Love At First Sight /Yoonseok

Seni Tüm Kalbimle Anlıyorum

Yoongi

Jungkook ve Jimin yanımızdan ayrılalı 15 dk oldu. Ne yaptılar acaba? Konuştular mı? Tanıştılar mı? Kaynaştılar mı? Of çıldıracağım ya!

"Ne iş Yoongi?"

"Ah Namjoon sorma! Bak aramızda kalsın. Şu benim sıra arkadaşım varya Jungkook. Çocuk Jimin'i görür görmez tutulmuş. Ama çocuk.."

"Bilmiyor ki Jimin gay değil. Eyvah! Çok üzülür be!"

"Bende o yüzden endişeleniyorum ya. İlkiymiş. Heves etmiş ama bakalım Jimin ne tepki verecek."

"Selam Gençler! Ne yapıyorsunuz burda? Ne konuşuyorsunuz bakalım bensiz?"

Kendisi Kim Seok Jin. Bay Çokbilmiş Kim Namjoon'un sevgilisi. Resmen dedikodunun kokusunu alır. Bu yüzden çantasında hep bir paket çekirdek taşır. Çok konuşkan, dedikoducudur. Herkese emir verir durur. Büyük ya. Sadece 1 yaşcık. Aman aramızda kalsın sonra arkamdan konuştunuz diye trip atar durur.

"Hiiiiç sevgilim. Derslerden konuşuyorduk sadece. Sen ne yapıyorsun? Bitti mi hukuk dersin?"

"Ah evet bitti. Çok eğlenceli geçti. Ama seni çok özledim. Şu ders bitsin de sevgilimi ziyarete gideyim dedim hep. Biliyor musun? Kaç gündür doğru düzgün konuşamadık ben çok üzüldüm."

"Ben sevgilime kıyamam ya! Sen beni çok mu özledin? Bende derslerin var diye seni rahatsız etmek istemedim."

"Yiaa ne kadar da düşünceli bir sevgilim var benim? Ee bu akşam ne yapıyorsun? Çok güzel bir mekan biliyorum. Gidelim mi?"

"Olur sevgilim. Hem ne zamandır başbaşa kalamıyorduk. Çıkışta buluşuruz."

Öfff. Püfff. Iyy. Ben bu aşk kuşlarının konuşmaları dinlemek zorunda mıyım? Jimin de gelmedi. Jungkookla neredeler acaba? Ne yapıyorlar? Eğer biraz daha burda kalırsam kusucam.

"E-şey bölüyorum ama siz burda oturun. Ben bir Jimin'e bakıp geleyim nerdeymiş diye."

"E otursaydın. Ne güzel konuşuyorduk. Ama neyse gidebilirsin."

'E otursaydın. Ne güzel konuşuyordukmuş' muş muş. Sen onu benim külahıma anlat.

"Tamam o zaman. Sonra görüşürüz."

Hızla aşk kuşlarının yanından ayrılıp bizimkileri aramaya başladım. Ara uzun bu sayede her yere bakabilirim.

Tüm sınıflara, tuvaletlere, soyunma odalarına, kantine, revire, sahalara. Her yere baktım ama ne Jimin, ne de Jungkook'u bulabildim. Nerdeydi bunlar?

Son olarak spor salonu kaldı. Hızla spor salonuna koştum. Salon bomboştu ama sesler geliyordu. Ağlama sesi. Kim ağlıyordu? Sessizce sesin olduğu yöne gittim. Ses hakem odasından geliyordu.

Ağlayan kişi bir erkekti. Daha fazla dayanamadım ve içeri daldım. Jungkook. Ağlayan oydu. Ne olmuştu ki?
Beni görür görmez boynuma atladı.

"Hyuuung!"

Bana sarılıp ağlamaya başladı. Niye ağlıyordu ki. Asıl buraya nasıl gelmişti? Tabi ya Hoseok'tan almıştır anahtarı.

"Jungkook. Ne oldu sana? Niye ağlıyorsun?"

"H-hyung..hyung hep o-onun yüzünden..onun yüzünden. O..o beni çok kırdı."

"Jungkook. Sakince her şeyi anlat. Ağlamadan."

Benden ayrılıp koltuklardan birine oturdu. Derin bir nefes aldı. Sonra birkaç saniye bekledi.

"Hyung biz Jimin'le kantine gidiyorduk. Sonra konuşmaya başladık. Sonra senin dediğin gibi limonlu gazozu çok sevdiğimi söyledim. Birer çikolata aldık. Sonra Jimin gazozu üstüne döktü. Ben peçeteyle üstünü siliyordum. Sonra bana dedi ki;

"Jungkook çok naziksin. Teşekkür ederim ama lütfen bana bu kadar yakın olma. Rahatsız oluyorum erkeklerle bu kadar yakın olmaktan.
Çünkü ben gay değilim." dedi.

Sonra yanına bir kız geldi. Birlikte öğlen yemeği yiyelim mi dedi. Jimin de sonra onunla gitti. Bende abimden basketbol çalışacağım diye anahtarı aldım. Hyung çok üzüldüm biliyor musun? İlk defa birine aşık oldum ama birlikte olmamız imkansız. Kalbim acıdı Hyung. Onu kızla görünce, bana öyle deyince."

"Jungkook. Seni o kadar iyi anlıyorum ki. Benim de sevdiğim bir adam var. Ama o beni görmüyor bile. Bizim de birlikte olmamız imkansız. Benimde kalbim acıyor."

"Gerçekten beni anlıyor musun hyung? Seninde mi sevdiğin kişi bir erkek? Kim peki?"

"Oda bir erkek. Yakınımda olmasına rağmen ulaşamayacağım birisi. Seni tüm kalbimle anlıyorum Kook. "