Medyada Hayal'in samurai pantolonu... (siyah olan tabii kii :) )
Uyandıktan sonra Hayal duşa girip günlük rutinlerini yaptı. Dün çıkarken evden aldığı 'samurai' tarzı bol siyah pantolonunu ve kan kırmızısı dar bluzunu giydi. Saçını sıkı bir topuz yapıp gözlerine eyelinerını çekti. Kırmızı-pembe arası rujunu sürdü. Tırnaklarına da siyah oje sürüp üstlerine üçer kırmızı nokta koydu.
Kahvaltıyı hazırlayıp Min Ho'yu uyandırmaya gitti. Üzerine eğilip "Miniğim! Hadi uyan kahvaltı hazır." dedi. Min Ho "Beş dakika daha." diye karşılık verdi. Hayal yanına oturup "Hadi aşkım yaa uyan bak okula geç kalacağız. Hem senin de setin var." deyip söylenmeye başladı.
Min Ho tek gözünü açıp "Bir öpücük alıyım o zaman" dedi. Hayal "Rüşvetle mi çalışıyoruz artık?" deyip dudaklarını Min Ho'nunkiyle buluşturdu. Min Ho elini Hayal'in ensesine götürdü ve bu anın biraz daha uzun sürmesini sağladı. Hayal geri çekildiğinde "Hadi artık." diyerek elinden tutup Min Ho'yu kaldırdı.
Min Ho Hayal'i süzdü. "Sert bir tarz ha?" diye sordu. Hayal dönüp "Yakışmış mı?" diye karşılık verdi. Min Ho gidip belinden tuttu ve onun vücudunu kendininkine yapıştırdı. "Bence... aşırı... seksi... olmuş..." Her kelimenin sonunda Hayal'in boynu ile kulağının arasındaki bir yerden öpüyordu.
Hayal huylanmış bir şekilde gözünü kapattı. Açtığında aklına bir şey geldi. "Aşkım?" diye seslendi. Min Ho "Mmm?" diye cevap verdi. Hayal devam etti "Daha önce iddialaştığımız bir şey vardı hatırlıyor musun?"
Min Ho biraz düşündü ama aklına gelmemişti. "Hatırlayamadım." derken Hayal onu yatağa doğru götürüyordu. Min Ho ne olabileceğini düşünmeye devam ettiği için oldukça dalgındı ve Hayal bu fırsatı kullandı.
Min Ho'yu arkasına alıp kolundan tuttuğu gibi yatağa fırlattı. Min Ho neye uğradığını şaşırmıştı. Hayal tekrar Min Ho'nun üzerine eğilip "Seni bile devirebileceğimi söylemiştim!" deyip sırıttı ve parmağıyla Min Ho'nun burnuna dokundu. Sonra doğrulup kapıya doğru ilerlemeye başladı.
Min Ho "Hey! Bu sayılmaz! Tekrar!" diyerek arkasından ulaştı ve bu sefer o bir atak yapmak istedi. Hayal'in kolunu yakalayıp kendisine doğru çekerken Hayal çevik bir hareketle Min Ho'nun arkasına geçip bir maymun gibi sırtına tırmandı.
Bacaklarını beline, kollarını boynuna dolamıştı. Boynuna bir öpücük kondurup "Hadi inelim." dedi. Min Ho gülümseyip "İnelim küçük maymun." dedi ve o şekilde onu mutfağa götürdü. Sandalyesine oturtup kendi sandalyesine geçti.
Güzelce kahvaltılarını ettiler. Kahvaltıdan sonra Min Ho duşa girdi. Çıkıp hazırlandı ve aşağı indi.
Hayal'i okula Min Ho bırakacaktı. Oradan da sete geçecekti. Arabaya binip radyoyu açtılar. Şarkılara eşlik ede ede okula vardılar.Min Ho inip Hayal'in kapısını açtı ve onu kampüsün kapısına kadar götürdü. Artık gizlenmek zorunda olmadıkları için her şey daha kolaydı. Hayal'e sarılıp "İyi dersler." dedi. Hayal de ona "Sana da kolay gelsin." deyip ondan ayrıldı ve el sallayıp binaya doğru ilerledi.
Min Ho o gözden kaybolana kadar arkasından bakıp arabaya döndü ve sete gitmek üzere yola koyuldu. Son bölümler çekiliyordu artık. Bir ya da iki hafta daha sürerdi en fazla. Sonrası için Hayal'le tatile çıkmayı planlıyordu.
-----
Müge sabah uyandığında onu izleyen Min Hyuk'la gözgöze geldi. Gülümsüyordu. Müge de istemsiz olarak gülümsedi. Min Hyuk "Günaydın" deyip Müge'yi yanağından öptü.Müge de aynı şekilde karşılık verip yataktan kalktı. Mutfağa kahvaltı hazırlamaya diye girmişti ki Min Hyuk gelip arkasından sarıldı. Eğilip saçını kokladı. "Yardım edebileceğim bir şey var mı?" diye sordu. Müge pırpır eden kalbinin sesini bastırmak ister gibi biraz yüksek sesle "Yok sen otur. Ben hemen hallederim." dedi. Min Hyuk Müge'yi bırakıp masaya oturdu ve "Peki o zaman." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆ Hayallerin Ötesinde ☆
FanfictionBüyük umutlara hayallerini kovalayan iki genç kızın öyküsü