-22-

87 10 8
                                    

Medyada Hayal ve Min Ho için grubun söylediği şarkı var. Gülşen-Ellerinden Öper.

Önerisi için mugeminhyuk91 kardeşime teşekkür ediyorum

O an öyle bir andı ki arkada yengesinin 'cık cık cık'lamaları yoktu. Meraklı ve onaylamaz homurtular yoktu. Sahnede yerini almış grubun onlar için söylediği şarkı yoktu.

O an sadece Min Ho ve Hayal vardı. Elle tutulup gözle görülecek somutluktaki aşkları vardı. Ahenkle dans eden dudakları, Min Ho'nun Hayal'in beline sıkıca sarılmış olan eli, Hayal'in Min Ho'nun saçını kavramış parmakları vardı.

Ve önlerinde birlikte yaşamak istedikleri bir ömür...

Homurtulara eşlik eden öksürük seslerinin de artmasıyla Müge duruma el koymak istedi ve yan tarafındaki hediye paketlerinden küçük bir tanesini aldı. Paketi inceleyip doğru paket olduğuna karar verdikten sonra Hayal'e attı.

Hayal'in kafasından sekip yere düşen kutu tok bir ses çıkartırken Hayal 'Aah!' diye geri çekildi. Müge iki elini teslim olurmuşçasına kaldırmış ona bakıyordu. Hayal ona Korece "Yaa! Ha Neul-ah! Neden hep kafama bir şey atıyorsun?" diye bağırdı. Müge de cevabı yanına gidip Korece verdi "Üzgünüm ama evde değilsin ve baban, deden, amcan ve diğer herkes sizi izliyordu. Bunun için bana teşekkür edeceksin."

Hayal etrafında ona çeşitli ifadelerle bakanları görünce "Haklı olabilirsin ama seslenseydin keşke." dedi. Müge "Sanki duyacaktın da..." diye cevabı yapıştırınca Hayal durumu kabullendi.

Aralarında Min Ho'dan başka kimsenin anlamadığı bu konuşma geçerken konuklar bir Hayal'e bir Müge'ye bakıyordu. Min Ho ise arkasını dönmüş burun kemiğini sıkarak kıkırdıyordu. Sonunda Hayal onlara dönüp "Şeyy... az önceki sahne için hepinizden özür dilerim." dedi ve aklına pasta geldi.

Üzerinde ufacık kalmış ve yanmak için can çekişen mumların bulunduğu pastaya bakıp "Mumlar bitmeden üfleyeyim en iyisi." derken hafif gülümsedi ve yanına Min Ho'yu da alarak pastanın arkasına geçti.

İzem "Dilek tutmayı unutma abla!" diye bağırdı. Hayal ona göz kırptıktan sonra Min Ho'ya baktı. Onun siyah gözlerine bakarak o an aklına gelen ilk dileği tuttu: O, Min Ho ile evlenmek istiyordu. Ona benzeyen çocukları olsun istiyordu. Min Ho ile yaşlanmak istiyordu.

Mumları üflerken herkes alkışlamıştı. Hayal onlara gülümseyip pastayı Ezgi'ye verdi ve Min Ho'nun elinden tutarak onu ailesiyle tanıştırmaya götürdü. Tanışma faslı bitene kadar doğru düzgün konuşamayacakları kesindi.

İlk olarak babası, annesi, İzem ve Batu'nun oturduğu masaya götürdü onu. Oturmadan önce Min Ho 90° selamını verip doğruldu ve Türkçe olarak "Merhaba ben Lee Min Ho. Sizinle tanışmak büyük onur." dedi.
Annesi "Hoşgeldin oğlum. Biz tanışmıştık zaten. Buyur otur." dedi. Hayal annesine "O kadar Türkçe bildiğini sanmıyorum." deyip Min Ho'ya annesinin dediklerini çevirdi ve masaya oturdular.

Mehmet Bey karşısına oturmuş Min Ho'yu süzerken Hayal'e "Az önceki sahne yaşanmamış gibi davranacağım." dedi ve sordu "Nasıl anlaşacağız? Sen mi çevireceksin?" Hayal babasına teşekkür edip "İngilizce biliyor. Senin kadar değil tabi ama biliyor işte." diye sorusunun cevabını verdi. Babası başını sallayıp Min Ho'ya "Hoşgeldin. Ben Mehmet Şahin. Sonunda tanıştığımıza memnun oldum." dedi.
-----
Her masayı kısa kısa dolaşmışlardı. Dedesi Min Ho'yu çiftlik evine davet etmişti. Müge'nin ailesi Min Hyuk ile ilgili sorular sormuştu. Min Ho onlara Min Hyuk'un çok iyi ve düzgün birisi olduğunu söyleyince Ali "Düzgün derken? Mesela az önce sizin yaptığınız gibi uluorta öpüşmez mi?" diye sordu.

☆ Hayallerin Ötesinde ☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin