Gökyüzüm Sen - Gökşin Derin(bu şarkıyı ilk dinlediğimde pek beğenmedim. Ama birkaç kere dinlediğimde fikrim değişti. Şimdi zırt pırt dinlediklerim listesinde.)
"Pembe gloss mu sürmeliyim yoksa şeffaf mı? Biliyorsun ruj sürmek istemiyorum." diye sordum yanımdaki Pınar'a. Sonra aynadan kendimi süzdüm bir süre. Bu okul partilerine gitmenin aslında bir terapi olduğunu kabullenmem gerekiyordu.
Pınar bana döndü sonra süzdü beni baştan aşağı. "Şeffaf sür bence." dedi.
"Ama bu pembe olanda çok renk vermiyor zaten. Bu kadar pembe olduğuna bakma. Simli hatta."
Sağ elimdeki glossa baktı sonra başını salladı aşağı yukarı, "fazla renk vermiyorsa bu da olabilir. Yoksa bu bordo elbiseyle pembe bir dudak ürünü gitmez." diye mırıldandı.
"Tabii canım hemfikirim bu konuda senle."
Elimdeki glossu aynanın karşısında dudaklarıma sürdükten sonra döndüm Pınar'a.
Pınar, "on numara." diyerek onay verdiğinde gülümsedim. Ben tamamen hazırlanmıştım. Pınar ise makyajını bitirmiş, son dokunuşlarını yapıyordu.
Yağmur'a seslendim sonra. O hâlâ kıyafetini giyiyor olduğundan makyajını yaparken ona yardım edecektik.
"Giyindim, giyindim! Geliyorum!" diye cevap verdi Yağmur telaşla. Yanaklarımı şişirirken ellerimi arkamdaki masaya yasladım. Sonra aklıma yeni geldiğinden, "Bu okul partisini kim düzenliyor?" diye sordum Pınar'a dönüp. Elbisenin eteklerini düzeltirken bana bakmadan, "Borat" dedi. Kaşlarım çatıldı yavaşça.
"Neden o çocuğun düzenlediği partiye katılıyoruz ki?" diye sordum. Ona dair duyduğum tüm dedikodular birden aklıma gelince isteksiz bir surat ifadesi takınmıştım.
Pınar, "organizasyonu hazırlayanı görmüyorsun bile partide. Sen eğlenmene bak. Hem herkes konuşuyor onun hakkında. Doğru olup olmadığını bilmiyoruz."
Eğer denk gelmeseydim ona okulda daha önce, görmeseydim irrite eden davranışlarını Pınar'a hak verebilirdim bir nebze de olsa. Ancak bizzat onun yarattığı kaoslara tanık olunca hâliyle ona karşı ön yargım boyut atlamıştı.
"O çocuğun psikolojik rahatsızlıkları olduğuna eminim. Kaç kere okuldan atılmaya varan davranışlarını babası yüzünden sineye çektiler. Uzaklaştırmadan fazlasını da almadı şu ana kadar."
Pınar, "düzenlediği partiye katılma taraftarı olsam da dediklerin doğru olabilir." diye cevap verdi. Başımı sağa sola sallarken homurdandım. "Umarım dozu kaçıran şeyler yoktur partisinde."
"Biz dozu kaçırmadıktan sonra olup olmaması fark eder mi?" diye sorunca ona yan gözlerle baktım.
"Fark eder tabii." diyerek çıkıışmıştım. Ancak Yağmur girmişti odaya biz de tüm dikkatimizi ona vermiştik. Elbisesi bej rengindeydi. Kahve saçlarıyla birlikte oldukça uyum sağladığından olsa gerek beğeniyle bakıyordum Yağmur'a. Kâküllerini güzelce şekillendirmişti aynı zamanda. Okulda böyle yapmazdı genelde. Saçlarını topladığı için görmezdik kâküllerini de.
"Aslında makyajı çok abartmak istemiyorum kızlar." dedi Yağmur pufa otururken.
"Sadece kapatıcı sürüyorum o zaman." dedi Pınar. "Zaten cildin bebek gibi." diyerek baktım Yağmur'a.
Gülümseyip öpücük yolladı bana. Ben de ikisine arkamı dönüp yatağın ucuna oturdum. Saat sekize geliyordu ve kış ayında olduğumuz için hava şimdiden kararmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
En Acı Renk (Texting)
Teen FictionDeniz devamsızlığı sınırda olduğu için arkadaşının tavsiyesiyle hackerın birine mesaj atar. Ancak şans ondan yana gülmüştür bu sefer. Çünkü mesaj attığı hacker, sevdiği çocuk çıkmıştır.