14. Bölüm - Misafir

52 8 0
                                    

Görüşlerinizi paragraf aralarına bekliyorum. Bölüme oy verirseniz çok sevinirim.

Keyifli okumalarr <3


5 YIL ÖNCE

Cumartesi sıralama turları atılırdı ve biz de o sıralama turlarından birindeydik. Bugünkü sonuçlara göre yarın yarış yapılacaktı. Lamborghini garajında ise oldukça hareketli bir hava vardı. 

Marc birkaç saat sonra yarış arabasına binmeyecekmiş gibi benimle sohbet ediyordu. Daha doğrusu tartışıyorduk. 

''Luke yayında Fortnite oynuyor. Sen de gel bizimle oyna işte. Neden inat ediyorsun?'' dedi Marc.

''Ya sevmiyorum.'' dedim mızmızlanırcasına. ''Counter Strike oynayalım. Ben size öğretirim. Hiç üzülmeyin'' dedim yapay gülümsememle.

''Fortnite sarıyor Derin. Sen de bize katıl. Ya da beni CS için ikna etmeye çalışma'' dedi Marc.

''Ya ama ben CS seviyorum...'' dedim. Nazlanıyordum.

''İyi de bebeğim sen hep CS seviyordun. Neden bugün özel olarak bizimle oynamak istiyorsun?'' dedi Marc. Haklıydı. Bugün özel olarak istiyordum çünkü şerefsiz Onurla oynayacaktık. Dün...

Ama gelmedi. O gün görevi vardı ama o saatte çoktan bitmiş olması gerekiyordu. Gelmediği sırada başına bir şey gelmesinden ödümüz koparken defalarca aradık onu. Açmadı. Bu sabah bana geri döndüğünde ise uyuyakaldığını söylemişti. Yanındaki kızın sesini duymasam inanıp haline üzülecektim. Ama beter olsundu! İnsan kardeşini ekmezdi ki başka bir kız için. 

Ne diyordu Barney Stinson ''Bros before hoes'' ! Yani en kibar haliyle kardeşlerinizin sevgililerinizden ya da ilişkilerinizden daha önemli olduğunu belirtiyordu. Barney haklıydı. 

Bu yüzden oyun arkadaşımı kaybetmiş gibi hissediyordum. Onur, artık benim oyun arkadaşım değil gibi hissediyordum. Bu yüzden yeni oyun arkadaşlarına ihtiyacım vardı.

''CS oynadığım arkadaşım beni ekti. Düşünsene hayatında hiç oynamamış sizi davet ediyorum! Globalim ben CS'de. Yani o kadar hayatsızım ki en iyi seviyedeyim. Ve buna rağmen hiç oyunu bilmeyen sizi çağırıyorum!'' dedim kendimi acındırmaya çalışarak. ''Çaresizim görmüyor musun?'' dedim sonunda dayanamayıp kahkaha atarak.

Marc da gülmüş ama bana cevap veremeden arkamızdaki sesle donmuştu.

''Bizimle oynayabilirsin istersen'' demişti arkamdan gelen neşeli ses. Sesi tam çıkartamamıştım. Yani aslında ünlü bir futbolcunun sesine benziyordu ama şu an bizim garaja gelmiş olsaydı bize haber verirlerdi. O yüzden hiç tanımadığımız adama dönüp tanışmamız gerekecekti.

Yüzümü sesin geldiği yöne çevirdiğimde Brezilyalı futbolcu Silva Santos'u gördüm.

Siktir!

Dünyanın en ünlü futbolcularından biri garajımıza geliyorsa bundan haberimiz olmalıydı. Marc, Silva'yı oldukça normal karşılamış ve arkadaşça tokalaşmışlardı. Ben ise karşımda sevdiğim sayılı futbolculardan görmüştüm. Ve bu adam inanılmaz cs oynuyordu. Twitch yayınları bile vardı ki Silva çok az yayın açmasına rağmen inanılmaz izlenirdi. Zaten yakışıklı ve gençti de. Adamın eksiği yoktu. Fazlası ise çoktu.

Silva tokalaşmak için elini bana uzattığında sakinliğimi korudum ve kendimi tanıttım. 

''Global oynuyorsan CS'yi, bir ara mutlaka birlikte oynamalıyız'' dedi Silva. 

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin