20.

272 17 37
                                    

"asla! Asla bu kıyafetlerle seni tekrar o bar'a götürmem!"

Yaklaşık yarım saattir yibo zhan'in kıyafetlerini çıkartması için uğraşıyordu.
Kesinlikle istediğini giyebilirdi ona göre bu çok fazlaydı.
Etek olmazdı.
Hem her yeri görünüyor hemde çok yakışıyordu ve yibo insanların eşine yiyecekmiş gibi bakmasını istemiyordu.

"Senin yanında olacam hep. Elini bir an olsun bırakmayacam."

Yibo zhan'a bir bakış atıp pes etti.

"Peki ama bir sarise bile uzaklaşmak yok."

Zhan yibo'nun yanaklarını öptü.
"Hadi gidelim o zaman."

Yibo zhan'in mutlu olduğunu görünce birazcık daha yelkenleri suya indirdi.
O böyle mutlu olsundu. Yibo katlanırdı. Kıskançlığa..

Elini zhan'in beline atıp odadan çıktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elini zhan'in beline atıp odadan çıktı.

Yibo otelin arka kapısına ilerledi.

"Kameralara yakalanmak istemeyiz."

Zhan'in kolları arasına alan yibo onlar için hazır bekleyen araca koşup bindi. Yolculuk sırasında ikili sessizce yolu izliyordu.

Sonunda bar'ın önünde duran araba ile kapı açıldı.

Önce yibo inip zhan'in elinden tutup kendine çekti. Ve yürümeye başladı.

İnsan kalabalığın içine giren ikili gürültülü müzik eşliğinde bir masaya doğru ilerledi.

Zhan hareketli müziğe ayak uydurmaya başlamıştı bile.
Yibo da zhan'a pür dikkat bakan bir gruba dik dik bakıyordu.

Yibo her ne kadar sakin kalmaya çalışsa da adamlar kendi aralarında konuşmaya da başlamıştı.

Yibo zhan'i belinden tutup kendine çekti.
Ve koruma istemek için telefonundan haru'ya mesaj attı.

Bir saat boyunca yibo zhan'i yakınında tutmuştu. Ve ona pür dikkat bakan adamları fark etmemesi için uğraşmıştı.

Sonunda onlara doğru gelen grup ile yibo derin rahatsız bir nefes aldı.

"İbne olduğun yetmiyor birde kız gibi giyinmiş."

Yibo zhan'in elini tuttu ve arkasına çekti.

"Ne o korktun mu?"

Yibo dayanamayarak adama dalacağı sırada haru zhan'in diğer tarafına geçip önünde durdu.

Zhan hiçbir şey yapamıyordu çünkü önünde duran haru ve yibo buna izin vermiyordu.
Yoksa cevabını esirgemezdi.

Haru ile birlikte onları koruma altına alan 10 adam daha onlara sataşmak için gelen adamaları uzaklaştırmaya başladılar.

Adamlar ne yazık ki zhan'i tanımıyordu.

"Ne o kendi başınıza bizimle kavgaya tutuşamadınız mı da arkadaşlarınız geldi." Diye güldü ve son gülüşü oldu.

Korumalardan biri onu tuttuğu gibi dışarı çıkardı ve polis arabasına ilerledi.

"Ne oluyor lan!?"

Diğer arkadaşları da teker teker gelirken en son zhan ve yibo korumalarla birlikte çıktı tabi taşkınlık olayı sızdırılmıştı. Kameralar yizhan'ın önünü kesti.

"Bunlar ünlü müymüş? Sıçtık!"

Haru onlara yaklaşıp süzdü.

"Ben profesör doktor xiao zhan'ın avukat'ı haru."dediğinde güldü.

Başını iki yana salladı ve devam etti.

"Sözlerinizi geri mi alırsınız yoksa japonya hükümeti ile mi uğraşırsınız..çünkü şahsi hakaret var?"

Haru aslında onları korkutmak istiyordu zhan'i koruma içgüdüsü geri plana atmak zorundaydı çünkü eğer aktif durumda olsa haru bu adamları sağ bırakmazdı.

"O adam kim ki?" Dedi içlerinden biri.

"Dedim ya, japonya ve dünyaca ünlü beyin cerrahisi uzmanı."

Adamalar şokla zhan'a bakarken röportaj verdiğini gördüler.

"T-tamam özür dileyeceğiz." Dedi içlerinden biri korkarak.

Ve o gece bir saatlik karakol macerası medyadan kaçma macerası derken bitmişti.

"O adamları hallederdim ama seni yalnız bırakamazdım. O adamların söyledikleri seni yaralamıştı bundan eminim belli etmesen de bunu biliyorum çünkü ben bile kırıldım. Ama ne olursa olsun üzülme zhan, o insanlar kalpleri ve gözleri nasıl görmek isterse öyle görüyor insanları."

Yibo geldiklerinden beri zhan'in biraz daha sessizleştiğini fark etmişti. Japonya'da belki ona böyle tepki gösteren olmuyordu ya da oluyordu ama yibo zhan'in üzüldüğünün farkındaydı.

Zhan yibo'nun kolları arasında uzanırken yibo'yu hiç kesmeden dinledi.

"Biliyorum, farkındayım ve haklısın ama onlara hiç bir zararım yok ki! Neden insanlar karşısında tanımadıkları adamları kırmak için bu kadar uğraşıyor."

Yibo zhan'in kapalı gözlerinden öptü.

"Bunları düşünme sevgilim hadi biraz uyu."

***

"Ağam, bu damat bizim inadımıza yapıyor bence. Şu haline bak! Yibo oğlum neden birşey demiyor onun da suçu var. Hele bir eve gelsin."

Yibo'nun annesi televizyon başında oturmuş şaşırılmayacak şekilde zhan'in kıyafetine isyan ediyordu.

"Tamam sus hanım! Hele bir gelsinler konuşursun! Yeter."

Gelinler mutfakta oturmuştu.

"Yibo nasıl birşey demez anlamıyorum." Dedi küçük gelin.

"Yibo'nun kendine hayrı yok.. birde kalkıp evlendirdiler. Birtek şirkete katkısı var."

"Benim anlamadığım ailesi nasıl buna böyle izin verdi. Kız gibi giyinmek onlar için normal galiba."

Bütün gelinler dedikodu malzemesi buldukları için toplanmışlardı.

"Annem sinirden renk değiştirdi." Dedi gülerek yibo'nun ilk yengesi.

"Ne diyecem. Acaba yattılar mı?"

Bütün gelinler bunu duyunca sessizleşti.

"Sanmam." Dedi yibo'nun küçük kuzenin eşi.

"Nasıl evlendiklerini gördünüz. Zhan kafasına silah bile dayadı."

Herkes onu onaylarken içeri yibo'nun annesi girdi.

"Dedikoduyu bırakın ve yemek yapmaya başlayın!!"

Sinirini gelinlerden çıkartıyordu resmen.

Herkes dağılıp iş başı yaptı.

†******†******†*****†******†*****†***

†******†******†*****†******†*****†***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
AŞİRET =GAY= ~ YİZHAN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin