı. Akutagawa'nın kurtulmasının bir yolu vardı.

Chuuya'yu onaylayıp koşarak ordan uzaklaştı. Chuuya olduğu yerde sızlanarak, "Şimdi hapı yuttun. Ne olacak Chuuya?" diye kendine söylendi. Sonra aklına gelen fikirle gözlerini açtı.

"O aptal bir şeyler biliyor olmalı. Ve bence etkilenmemiştir de." Tırpanını tekrar aktifleştirip aptal olarak adlandırdığı kişinin yanına doğru yola koyuldu.

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin