~Yoongi
Jungkook gittiğinde biraz arkasından aval aval baktım. Baktım gelen de yok giden de. Histerik bir gülüşle merdivenleri teker teker indim. Acelem yoktu ki.
Ellerim ceplerimde dışarı kadar çıktım. Hafif bir müzik eşliğinde konuklara yemek servisi yapılırken ortamda cızırtılı bir ses duyulmuştu. Köylerde ilan yapılırkenki ses gibi. Ardından da tanıdık o ses.
"Bayanlar baylar! Ben damat Kim Seok Jin. Yemek dağıtılıyor. Kendi firts klass yemeklerimden özenle seçtim! Yiyin yiyin afiyet olsun! Bende burda yiyorum! Neyse. Görevliler! Her yeri arayın ve bana mint yeşili saçlı, beyaz tenli siyah takım giymiş bir de küçük boylu birini bulup getirin! Çabuk olun! Kaçmasın! Ahahahah size de afiyet olsun sevgili konuklar! Ihım Ihım! Hadisenize görevliler!"
Aman Tanrım! Bu kişi bendim! Mint yeşili saçlı, beyaz tenli, siyah takım giymiş bir de küçük boylu....bir dakika ne?! Bana küçük boylu mu dedi?! Ben onu varya! Neyse konumuz bu değil! Benim çabucak kaçmam gerekiyor!
Etrafa şöyle bir baktım. Görevliye benzer birini görmeyince topuklarımı popoma vura vura dış kapıya ulaştığımda görevli beni baştan aşağı süzdü. Gözleri saçlarımda oyalandıktan sonra yanındakine döndü.
"Bütün terimler uyuyor. Ama baksana. Bana kısa gibi gelmedi."
"Dimi ama! Ben kısa değilim diyorum inandıramıyorum bir türlü!"
Evet. Büyük bir pot kırmakla beraber kollarımdan tutup beni binanın içine sürüklemişlerdi. Ama ne yapayım? İlk defa birileri bana kısa demedi! Heyecanlanmış olamaz mıyım yani?
"Bırakın beni! Ben bir şey yapmadım!"
"Sus konuşma! Bay World Wide Handsome Kim Seok Jin bir şey yapmışsın diyorsa yapmışsındır!"
"Kendine hala böyle mi hitap ediyor? World Wide Handsome! Hah! Güleyim bari!"
"Sus dedik sus! Çok konuşma da yürü!"
Kolumdan çekiştire çekiştire kapısını gözetlediğim odaya girdik. Arkası dönük bedenler çıkmalarını söylediğinde onlarda bana gebermem için dualar edermiş gibi bakıp odadan çıktı.
Ben sessizce olacakları beklerken ikisi de arkasını döndü. Aman Tanrım! Jin! Namjoon! Beni inceleyip üzerime atlamaları sadece 1 dakikalarını almıştı. Üçümüzde birbirimize sıkıca sarılmış ağlıyorduk.
"Sen hala nasıl yaşıyorsun söylesene?! Gittiğin için sana büyük lanetlerde bulundum! Sense hala tek parça karşımdasın!"
Jin sümüklerini çeke çeke konuştuğunda sinirli ifadesinin altında dalga geçtiğini anlamıştım. İstemeden gülümsedim. Onu bile özlemişim.
"Kötüye bir şey olmayacağını bilmen gerekirdi!"
Jin benden ayrılsa da Namjoon hala bana sarılıyordu. 13 yıllık arkadaşımdı o benim. Her ne kadar 5 senesi ayrı olsa da o hala arkadaşım, kardeşimdi. Kolları boynumda sıkı sıkıya duruyor, arada sırtıma sert yumruklarını geçiriyordu.
Nihayet ayrıldığında ben yere çöktüm. Ağlıyordum, ağlıyorduk. Onlar da üzerlerindeki pahalı takımlara rağmen benimle yere çöktü. Namjoon bir elimi, Seokjin ise diğer elimi tutmuştu. Bir şeyler bekliyordular. Anlatmamı istiyordular. Destek olmak istercesine ikiside elimi sıkıp, kocaman gülümsemişti.
"Anlatacağım...ama bugün olmasa? Bugün sizin keyfinizi bozmak istemiyorum."
"Yoongi! Nikah zaten akşam 6'da. Saat daha 4 bile değil. Anlatmalısın. Yoksa Namjoon'un arkadaşı demem çok fena yaparım!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love At First Sight /Yoonseok
Fiksi PenggemarMin Yoongi ve ikizi Min Yoonji okulun sexy beden hocası Jung Hoseok'a aşık olurlar.