xxxᴠɪɪ

177 29 126
                                    

Sonunda kaçmayı başarmışlardı.

Ormanın girişine vardıklarında Atsushi'nin bahsettiği gibi arabacı onları orda bekliyordu. Dazai ayarladığı için arabacı tabiki de bir vampirdi, ama zorda kalsa bile yine de Atsushi'ye zarar vermesi yasaklanmıştı.

Arabaya binmeden önce Atsushi arkasını dönüp, geride bıraktığı şehrine baktı. Burda yaşadığı anıları bir film şeridi gibi gözünün önünden geçip gitmişti.

Akutagawa onun dalıp gitmesi nedeniyle elini onun omzuna koymuştu. "İyi misin?"

Atsushi kafasını evet anlamında sallamıştı.

Daha fazla vakit kaybetmemek adına arabaya binmiş, tülden kapıyı kapamışlardı. Bu at arabası onları ne kadar sürede oraya ulaştıracaktı bilinmez ama uzun bir yolculuk olacağı kesindi.

Araba hareket ettiğinde, Atsushi gözlerini kapatarak kafasını Akutagawa'nın omzuna yerleştirdi. Elleri, kendi bacağının üzerindeydi. Akutagawa sağ elini onun ellerinin üstüne koydu.

Şu an sözler değil bakışlar, davranışlar konuşuyordu. Arabanın içi karanlıktı. Akutagawa, canından çok sevdiği Atsushi'sinin alnına bir öpücük bıraktı.

Şu an gerçekten bu şehirden, ülkeden ayrılıyorlardu ve Atsushi hala tam olarak bunu idrak edememişti. Akutagawa da aynı şekildeydi aslında ve Dazai'ye bir veda bile edemediği için üzgündü.

Onlar şehirden ayrılırken felaketin habercisi Avcılar Birliği'ne giriyordu.

Avcılar Birliği'nin etrafındaki güvenliklerin hepsi sessizce etkisiz hale getirilmişti. Bunu yapan iki kişi, ellerini kollarını sallayarak içeri girmişlerdi. Fazla rahatlardı.

Vampirlerin tutulduğu bodrum kata ilerlediler ve hücre kapılarının kilidini açtılar kolayca.

Son hücreye geldiğinde durdu kapıyı açan kişi. Kan kokusu geliyordu içeriden ve hala tazeydi.

Kapıyı açtığında yerde birkaç damla kan olduğunu görmüştü. Ne olduğunu tahmin etmişti. Gülümsedi. "Biraz daha bekleseydin zaten ben açacakmışım kapıyı."

Yanındakine seslendi ve kapısı açılan vampirlere tek tek şırınga ile ilacın enjekte edilişini izledi. Vampirler itiraz ediyor ve kurtulmaya çalışıyordu ama ilacı enjekte eden kişi fazla güçlüydü.

İlaç işi bittikten sonra ikisi de binadan çıktılar. Kendilerini güvenceye almak adına binadan baya uzak bir yere geçmişlerdi.

"Birazdan vampirler kontrolden çıkmış şekilde insanlara saldırmaya başlar." dedi kafasında Ruslara özgü bir şapka bulunan adam.

Yanındaki palyaço kılıklı diğer adam sadede kafa sallamıştı. O, Rus olanın emirlerini yapmakla yükümlüydü. Yani en azından kendini öyle sayıyordu.

Kendini ona adamıştı adeta. Onun her dediğini yapıyor, her şeyin onun lehine olmasını sağlıyordu.

Yanlış olduğunu bilse bile.

"Dos-kun." Rus olana seslendi Ukraynalı. Adam kafasını ona çevirdi. "Ne istiyorsun?"

Yüzünde sinirli bir ifade vardı örgülünün. Aynı zamanda korkulu da. Yutkundu. "Bu yaptığımız doğru değil."

"Değil? Benim yaptığımı mı sorguluyorsun Nikolai?"

"Amacım o değil... Sadece böyle vahşice katletmek... Ço-"

Fyodor tek bir bakışı ile susturmuştu Nikolai'yi.

Nikolai gözlerini kaçırdı ve kafasını aşağıya eğdi.

ᴀᴠᴄɪ || shin soukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin