Medyada bölümle çok alakasız ama çok sevdiğim bir şarkı. CN Blue - See My Eyes
Keyifli okumalar :)
Hayal, omzunda hıçkırıkları yavaş yavaş dinen kardeşine sıkıca sarılmış, saçlarını okşarken "Sakin ol. Bak emin ol bir yanlış anlaşılmadır. Min Hyuk öyle birisi değil abi biliyorsun. Hele ki Shin Hye ile olacak birisi hiç değil. O seni seviyor. Min Hyuk'la konuşmadan bu kadar helak etme kendini." diye teselli etmeye çalışıyordu.
Müge de Hayal'in haklı olduğunu biliyordu ama hem başlık, hem de Min Hyuk'un ona telefonda bir şey söylememesi canını çok acıtmıştı. Hayal'e daha sıkı sarılıp bir hıçkırık daha koyuverdi. Hayal ise "Tamam abi kendine gel nolur. Bir sakinleş yoksa birazdan gidip ağzını burnunu dağıtacağım Min Hyuk'un." deyip başını Müge'nin saçlarına gömdü.
Müge Hayal'in son sözüne tepki olarak birden başını kaldırdı ve kıpkırmızı olmuş ve Kermit'inkileri aratmayacak şişlikteki gözlerle Hayal'e baktı. "Dağıtma abi. Kıyamam ki." deyip tekrar ağlamaya başladı. Hayal ellerini Müge'nin yanaklarına koyup gözlerine bakarak "O zaman şimdi kalkıyoruz ve banyoya gidiyoruz. Elini yüzünü bol soğuk suyla yıkıyorsun ve kendine geliyorsun. Hatta bir duş al. Ben de o sırada kahvaltıyı tamamlayım ve güzelce kahvaltımızı edelim. Min Hyuk'la konuşmadan da tekrar ağlamak yok. Tamam mı?" dedi.
Müge gözlerinden akan son damlaları eliyle sildikten sonra 'tamam' anlamında kafasını salladı ve Hayal'in desteğiyle banyoya gitti. Hayal bayılma riskine karşın kapıyı kilitlememesini tembihledikten sonra mutfağa döndü. Müge de hemen kendisini küvete atıp ılık denebilecek bir suyla rahatlamaya çalıştı.
Müge banyodayken Min Ho uyanıp mutfağa, Hayal'in yanına gitti. Hayal her şeyi hazırlamış bir şekilde elinde gazeteyle masada oturuyordu. Ezberlediği haber metnini bilmem kaçıncı kere okuyor, fotoğrafın analizini yapıyordu.
Öylesine dalmıştı ki Min Ho'nun geldiğini farketmemişti bile. Bu dalgınlığı kullanan Min Ho hemen arkasından boynuna sarılıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Hayal yarım yamalak bir gülümsemeyle ona dönüp "Günaydın miniğim." dedi ve tekrar gazeteye döndü.
Min Ho biraz daha coşku beklemişti açıkçası ve bu biraz geçiştirme gibi olmuştu. Hayal'in omzundan elindeki gazeteye bakarak "Bir sorun mu var?" diye sordu. Hayal başlığı Min Ho'ya gösterdi. Min Ho biraz daha eğilip haberi hızlıca okudu ve sonunda sinirli bir şekilde "Saçmalık!" diye bağırdı.
Hayal ona sessiz olmasını söyleyip ne yapabileceklerini sordu. Min Ho biraz düşünüp "Asılsız bir haber olduğu çok belli. Min Hyuk'tan bahsediyoruz. Min Hyuk'la konuştun mu?" diye sordu. Hayal "Daha erken ve bu konuşmayı biz değil Ha Neul yapmalı." diye cevap verince Min Ho haklı olduğunu kabul etti ve ikinci soruyu sordu: "Ha Neul gördü mü?"
Hayal "Evet ve gerçekten berbat durumda. Banyoya girmeye ikna ettim. Yalnız kafasını dağıtmak lazım. O yüzden tekrar soruyorum. Ne yapabiliriz?" diye cevap verip sorusunu yineledi. Min Ho biraz düşünüp "Haa buldum. Dün bir arkadaşım görüşelim diye aramıştı. Seninle de tanışmak istiyormuş. Bu akşam dördümüz bir yerlere gider eğleniriz ha?" diye öneride bulundu. Hayal mantıklı bulup "Olur. Ha Neul'ı ben ikna ederim. Sen sadece konuyu aç yeter." deyip Min Ho'ya sarıldı ve dudaklarına bir öpücük bıraktı.
Banyonun kapısı açıldığını duyduklarında Hayal hemen ayrılıp "Bugün fazla romantizm yok." dedi ve Müge'nin yanına gitti. Min Ho da her zamanki yerine oturup tabağına yiyeceklerini koymaya başladı.
Müge daha iyi durumdaydı. Bir ferahlamıştı sanki. Hayal "İyi misin?" diye sordu. Müge "İç güveysinden hallice." diye cevap verip bornozuna iyice sarılarak odasına üzerini giyinmeye gitti. Hayal "Çabuk gel bak çay soğumasın." diye seslenip mutfağa döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☆ Hayallerin Ötesinde ☆
FanfictionBüyük umutlara hayallerini kovalayan iki genç kızın öyküsü