21

1.7K 93 12
                                    

Şu anda Yağız'la yalnız olduğumuz için rahatlamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Şu anda Yağız'la yalnız olduğumuz için rahatlamıştım. Diğerleri dükkanın ikinci katındaydı.

Ben bacaklarımı ilerideki sehpaya uzatırken o başını bana çevirdi. Koltukta yan yana oturuyorduk. Saçları iyice dağılmış olduğundan önüne geliyordu. Gözleri saat ilerledikçe yorgun bakmaya başlamıştı.

"Saçların..." dedim. "Çok uzamışlar, hep önüne geliyor." diye ekledim sonra.

Dudaklarını birbirine bastırırken başını karşısındaki duvara çevirdi. "Evet, uzadı. Kesmek istiyorum artık." diye cevapladı beni boğuk bir sesle.

Hâlâ duvara bakarken, "sen keser misin saçlarımı?" diye sordu.

Yutkunarak onun yan profilini izlerken başımı salladım. Aynı zamanda, "tamam." demiştim. "Daha önce kendi saçımı bile kesmedim aslında. Bir de çocukken kuaför olmak isterdim."

Yağız'ın dudakları kıvrılırken ben de omzumu silkip, "sen ne olmak isterdin?" diye sordum.

Kollarını göğsünde bağlayarak bir nefes çekti içine. "Çocukken bile geleceğimi hiç düşünmezdim. Ama babam gibi mühendis olabilmek vardı kafamda."

Başımı eğerken aynı zamanda dudaklarımı ısırmıştım, içimi kemiren huzursuzluk yüzünden.

Tekrar başını duvardan bana çevirdiğinde dikkatle gözlerine bakmaya başladım. Hafifçe kıstığı gözlerini çevreleyen kirpiklerine, yeşilin tonu göz pınarına, elmacık kemiklerine bakmaya devam ederken o dudaklarını araladı.

"Yarın..."

Yutkundu sonra. Bakışları gittikçe derinleşirken aynı zamanda tereddütlü görünüyordu. Elini saçlarından geçirdikten sonra, "yarın amcam seyahatten dönecek." dedi.

Gözlerimi kapatırken birkaç saniye bile olsa içimdeki korkuya ses vermek istemedim. Yine de amcam dediği anda tüm kontrol merkezim eror vermişti.

Aynı korkuyla aradığım gözlerimi ona çevirdiğimde, "böyle bakma." diye mırıldandı acı çeker gibi çıkan sesiyle.

Başımı eğip göz temasını kestikten sonra perde yüzünden sadece bir karış görebildiğim sokağı izlemeye başladım.

"Nasıl bakmayayım?" diye sorarken kırık bir sesle, aslında biliyordum nasıl gözlerle ona baktığımı. Başımı koltuğa yaslarken tavanı izlemeye başladım.

Allah kahretsin ki bir çözüm yolu, onu koruyabilecek bir güvencem yoktu. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Ertesi gün okula geldiğinde yanağında göreceğim taze morluklar artık daha da katlanılmaz hâle gelecekti benim için. O gözümün önünde acı çekerken ben ona yardımcı olmaya çalışacaktım. Ama aslında yardım dediğim şey onu kurtarmayacaktı.

Merhem sürmekten başka çarem yoktu. Merhem olamıyordum.

İç çekerken dudaklarımı ısırdım sertçe. Görüşüm de buğulanmış olduğundan parmaklarımla gözlerimi ovuşturdum.

En Acı Renk (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin