22. Bölüm - Nice

66 6 0
                                    

Bölüme oy vermeyi ve düşüncelerinizi paragraf aralarında yorum olarak paylaşmayı unutmayın.

Keyifli okumalarr


Zil sesiyle aralanan gözlerim, birkaç saniye boyunca nerede olduğumu sorgulamamı sağladı. Uyku sersemliğiyle tanıyamadığım bu odanın kendime ait fakat yıllardır uğramadığım bir yer olduğunu fark etmem ise zor olmamıştı. Tam olarak açmakta zorlandığım gözlerim tüm odayı incelerken gözlerime dolan güneş ışığı, Monaco ve deniz manzaralı penceremden geliyordu.

Zile tekrar basıldığını işittiğimde ağrıyan başımı görmezden gelerek evin kapısına yöneldim. Odadan çıkarken aynada gördüğüm yansımama kısa bir anlığına göz attığımda, gece düğünde giydiğim kıyafetlerin hala üzerimde olduğunu fark etmiştim. Bir kere daha çalan kapıyı daha fazla bekletmek istemediğim için kapıya koşar adımlarla gittiğimde delikten kim olduğuna bakmıştım.

Luke Waumann ise beklemenin verdiği bıkkınlıkla zili farklı ritimlerde çalıyor ve benim sinirlerimi alt üst ediyordu.

Zaten bu eve nasıl geldiğimi hatırlamıyordum ve bu hale gelmeme sebep olan Luke'a yapmayı düşündüğüm işkence planlarımı da göz ardı ederek kapıyı açtım. 

Gözlerini kısarak bana bakan Luke, ''Benim suçum değildi'' diyerek kendisini savunmaya çalışmıştı. Ama kendisini savunmaya zaten ihtiyacı yoktu zira benden korkmak bir yana, şu an yaşadıkları durumdan keyif bile alıyordu Luke. Öyle gözüküyordu

Ben ise Luke'un söylediklerini umursamadan ''Buraya nasıl geldim ben?'' demiştim.

''Hatırlamıyor musun?'' dedi Luke şok içinde. ''Sevgilin getirdi'' dedi Luke imayla. ''Hiçbir şey hatırlamıyorum. Başım çatlıyor. Sadece her şeyin senin suçun olduğunu anımsıyorum'' dedim, cümlemin sonuna doğru kısılan gözlerimle.

''Sevgilin getirdi seni buraya!'' dedi Luke kendisini savunmak istercesine. ''Sevgilim mi?'' dedim bir an için zaman ve mekan algımı kaybederek.

Bu ev ve sevgili kelimeleri yan yana geldiğinde aklıma gelebilecek tek kişi Marc'tı. Çakma sevgilisimi düşünecek halim yoktu. Tek problem ise çakmak sevgilisimi düşünüyor olmamdı...

''O niye burada değil?'' dedim. Gerçekten hiçbir şey anlamıyordum ve hatırlamıyordum!

''Adam niye senin ölen sevgilinle eskiden yaşadığınız evde kalsın?'' dedi Luke beni kınarcasına. 

''Ben mi dedim beni buraya getirin diye? Otelde kalıyordum ben...'' dedim ve Luke'un kaşlarının havalanmasına neden olmuştum.

''Sevgilinin nerede kaldığından haberi yoktu'' dedi Luke imalarıyla. Ben ise bu imaları görmezden gelmemeyi seçtim.

''Monaco'ya geleceğini bilmiyordum. Neden nerede kaldığımı söyleyeyim?'' dedim, öylesine bir şeyden bahsedercesine.

''Neyse'' dedi Luke neşeyle. Aklında bambaşka planlar vardı. Öncelikle çok ses çıkarttığı için apartmandan kovulmamak istiyor olabilirdi mesela. ''Hazırlan hadi kahvaltıya gidiyoruz'' dedi Luke.

''Ozan'ı aramam lazım'' dedim ve çocuk hemen ''Derin Beyoğlu'' dedi bozuk bir telaffuzla. ''Sakın bana, sevgilinden izin alacağını söyleme''

''Nerede olduğunu merak ediyorum'' dedim çoktan elime aldığım telefonumla. Merakımı dile getirirken oldukça samimiydim.

''Aşağıda bekliyorum. Çok bekletme'' dedi Luke. Kafamla Luke'u onaylayıp kapımı kapattım. Birkaç kere çalan telefon sonunda açılmıştı. 

''Neredesin?'' dedim hızla.

KORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin