Hoseok'un Kollarından Ekşınlara

119 11 21
                                    

~Yoongi

Şu an dünya yansa umrumda olmaz, sadece seni kollarımın arasına alırım ve ateşten korurum. Benim yanışım umrumda değil.
Çünkü ben defalarca yandım Hoseok.
Sen karşıma çıktığın ilk anda yanan sigaramın görevini ben yerine getirdim. İlk temasımızda parmaklarımdan başlayarak yanmaya başladım. Şimdi yangının merkezi kalbimde, Ve onu söndürecek tek bir su kaynağı yok. Kalbim çalışmayı bırakana dek senin aşkınla yanıp kavrulacak. Şimdi Güneş'ten bile daha sıcak bir yerdeyim, ellerinin altında...

Haftalarca şehvetiyle yanıp tutuştuğum bedenin yanındayım. Kollarının arasında. Üstelik dudak dudağa.

Cümlemi bitirmeme izin vermemiş, ellerini enseme atıp dudaklarımızı birleştirmişti. Alt dudağımı yavaşça emerken, ben put gibi durmuştum. Şoktaydım. Doğal olarak da ne tepki vereceğimi bilemedim. Alt dudağımı hafif ısırdığında bende karşılık verdim.

Ne olacaksa olsun dedim. Kim görürse görsün. Bu zamana kadar hep birileri üzülür, farklı bir tepki verir diye hep içimde sakladım bu duyguları. Ama artık saklayacak bir şeyim yoktu. Korkmam gereken bir şeyde. Çünkü onun yanındaydım. Sevdiğimin kollarında.

Ellerini belimde birleştirmiş, beni kendine doğru çekmişti. O yatakta uzanır pozisyondayken ben yatağa oturup üzerine eğilmiştim. Kollarımı boynuna dolayıp ensesindeki kızıl tutamlarını okşuyordum.

Bu sefer üst dudağıma geçtiğinde öleceğimi düşündüm. Tanrım! 'Nefessiz kalana kadar öpüşmek' terimi bu olsa gerek. Gerçekten de nefesim kesildi. Elimin birini göğsüne koyup ittirmeye çalıştım.

Sonunda nefes almak için ayrıldığımızda derin derin nefesler aldık. Nefesleri dudaklarımı okşarken sadece gözlerimize bakıyorduk. Ne kapı önemliydi, ne de pencere. Umrumuzda değildi.

"Bir daha... kendine çirkin deme...çünkü asla öyle değilsin...çok...çok güzelsin Yoon."

Dudaklarıma fısıldayıp tekrar dudaklarımızı
birleştirdi. Gözlerimiz açıktı ve en derinlerimize bakıyorduk. Hoseok'un gözleri bir an arka tarafa kaydı oraya baktığımda küçük bir karartı gördüm. Sorgulamak istedim ama karşımda ki adam beni deli gibi öperken aklım uçmuştu. Dilini yavaşça yollayıp,  itelemediğimi anlayınca daha derin öpmeye başladı. Fazla sertti.

Hastane kıyafetinin yakalarından tutup iyice kendime çektim. Dilini damağıma doğru itince boğukça ağzına inledim. Dilimi yalamaya başladığında resmen çıldırmıştım.  Tanrım! Şuan kasıklarımız birbirine değerken, üstünde zıplama isteğimi bastırmalıydım.

Bu sırada oda belim ve sırtımı okşayıp duruyordu. Ne kadar süre öpüştük bilemiyorum. Galiba 10 dakika rahat vardı. Ve sonunda bizi ayıran şey odaya giren bir adet Jungkook oldu. Ben dudaklarından ayrılıp onu ittirmeye çalışırken o hala beni sıkı sıkı tutuyordu.

Sonunda onu itmeyi başardığımda Jungkook bize far görmüş tavşan gibi bakıyordu. Az önce yaşadığım adrenalin yüzünden göğsüm hızla inip kalkıyordu. Sonra az önce basılmanın verdiği utançla Jungkook'un yanından geçip gideceğim sırada kolumu tuttu. Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığı çok belliydi.

"Hyung? Konuşabilir miyiz?"

Dudaklarımı birbirine bastırıp kaş göz işareti yapıp Hoseok'u gösterdim. Tanrım! Kesin Jungkook benimle saatlerce dalga geçecek. Konuşmak istemediğimi ifade etsem de beni yatağıma doğru çekiştirmişti. İkimizde yatağa oturduğumuzda Hoseok çoktan yatağına uzanmıştı.

"Hyung, senden çok özür dilerim."

"Kook...sen-"

"Hayır hyung. Ben gerçekten aptallık edip her şeyden seni sorumlu tuttum. Hatta her şey için sana patladım. Ama sinirlendim işte. Hyungum orda öyle yatarken seni eğlenip gülerken görünce...neyse işte. Özür dilerim Hyung. Sana bağırdığım için, seni suçladığım için-"

"Sana saygısızlık yaptığım için."

Hoseok uyarıcı bir şekilde araya girince ikimizde kıkırdadık.

"Ve sana saygısızlık yaptığım için."

Sonra birbirimize bir şeyler anlatıp gülmeye başladık. Hoseok ise bizi izliyordu. Utansam da hoşuma gidiyordu işte. Birkaç dakika sonra kapı tıklandığında hepimiz o yöne döndük. İçeri giren suratla tüm mutluluğum uçtu. Jenny hoca elinde buketle gelmişti.

"Bay Jung?"

Bizden tarafa bakmadan elindeki buketi masaya koymuş, dekolte elbisesiyle Hoseok'un yatağının başucuna oturmuştu. Şuanda bu kadını yırtabilirim!

"Çok geçmiş olsun. Haberinizi alır almaz çok üzüldüm. Hemen sizi ziyarete geldim. Neler geçirmişsiniz öyle. Gerçi bu sizin için pek farklı bir şey değildir. Sonuçta konversiyon bozukluğu* olan herkes için normal durumlar bunlar. Bu yüzden ben Jungkook için çok endişelendim. Sonuçta o bir çocuk. Zavallı ne kadar korktu kim bilir?"

(*Konversiyon bozukluğu; üzüntü, korku, utanç, öfke gibi çeşitli ruhsal sıkıntıların konuşmama, bayılma, felç, güçsüzlük, duyu kaybı gibi bedensel sorunlara dönüşmesi anlamına gelir.)

"Çok teşekkür ederim bayan Jenny. Okulda işler nasıl gidiyor? Çocuklar umarım salonumu yağmalamamıştır."

"Ah merak etmeyin. Ben her gün kontrol ediyorum. Arada dağıtsalar da topluyorum."

"Siz neden yapıyorsunuz? Zahmet oldu."

"Ah canım bir iki şey topluyorum ne zahmeti? Elime yapışmaz ki! Hem sizin için bir şeyler yapmak benim için zahmet değil, zevktir."

"Çok hoşsunuz bayan Jenny."

Onlar sohbet ederken pencerede tekrar bir karartı gördüm. Ama jungkook beni sürekli kıskandırmak için ikisinin yakıştığını  söylüyorken yine unuttum. Tanrım! Bu adam biraz önce benimle öpüştü! Şimdi bu kadına 'çik hişsiniz biyin jinny' diyor!

"Jungkook hadi gidelim."

"Nereye?"

"Dışarı. Dolaşalım işte."

Jungkook ile odadan çıkarken Hoseok'a gözüm üzerinde bakışı atıp hastaneyi turladık. Yarım saat sonra Jenny hocayı çıkışta gördüğümüzde Jungkook hyungunun yanına gideceğini söylemişti. Ben utandığım için biraz daha dolaşacaktım.

Ama sonra gözüm Jenny hocanın arabasına takıldı. Siyah kapşonlu biri onu arabasından zorla indirip ötedeki depoya sürüklüyordu. Zorla olduğu belliydi çünkü saçlarına asılıp çekiştiriyordu. Yavaş adımlarla arkalarından takip ettim. Neden biliyor musunuz? Çünkü yazar hanım illa beni öldürme niyetinde! Yoksa ben hiç öyle ekşın filan sevmem!

Halime bakar mısınız? Nerden nereye? Hoseok'un kollarından ekşınlara. Sırtımdaki ağrıyı boşverip büyük adımlarla içeri girdim. Jenny hocanın çığlık sesleri ve başka birine ait olan bağırma sesleri bodrum gibi olan küçük odadan geliyordu. Boyaları kavlamış, sprey boyayla yazılar yazılmış, kırık pencerelerle dolu depoda belimdeki ağrı biraz hafifleyince yerden demir bir çubuk alıp içeri girdim.

Jenny hoca yerde yüzü kanlar içinde -muhtemelen bayılmış bir şekilde- yatarken sandalyede oturmuş sigara içen bendeni görünce öyle kala kaldım.

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Ay Helü! Nasılsınız? Ben iyiyim.
Sanki Yoongi ile sizinde bana sövdüğünüzü duyar gibiyim. Ama ne yapayım kaos seviyorum ben. İllaki her bölüm bi ekşın olacak yâni. Ekşın ekşın!
Jenny'yi çok seviyorum yanlış anlamayın!
Sadece aklıma ilk o geldiği için.
Ya bu SOPE ikilisi de bir türlü mutlu olamıyor diyenler var sanırım!
Duymamazlıktan geleceğim ehü ehü ehü!

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!

Sope'la Kalın☀🌙

Love At First Sight /YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin