32

792 53 11
                                    


Nada - Medusa

Little Words - The happy fits

Artık Başkasının problemisin - düşüngeç

Bu şarkılar... Fena. En azından benim için. Dinlemenizi tavsiye ediyorum. Zaten Medusa'yı ekledim bölüme.

İyi okumalar.

Deniz'den

"Uzun zamandır bu kadar rahat hissetmedim. İki haftadır bok gibi hissediyordum." diyerek bir açıklama yaptım hemen göğsünde yattığım Yağız'a.

Gözlerim yarı açık olsa da zihnim gayet berraktı. Saat gece yarısını biraz geçmiş olduğundan hava kararmış ve açık olan camdan soğuk girmişti odaya.

"Tüm bunları bizim yüzümüzden yaşadığını hiçbir zaman unutma."

Yağız'ın dediğini sindirmek istemediğimden biraz duygusuz gözlerle ona baktım. Parmaklarım küt çenesini hafifçe okşarken, "bana bir şey olmadı." diyebildim.

Ne kadar yorgun göründüğünü anlamak bir salise falan sürüyordu. Yüzüne baktığımda gördüğüm ifade bu kadar çabuk içime işliyordu çünkü.

Gözlerini kapattı. Sanki neler yaşadığımızı sindirmek ister gibi. Yükümüz taşıyabileceğimizden ağırdı. Bu yorgunluğun da başka bir açıklaması yoktu.

Dudaklarımın arasından kaçan nefes gözümün onunda somutlaşıp buhara dönerken odanın içinin ne kadar soğuduğunu fark ettim. Ama kalkıp camı kapatmak yerine birbirimize sığınıyorduk.

Öyle bir zaman yaşıyorduk ki artık gerçek anlamıyla soğuğu bile geçirmiyordu birlikteliğimiz.

"Yoruldum Deniz." dedi. Ben de bunu düşünüyordum, çok yorulduk. Yoruldum, siz yoruldukça yoruldum.

"Yağız, tüm bunlar... Bunlar çok ağırdı."

Eliyle saçlarımı okşamaya başladı. Ben kafamı bir milim bile göğsünden oynatmadım. O parmaklarıyla saçlarımı tutam tutam ayırdı.

"Borat'ın komada olduğunu öğrenince hissettiğim boşluğun tarifi yok." dedim birden bire. Sonra histerik bir gülüş kaçtı ağzımdan. "Yanlış anlama, burada asıl konu senin amcan. Ve onun..."

Cümlenin devamını getirecek, o adamın sahip olduğu karakterin ve kişiliğin tanımını yapacak bir kelime bulamadım. Hatta o kadar ki dilimin ucuna kadar gelenleri hafif kalır diye geri gönderdim.

Yağız sanki tüm düşüncelerimi okumuş gibi, "onun yapabileceklerinin bir sınırı yok. O sevmeyi, merhamet etmeyi bilmiyor." dedi.

"Ne yapacağız?" diye sordum korkarak. Nefes alışverişlerim hızlanmıştı. Kafamı Yağız'ın göğsünden ayırıp dikkatle yüzüne baktım.

Sanki... Bir tereddüt vardı bakışlarında.

"Yağız... Bu adamın sana daha fazla zarar vermeyeceğini ne malum?" diyebildim. Dudakları hafif aralıktı. Sorduğum soruyu bir süre cevaplayamadı. Belki de cevap vermek istemiyordu.

Ancak ağır ağır, "ben onun işine yarıyorum" demişti. Evet, sahi Yağız'ın sahip olduğu yetenek hayatını kurtarıyordu.

Ama ben onun parıl parıl parlayan zekâsını, o adam ve onun hayrına kullanması istemiyordum. Kendi geleceği için harika şeyler yapabilecek yeteneğe sahipken tüm hepsinin amcasının elinde olmasını bilmek ve bu durumun sürmesini görmek istemiyordum.

En Acı Renk (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin