~Yoongi
1 hafta oluyor, o günün üzerinden. Sınavlar bitmiş, öğrenciler rahatlamıştı. Öyle okula gelen çok kişi de olmuyordu. Dersler boş olduğu için kendimle baş başa kalıyor, bu konuyu düşünüyordum.
Zaten kararımı da vermiştim. Ondan ayrılacaktım. Sonum hiç tanımadığım amcam gibi olsun istemiyordum. Bana ister korkak deyin, ister duygusal. Ne onu, ne kendimi tehlikeye atamam.
Annemlere söyledim. Onlarda sadece karneyi bekliyor. Sonra doğru yurt dışı. Neymiş arkadaşlarım yüzünden derslerde de başarılı değilmişim, neymiş Kore'nin katı kuralları yokmuş. Yabancı ülkelerin eğitimi daha iyimiş.
Son günlerim olduğunu bildiğimden Hoseok'un teklifini kabul etmiştim. Mutlu günlerimizi içimdeki buruklukla geçiriyordum.
Ne güzel bir sevgiliydi biliyor musunuz? Bana çok iyi bakıyor, bir anne baba gibi. Jungkook sürekli bana yenge diyor. Jungkook demişken, Jimin'e hislerini açıklamış. Jimin daha bir cevap vermemiş ama belli oda hoşlanıyor Kook'tan.
Namjin ikilisi üniversiteden sonra evlilik düşünüyorlarmış. Tabi onların aileleri benimki gibi değil. Taehyung, Yugyeom adında alt sınıflardan biri ile çıkmaya başladı. Çokta yakışıyorlar.
Yoonji'ye gelirsek o hala aynı. Ama biliyor oda artık gideceğimi. Bu yüzden bana ve Hoseok'a iyi davranıyor. Keyfi yerinde.
Bizimkilere Hoseok ile çıktığımı söyleyince şaşırmamışlardı. Zaten hastanede belli ediyormuşuz. Ama Jimin baya şaşırdı. Bazen şakasına 'enişte başlık parası hazır mı?' diyor. Hoseok tabiki her zaman gülüyor. Elbette derste acıması yok namussuzun. Bana geçen derste Namjoon ile güldük diye 50 şınav çektirdi.
Şimdi onun evinde oturmuş film izliyorduk. Romantik-komedi tarzındaydı. Ben bunları düşünürken Hoseok kumandayı almış ve TV'yi kapatmıştı.
"Neden kapattın?"
"İzlemiyordun."
"Evet. Seni izliyordum."
"Beni halının desenine bakarak mı izliyordun Yoongi?"
"Hahahahahah! Ne halısı aşkım! Sana bakıyordum!"
"Yalan söylüyorsun! Yarınki derste sana 100 şınav çektireceğim!"
"Ya ama hani ilişkiyle-ders birbirine karıştırılmayacaktı?"
"Alla alla! İyi. Hem ben bulurum sana ceza vermenin bi yolunu!"
"Yokyaaaa! O zaman bende derse gelmem ki! Hem çoğu kişi de gelmiyor zaten!"
"Yoongi! Yarın hele bi gelme!"
"Eeeee???"
"Hele bi gelme!... Ya boşver gelme. Hem...Jenny'de bana öğle yemeğini birlikte yemeyi teklif etmişti. Sen burda bekle. Ben ona mesaj atıp geleyim. Kabul ettiğimi söylerim!"
"HOSEOK! EĞER ÖYLE Bİ ŞEY YAP! O PARMAKLARINI TEK TEK NASIL KIRIYORUM GÖR SEN!"
"T-tamam...ne bağırıyorsun ya? Aish! Bak kulağım uf oldu. Dudağımdan öpersen geçermiş."
"Kulağın UF olmuş, neden dudağından öpüyorum?"
"Sen hiç biyoloji dersine girmez misin? Ay anlatamam şimdi. Çok uzun. Sen öp ben anlatırım bi ara."
"Ya bak saat 10'a gelmiş. Eve gitmem gerekiyor."
"Ben bırakam?"
"Arabam dışarda."
"Ne şimdi bu?"
"Ne ne?"
"Hava mı atıyorsun bana?"
"Ne hava atması ya?"
"Ben kendi arabamla giderim, senin kokuşmuş arabana kalmadım diyorsun Değil mi?"
"Hayır...yanlış anladın beni."
"Biraz önce kulağım sağır olduğu için yanlış anlamış olabilirim...dudağımdan öpersen geçer dedim öpmedin."
"Gel gel. Öpim de geçsin."
Dudaklarına minik bir buse kondurup çekilecekken, belimden tutup beni koltuğa yatırmış, üzerime çıkıp öpüyordu. Tanrım! Hoseok'un bu hallerine bayılıyorum.
Dudaklarımı tabiri caizade kopararak öpüyordu. Ayrıldığımızda alt dudağımın kopmuş olmasından korkuyorum. Ağzıma dilini yolladığında zevkle kabul etmiş, öpüşmemizi derinleştirmiştim.
O tişörtümü yukarı sıyırıp çıplak tenimi okşarken, bende ensesindeki saçlara parmaklarımı daldırmış, gezdiriyordum. Dudaklarımız ayrıldığında Hoseok bu sefer boynumu öpmeye başladı.
Kulak mememi ısırdığında ağzımdan bir inleme kaçmış, oda hırlayarak daha hızlı ısırıp emmeye başlamıştı. Elleri kendi düğmelerine gittiği sırada durdurulmuştuk.
"Kilit sesi de mi duymadınız ya! Çocuk var burda çocuk!"
Bizi durdururan yine bir adet Jungkook. Ben artık şüpheliyim. Jungkook'un bizim tarafta olduğundan. Hoseok hemen üzerimden kalkmıştı. Daha doğrusu ben onu itmiş ve yere düşmesini sağlamıştım.
Bende koltuktan doğrulup, üzerimi düzeltmiştim. Saçlarım karışmış, muhtemelen dudaklarım kanamıştı.
"A Kook! Naber? Nasıl gidiyor?"
"Sizi görmeden önce iyiydim!"
"Bende iyi! E ben eve gideyim o zaman."
"Nereye daha işinizi bitirm-"
"JUNGKOOK!"
"Ya Hoseok Hyung! Yalan mı söylüyo-"
"Sen Jimin'le yapmıyor musun?! Açtırma benim ağzımı!"
"İyi be! Gidiyorum ben odama!"
Jungkook ayaklarını merdivenlere vura vura gittiğinde bende ayaklanmış, askılıktaki ceketimi giymiştim. Gitmeden Hoseok ile uzun uzun öpüşüp arabaya bindim.
~Perşembe
Yarın mezun olup gidiyorum. 2 gündür Hoseok bende bir şey olduğunu anlamış, sürekli sıkıştırsa da onu geçiştiriyordum. Yalan söylüyordum, hayatımdaki en büyük doğruya.
Ailem sevinçliydi. Bavulumu bile kendileri hazırlamıştı. Çok hevesliydiler. Bir yandan babamı da anlıyordum. Çevre ve aile düşünceleri yüzünden kardeşini kaybetmişti. Ve şimdi de oğlunu kaybetmek istemiyordu.
Ama keşke işleri bu kadar uzatacağına yanımda olup kestirme yolu seçseydi. Ama yarından sonra uçuyorum zaten. Yani bir önemi kalmadı artık.
Gece yatmadan önce Hoseok'la konuşmuştum. Yarın törenden sonra, mezuniyet partisine katılmayıp birlikte eğlenecektik. Belki de birlikte eğleneceğimiz son gündü. Belki de birlikte son mutlu günümüz'dü.
∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆
Ay Helü! Nasılsınız? Ben iyiyim.
Bölüm yetiştirmeye çalışıyorum yine. İnternetim de yok :/ köy hayatı işte.
Evvveeettt! Mujdeli haber! Diğer bölüm smut olacak! Çok istediniz ve sonunda yazmaya karar verdim.
Sizce Yoongi gidecek mi? Kalacak mı? Ay Jikook da özel bölüm yapim bi ara. Neyyyyysee! Diğer bölüm görüşelim ;)Oy ve yorum yapmayı unutmayın!
Sope'la Kalın☀🌙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love At First Sight /Yoonseok
FanfictionMin Yoongi ve ikizi Min Yoonji okulun sexy beden hocası Jung Hoseok'a aşık olurlar.