Neden Parlamıyor Gözlerin?

107 13 8
                                    

~Hoseok

"Jungkook? Yoongi hala inmedi mi?"

"Hayır hyung onu bende göremedim. İstersen sen bi gidip bak. Biz Jiminle sohbet ediyoruz da."

Ah Jungkook bu sıralar garip garip konuşmaya başladı. Delirdi mi yoksa? 

Ona hediyesini ilk ben vermek istiyordum. Nedenini bilmiyorum sadece vermek istiyorum.

Çalışanlardan Yoongi'nin odasını öğrendiğimde merdivenlere yönelecektim ki Yoongi merdivenleri hızla iniyordu. Ve-

Onun gözleri mi kızarmıştı? Yoongi ağlamış mıydı yoksa? Neden? Arkasından seslendim ama duymadı, ya da kâle almadı.

Mutfağa gittiğinde kapıdan çıktığını gördüm. Bende evden gizlice çıkmak istesem mutfak kapısından çıkardım.

Hediye pakedini balkon çekmecelerinden birine koyup Arkasından bu sefer sessizce takip ettim. Boş sokakta öylesine içli ağlıyordu ki yanına gidip sımsıkı sarılmak istedim o an.

Ama gidemedim, hakkım var mıydı ki? Ama merak ediyordum. Neydi onu bu kadar üzen? Boş sokakta ayakta durmuş öylece bir yere bakıyordu. Yağmur bir anda bastırınca  hıçkırıkları durdu.

Ondan neredyse 5 Metre uzaktaydım ama net görüyordum, yağmura rağmen. Etrafına hızlıca bir baktı. Birini mi bekliyordu yoksa? Birini bekliyorsa neden ağlıyor peki?

Bir anda düşecek gibi olduğunda yanına adımlayacaktım ki o kendini topladı. Dayanamadım. Hızlanan yağmurda Yanına gidip üşüyen vücuduna ceketimi örtmek istedim.

Tam yürüyeceğim sırada arka sokaktan gelen korna ve ışık seslerine takıldım. Işıklar buraya doğru yaklaştığında yerimde kalıp ne olduğuna anlamaya çalıştım.

Sonra ard arda gelen korna sesleri. Araba yağmurdan duramıyordu galiba. Asfalttaki sudan tekerler kayıyordu.

Sonra bir anda neden korna çaldığını anladım. Sokağın ortasında öylece durup ağlayan Yoongi.

Ona baktığım sırada bu tarafa doğru dönüyordu. Bağırmak istedim ama sesim çıkmadı. Tekrar aynı şeyleri mi yaşıyordum yoksa?

Yoongi'ye doğru koştuğum sırada bendeni çoktan yere yığılmıştı. Bacaklarım başından yüzüne doğru akan kan ile bir an duraksasa da koştum.

O ana kadar çıkmayan sesim gözlerini kapattığını gördüğüm anda gök gürültüsü gibi çıkmıştı. Adını haykırmıştım. Ses tellerimi titretecek kadar.

"YOONGİ!!!"

Yanına vardığım gibi başını ellerim arasına aldım. Araba gürültüyle durduğunda bu tanıdık sima kim diye düşünmeden hemen arabasına taşıdım yüzü kanla kaplı genci.

Yine geç kalan bir ses. Yine geç kaldım. Annemle babamı kurtaramadığım gibi, ablamı ve eniştemi kurtaramadığım gibi, O'nu kurtaramadığım gibi, Yoongi'yi de kurtaramadım.

Araba hızla ilerlerken, Yoongi'yle konuşmaya çalışıyordum ama cevap vermiyordu. Gözleri açıktı sadece ve her zaman ki güzel kahveleri buz gibi bakıyordu.

Gözlerimden yaşlar akarken geçmiş olaylar bir bir karşımda belirdi. Yine boş bir sokak, yine ağlayan bir sima, yine durmayan bir yağmur, ve yine o korna sesleri ve ışıklar.

Gözlerim bir anda kaymaya başladı. İlacımı unutmuştum yine. Jungkook yanımda değildi ve bende hatırlayamadım. Ellerim hala Yoongi'nin başını okşarken başım geriye düştü.

Olacak 2 ihtimal vardı. Ya kriz geçirecektim ya da saatlerce baygın kalacaktım. Ama olmaz şuan da olmaz. Yoongi'nin ailesine birinin haber vermesi gerekiyor. Birinin onun yanında olması gerekiyor.

Gözlerim yine kaydı. Tamamen kapanmadan önce son bir kez baktım, donuk kahvelerine. Çok yavaş kırpıyordu gözlerini. Vücudu da buz kesmişti. Çok üşümüştü. Titriyordu.

Ama en önemlisi; Gözlerinin içi gülmüyordu.
Birkaç saat önceki gibi Parlamıyordu Gözleri.

Love At First Sight /YoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin