~Yoongi
O büyük gün gelmişti. Gri, jilet gibi ütülenmiş takım elbisemle Hoseok'un banyodan çıkmasını bekliyordum yaklaşık 5 dakikadır. Eminim makyajı bozulmasın diye ellerini titizlikle yıkıyordu. Yüzüne de kesinlikle eliyle yelpaze yapıp serinlemeye çalışıyordu.
Halbuki ona makyajı bozulursa tekrar yapacağımı söylemiştim. Her 10 saniyede bir kapıyı yumruklamalarım ardından kapının kilit sesiyle kolu aşağı indi ve çıktı selvi boylum. (severiz)
"Seok~shi!"
Anında sağ koluna yapışıp ilerideki arabaya doğru sürükledim. Kırmızı takımında birkaç su damlası vardı ama gidene kadar kurur diye düşünüyorum. Onun dışında ters bir şey yoktu.
Arabaya bindik. Jungkook arabayı sessizce kullanırken yanlış bir şeyler vardı sanki? Neden bu kadar sessizdik?
"Hoseok?"
"Efendim?"
"Neden konuşmuyoruz?"
"Ne konuşalım?"
"Bilmem. Çok sessizsiniz."
"Konuşunca geveze konuşmayınca da sessiz oluyoruz. Biz ne yapalım Min hazretleri?"
"Ben onu mu demek istedim şimdi?"
Bana cevap vermeyip, başını cama çevirdiğinde onu üzmüş ya da kırmış olduğumu düşünüp, koltukta yanına yaklaştım. Elini tuttum, bakmadı. Omzunu dürttüm yine bakmadı.
"Hoseok bunun için trip atmayacaksın değil mi?"
Yine konuşmuyordu! Ah lanet dilim! Yol boyu böyle geçti. Abi kardeş tek kelime etmiyor, ben ise onunla konuşmaya çalışıyordum. Araba durduğunda beni beklemeden inip içeri adımladı. Bense kalakaldım. Cidden o alınmış mıydı? Ters bir şey söylememiştim ki.
Asık suratım ve elimdeki hediye pakediyle içeri girdim. Hoseok çoktan bir sandalyeye oturmuş etrafa bakıyordu. Jungkook ilerde ona el sallayan Jimin'e ilerliyor bense eğdiğim başımla Hoseok'un oturduğu masanın kenarında boş duran bir sandalyeye çöktüm.
"Hoseokie?"
Yine cevap vermemişti. Yanına ilerledim. Yüzüme bakmadan, ayağa kalkıp rastgele bir yere ilerlemeye başlamıştı. Bir anda ne oldu diye şaşkın şaşkın düşünüyordum. En sonunda da Jimin ve Jungkook'un yanına gitmeye karar verdim.
Pakedimi masaya bırakıp, etrafa göz attım. Tam o sırada havai fişekler patlamaya başladı. Yerime oturdum tekrardan. Seokjin ve Namjoon büyük kapıdan misafirlerin önüne doğru yürüyordu. Çok geçmedi birkaç dakika sonra Jikook ve Hoseok yanımdaki boş sandalyelere yerleştiler.
Islık ve alkışlar eşliğinde damatlar hafifçe eğilmişti. Yemin töreni başlamıştı. Benim ısrarlarım yüzünden rüyamda giyindikleri gibi giydirmiştim onları. Seokjin'in başındaki beyaz küçük çiçekli tüle kadar aynıydı her şey.
"Bay Kim'i öpebilirsiniz."
Evet. Dananın kuyruğunun koptuğu yere gelmiştik. Namjoon sanki tüm hayatı boyunca bu anı beklemiş gibi Seokjin'in dudaklarına yapıştı! Tanrım! Elbette hiçbirimiz bunu beklemiyorduk! O Seul beyfendisi adam herkesin içinde bunu yapıyordu! Şaşırılmayacak gibi değil!
İnanın öpüşmelerine o kadar dalmışım ki, ne ara ayrıldıkları, ne ara alkışlandıklarını, koca pastanın ne ara geldiğini bilemiyorum. Neyse buralar pekte önemli değil zaten.
Pasta kesildi. Yine alkışlar. Ve sonra hafif çalan müzik eşliğinde dağıtılan yemek. Tabi bunlar olurken bizim masada gram ses yok. Nihayet yemek yeme işi de bitince çiftler teker teker ortada dans eden Namjin çiftine katılmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love At First Sight /Yoonseok
FanficMin Yoongi ve ikizi Min Yoonji okulun sexy beden hocası Jung Hoseok'a aşık olurlar.