35

310 17 1
                                    

Oy verirseniz mutlu olurum. Yazması keyifli bir bölümdü bu benim için. İyi okumalar.

~•~

"Ha ne?" dedi şaşırarak. Kaşlarını kaldırarak bana bakıyordu. Dudaklarımı yalayıp gülümsedim.

"Yani neden dükkanda yatacaksın ki? Gel, birlikte benim yatağımda yatalım." dedim. "Zaten babam sabah erkenden işe gideceği için çoktan uyumuş oluyor. Ben de tek başıma yatıyorum odamda." diye devam ettim.

Yutkundu. "Dükkanda yatabilirim. Hem riske atmamış oluruz. Günün birinde babanla tanışırsam eğer..." dedi sonlara doğru korku dolu bir ses tonuyla.

"Yok ya," çıktı ağzımdan. Sonra elimi salladım hiçbir şey olmaz dercesine.

"Hem ben karar verdim Yağız. Bu gece geliyorsun benim odama. Ne var sarılarak uyuruz işte mis gibi." dedim. Bu sefer reddetmemesini ima edercesine sert konuşmuştum.

"Umut... O yalnız kalacak." dedi düşünceli bir sesle. Aklım hemen Pınar'a söylediği rezil rüsva cümlelere kayarken kaşlarım çatıldı.

"Yalnız kalmalı zaten o eşek kafalı. Biraz yalnız kalsın da aklı başına gelsin. Pınar'ın ağlamaktan ciğeri söküldü be." diye çıkışmıştım.

Yağız beklemediği bu çıkışım karşısında önce dudaklarını aralamış sonra da duraksamıştı. Ben de onun anlık bu bocalamasını fırsat bilip kollarımı göğsümde birleştirdim.

"Ya sen benimle gelmemek için bahane uyduruyor olabilir misin acaba? Koskoca Umut dükkanda tek kalamaz mı yani? Oldu olacak korkudan ağlar falan deseydin!"

Bunu hiç beklemediğinden gerek gözleri parladı. Ben de onun yüzüne bakmak yerine yan dönüp önden yürümeye başladım. Ama o aramıza açtığım mesafeyi koşarak hemen kapattı ve omuzlarımdan yakaladı beni.

Çok hızlı bir şekilde beni kendine döndürdüğünde dayanamayıp gülümsedim. Elbette benimle gelmek isterdi. Ama neden bu kadar uzatmıştı anlamıyordum. Endişeleri olsa bile bunların yersiz olduğunu görecekti eninde sonunda.

"Sence ben bunu istemez miyim?" dedi gözleri hâlâ parlıyordu ve ben şimdiden yaptığım tripten huzursuz olmuştum. Sırıttı yarım yamalak. "Gerçekten istemeyeceğimi mi düşünüyorsun Deniz?"

Kararsızlık içinde yüzüne baktım. "Yok, yani istersin tabii niye istemeyeceksin? Ama neden hemen evet demiyorsun?"

Gülümsedi ve gözüme doğru gelen saçı yumuşak bir dokunuşla geriye doğru attı. "Ben seni düşündüm güzelim. Ama sen yeterince düşünmüşsün hâlbuki. Gelmez miyim ben?"

"Hah şöyle." dedikten sonra kıkırdadım.

"Şimdi..." dedi Yağız elimi sıkı sıkı tutarken. "Şu Pınar ve Umut arasında neler geçtiğini anlat. Çünkü Umut bana hiçbir şey anlatmadı."

Şaşırarak ona doğru baktım. "Ama siz barıştınız." dedim hâlâ aynı şaşkın bir ifadeyle.

Yağız, Umut'la barıştıklarını dün gece bana mesaj atarak haber etmişti. Ama aynı zamanda dün gece Pınar dükkana gidip Umut'la tartışmış ve sabahında beni arayarak durumdan haberdar etmişti.

"Evet, biz dün gece barıştık. Nazlı ve Güney'in ısrarlarıyla dükkana Umut'un yanına gitmeye karar verdim. Dükkanda dalgın dalgın oturuyordu. Suratı beş karıştı. Benim geldiğimi görünce hiç tepki vermedi." dedi Yağız.

"Ben uzun uzun onun iyiliğini istediğimi söyledim. Sessizce beni dinledi. Onu kardeşim olarak gördüğümü söyledim. Beni çocukken hep koruduğundan bahsettim. Dinliyormuş gibi gözüküyordu."

En Acı Renk (Texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin