5. Bölüm - Suikast

113 17 18
                                    

Umarım beğenirsiniz. Yorum ve düşüncelerinizi paragraf aralarında bekliyorum :)

Keyifli okumalar

   3 YIL ÖNCE

   Marc'ın ölümünden sonra MİT'e girmiş ve babamın izinden gitmiştim. Şu anda ise görevden dönüyordum. Irak'tan Ankara'ya. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın merkezi, Kale'ye gelmiştim. Kocaman ve inanılmaz teknolojik bir yerdi Kale. Görevlerin karargahı da burası oluyordu genelde. Ben ise görev sonu rapor vermek adına üstümün odasına gidiyordum. Oğuz başkanın odasına. 

   Kapıya gelip tıklattığımda 'gir' komutu aldım ve içeri girdim. Oğuz başkan odada tur atıyordu. Gergin bir hali vardı. 

''Başkanım?''

''Gel, Derin. Geç otur.''

   Bir görev daha mı gelmişti bilmiyordum ama söylemekten hoşlanmayacağı bir şeyler söyleyecek gibiydi. Bundan hemen önce vermem gereken sözlü raporu vermek adına ağzımı açtım. ''Başkanım görev başa-'' dediğimde sözümü kesti. 

   ''Görevi sonra konuşuruz Derin.'' dedi es verdi ve devam etti ''Bunu söylemenin kolay bir yolu yok''

   Kötü bir şey olmuştu. Şimdi içime düşen kor ise hiçbir zaman bitmeyecek gibiydi.

   ''Başımız sağ olsun'' dediğinde vücudum tüm işlevini yitirmişti. Yine bir şehit haberi almıştık ve başkanım bunu bana söylediğine göre yakın bir iş arkadaşımı kaybetmiştim. Yumruğumu sıktım ve tırnaklarımı derime geçirdim. Kimi kaybetmiştik? Oğuz başkan benim ona sormama izin vermeden tekrar konuşmaya başladı. 

   ''Ercan başkan... Trafik kazası geçirmişler kızım'' dediğinde sesi kısılmıştı. Bahsettiği Ercan Başkan, benim babam olan olamazdı değil mi? Başımız sağ olsun dediği kişi MİT'in en yüksek rütbelilerinden biri olan Ercan başkan olamazdı değil mi? Babam ölmemişti değil mi?

   ''Bana şu an babamın öldüğünü söylemeye çalışıyor olamazsınız''

   Yüzü daha da düştüğünde kafasını umutsuzca salladı. Tırnaklarımı ne kadar batırdığımı bilmediğim ellerimden sızan sıvının kan olması olasıydı.

   ''Arabada beş kişilermiş Derin'' dedi Oğuz başkan ve ellerimi fark etmiş olacak ki beni kendime getirmeye çalıştı. Halbuki ben kendimdeydim. Sadece bu saçma kabustan uyanmaya çalışıyordum. Ben konuşmayınca Oğuz başkan devam etti:

   ''Ercan Beyoğlu'' babamdı

   ''Farah Beyoğlu'' annem

   ''Deniz Arslan Beyoğlu'' abim 

   ''Sude Tezcan Beyoğlu'' yengem

   Sustu. Devam etmedi. Neden etmemişti? Söylesin ve bu kabus hemen bitsin istiyordum. Context bitince rüya da bitmez miydi? Birazdan marsa falan çıkmayacak mıydım nasıl olsa? Rüyadaydım. Aracın içindekilerin önemi yoktu. Ama uyandığımda ilk işim annemlerin yanına oradan da abimlere gitmek olacaktı. Gerekirse biraz izin alacaktım ama bu aptal rüyadan sonra onları görecektim. Hala susan ve 5. kişiyi söylemeyen başkanıma baktım. Kahkaha attım. Kabus görüyordum, burada ettiğim saygısızlığın bir önemi yoktu. Oğuz başkan sessizliğini koruyunca ben de gülerek konuştum ''5. kişi de Su Beyoğlu'dur'' dediğimde bir kahkaha daha bastım.

   ''Derin sen iyi değilsin''

   ''İyiyim başkanım neden iyi olmayayım'' dediğimde tekrar gülme krizine girmiştim. Gelmiş bana tüm ailen öldü diyordu hem de tek trafik kazasında. Benim derhal uyanmam lazımdı.

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin