26

1.4K 65 8
                                    

İlk defa bu kadar uzun süre bölüm atmadım. Nasılsınız? Ufacık kitleme burdan selam! Artık havalar soğuyor ya gerçekten mutluyum. Çünkü sıcak havadan, nemden bıktım.

Okul ve dershane, ikisi bir arada olduğu için biraz zorlanıyorum. Ara sıra kafa dağıtmak için gelip yazma seçeneğimi yok etmedim ama. O yüzden ara ara bölüm güncelleyeceğim.

Keyifli okumalar!

Ve desteklerinizi, görüşlerinizi de beklerim. Şimdiden teşekkürler.

Mesafe - Semicenk

Haydi Gel Benimle Ol - Sezen Aksu

Yapma der gibi baktım Yağmur'a. Gerçekten acıklı olan surat ifadem onu kararsız bıraksa bile yine de kararını değiştirmeme yetmemişti. Büzdüğüm dudaklarla Yağmur'un açık kahve gözlerine baktım.

"Yağmur neden uğraşalım ki bu insanlarla? Neden canımızı sıkalım boş yere? Zaten yeterince sinirimiz, keyfimiz bozuldu. Daha da bozmaya ne gerek var?" diye bir çırpıda aklımdakileri dile döktüm. Ancak yanımda ve karşımda oturan tüm dostlarım beni hiç sallamıyorlardı. Dudaklarımın arasından kaçan bezgin nefes yanımdaki Yağız'ın elimi saran eliyle iç çekmeye döndü.

Güney yarım ağzı sırıtırken ben de Yağız'ın yüzüne baktım yavaşça. "Asma suratını." dediğinde gülümsedim istemsizce.

"Ama haklı değil miyim? Neden gereksiz gerilim yaratalım ki?" diyerek devam ettim. Oysa çabalarımın boşa olduğunu anlamaya başlıyordum. Çünkü hepsi Güney'in çektiği, içeriği de Mısra ve Borat'ın öpüşmesi olan videoyu okul sayfasına atmaya mantıklı gözle bakıyordu.

Ancak ben onlardan bu noktada ayrılıyordum. Eğer videonun bizim tarafımızdan yayınlandığı ortaya çıkarsa başımıza gerçekten büyük bela alırdık.

Daha yayınlamamışken kendimce çabalıyordum fikirlerini değiştirmek için. Ancak herkes Borat'tan nefret ettiğinden kararlarını değiştirmek pek mümkün değildi.

Bu iş buraya kadardı. Umarım kimse bizi o spor salonunda görmemişti ve umarım yayınlayanların bizim olduğumuz ortaya çıkmazdı.

Dudaklarımın arasından çıkan son nefesten sonra başımı salladım yavaşça. "Peki." dediğimde Yağmur hızla kafasını bana doğru çevirdi.

"Ne?" diye sordu heyecanla. Küt ve dağınık saçlarına göz gezdirdim. Sonra da adeta gözlerinin içi güldüğünden burukça gülümsedim. "Tamam diyorum."

Sonra Yağız'a döndüm. O da onunla aynı fikirde olduğum için ufak bir tebessüm etmişti. Umut hırıltılı sesiyle, ki nasıl üşüttüyse sesi gerçekten her an balgam çıkaracakmış gibiydi, güldü. Hemen ona döndüğümde yüzüne koydurduğu alaycı ifade kaşlarımı çatmıştı. Bu surat ifadesinin sebebinin kendim olduğunu yine o boğuk sesiyle konuştuğu zaman anlamıştım. Siyah saçları birbirine girmişti. Polar bir hırka vardı üzerinde.

Kollarını göğsünde bağlamış ve ayaklarını Pınar'ın kucağına uzatmıştı. Pınar homurdanarak ayaklarını ittirse de Umut ayaklarını tekrar koyuyordu uzattığı yere.

"Sen de Mevlana çıktın be Deniz. Kötülük edene kötülük edeceğiz herâlde. Kardeşimin canını yakmış o itle uğraşmayıp da ne yapacağız?"

Ve bu sayede Borat'ın neden kötü şeyleri hak ettiğini açıkladıkları bir furya başladı.

"Her seferinde benimle alay etmesi o kadar sinirimizi bozuyor ki! Ki ben aldatıldığımı, hele de üvey kardeşiyle aldatıldığımı bilmiyordum. O yüzden lütfen şu videoyu atalım. O şerefsiz birazcık yerini bilsin."

En Acı Renk (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin